1 Aralık 2014 Pazartesi

GEÇEN HAFTADAN BU HAFTAYA


ZEVKLİ BİR KOŞUŞTURMACA


Contemporary İstanbul'un sunduğu güzellikler yorgunluğumu unutturdu.
Ama ben hâlâ bir resim yapmak üzere tuvalimin karşısına geçemedim.
Bu da benim mutluluğumu etkiliyor.
Hafta arası iş yorgunluğu elime fırça almayı zorlaştırıyor.Hafta sonu ise kendimi evden dışarıya atmak istediğimden uğraşamıyorum.
Ne bilim emekliliği yakın olan insanlardan son aylarını rahat geçirdiklerini duyuyorum.Benim şansım mı böyle bilemiyorum yoğun ve berbat bir şekilde çalışmak?


Sanat yaşamın her alanında olmalı.
Bir müzik,bir tiyatro,bir plastik sanatlar,bir fotoğraf sanatı...
Bunların yanına eklemeler yapabilirsiniz.Böyle şeylerle uğraşmayan insanları çevrenizde hemen ayırt edebilirsiniz.İş veya kendi özel yaşamınız,hiç farketmez.
Hayata,olaylara,insanlara,işe bakışı
size anlatır onu.Gerçekte kullandığı cümleler,cümleler içerisindeki kelimeler karşınızdakini öyle güzel anlatır ki.Bu insanlar özel veya iş yaşamınızda sizin hayatınıza önem vermeksizin kendi yaşantısını yaşıyorsa konuşmalarında ki ciddiyet,gayri ciddi olarak algılanabilir.Ben öyle algılıyorum.


Bu zaman aralığında bazıları hakkında düşüncelerimi ayrıca yazacağım tiyatro oyunları izledim;

1)Tiyatro Pera'da "Kısasa Kısas" isimli oyunu;


"Suçu değil de suçun kendisini mi cezalandırmalıyım?"
"Benim günahlarım,seni suçsuz bir insan mı yapar?"
"Kimi hatalar gözükür,kimilerinin yaptığı hata ise gözükmeyebilir."

Geçmişte değil de günümüzde geçen bir olay gibi izledim.Güç nasıl bir şeymiş yahu eline geçireni nasıl da sarıp sarmalıyor.

Oyun hakkındaki düşüncelerimi aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz;

2)Tiyatro D22'de Ekip tiyatrosunun "İki Kapılı Ev" i;


Ekip Tiyatrosundan daha önce izlediğim oyunların kezzetinde bir oyun bekliyordum,hayâl kırıklığına uğradım.Hatta 2.Perdeyi beklemeksizin çıkmak istedim ama çıkmadım.Aileler çocuklarını alıp gidebilirler.

3)Devlet tiyatrosunda "Sevgili Hayat" oyununu;


Oyun içeriğini bilmeyen ilk başlarda ne olduğunu anlamayabilir.Bu da oyundan kopmalara neden olabilir.
Çocuğuyla gelenlere ne demeli?Çocuğunun nelerden hoşlandığını biliyorsan ona göre bir oyuna götürsene.Ya da öncesi oyun hakkında bir açıklama yapsana.
Tiyatroyu sevdireceğim derken nefret ettirirsen ne olacak?
Fısır fısır konuşmalarla tiyatro izlenir mi Allah aşkına?Offff.
Hele ikide bir telefonunun ışığı yanan ve onunla meşgul olan yanımda oturan "aptal" a ne demeli?Yahu anlaşıldı senin için oyunun önemi yok,etrafın dikkatini dağıtmaya hakkın var mı?"S.ktir ol git ya."

Oyun hakkındaki düşüncelerimi aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz;


4)Şermola Performans'da Tiyatro Vira'dan "Olmak ya da Olmamak" oyununu;


İki kişilik oyun ama oyun sonunda tek kişiyi alkışladık.2.yi ben mi göremedim acaba?Yok yok baştan aşağı siyah bir kostüme sahip birini o ışık altında görmemem mümkün değil herhal.Oyunda ki danslar daha iyi olabilirdi.Öylesineydi.Eğrelti...

5)Craft Tiyatro'da "Enkaz" isimli oyunu;


Keyifliydi.Bol bol güldüm.Hatta oyuncu gözüme gözünü diktiği için gülmemeye çalıştığım oldu.Çünkü kendisi acıklı durumdaydı.Yoksa kahkahalarımı ortaya saçardım.Saçtığım da oldu.
Oyuncuların seyirciyle göz teması hoşuma gitti.
Yer yer seyirciyle sohbet de hoştu.
Bakıcısı ve sonrası kocasına...
Hay Allah o manyak neydi öyle ya.
Her an saldıracak gibi.
Hahahaha Hahahaha

Oyun hakkındaki düşüncelerimi aşağıdaki linkten oluyabilirsiniz ;

 izledim.

Kiminde hayâl kırıklığı,kiminde coşku,kiminde ise büyük keyif yaşadım.Oyunlar için sosyal medyada paylaşılan yorumlar,hep olumlu.Bunları artık ciddiye almıyorum.Oyunu izlemediği halde sırf RT edilsin diye yazanları gördüm.
Ayıp ya vallahi ayıp.
Burada Melih Anık'ın kulağını çınlatıyorum.Kalemi keskin,
yazdıkları gerçekler üzerine kurulu tiyatro yazılarını bizden esirgemediği için de teşekkür ediyorum.Onun oyun öncesi ve sonrası araştırmalar sonucu ortaya çıkan eleştiri yazıları,
farklı açılardan bakmam için yeni pencereler açıyor.Düşünmediğim ama düşünmem gereken noktaları gözlerimin önüne seriyor.
Melih Anık,ne düşünürlerse düşünsünler siz hep yazın emi...

Her gittiğim oyunda muhakkak bir köşede "kaç oyun izledin?" diye konuşmalara başlayan bilmem jüri üyeleri veya bir yerlerde yazı yazan bilmem tiyatro eleştirmenleriyle karşılaşıyorum.Bazen yazılarını okurken şaşkınlığa düşüyorum.
O oyunu izlerken ben de oradaydım ya,ben de izliyordum..."Bu ne ya!" demeden yapamıyorum.

Bu gün biraz resim çalışayım.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder