21 Aralık 2017 Perşembe

NOSTALJİ



NOSTALJİ



Kimi zaman yağmurlu çoğu zaman güneşli Bodrum’ un kış günlerinden alıp sizi yaz sıcaklarının olduğu günlere götüreyim mi? Hani her tarafın vıcık vıcık kalabalık olduğu, gürültünün son safhada olduğu zamanlara. Zaten burada yaşamaya karar verdiyseniz bunu kabullendiniz demektir. Onun için ikide bir şikayet etmeye gerek yok. Kışı ayrı bir güzel yazı ayrı bir güzel. Yazın o kalabalığın içine fazlaca girmezsiniz olur biter. Yaz, festivallerin ve konserlerin çokça olduğu bir dönem olduğu için istemezsem de o kalabalığın içerisine karışıyorum.



https://youtu.be/-Jcvud7B5Rg



https://youtu.be/VuSGggaW6eU

Bu yaz sanatçı konserlerinden sadece Erol Evgin ve Edip Akbayram konserlerine gittim. Festival biletlerini önceden aldığım için konser tarihlerinde çakışma söz konusu oluyor. Gerçi bu sanatçılar dışında gitmek istediğim bir konser de yoktu.



https://youtu.be/Pn4KZM654zQ



https://youtu.be/EeHAvW6OewU

Yıllar önce dinlediğim bu iki sanatçıyı yıllar sonra geçmişe yolculuk ederek dinledim. Geçmişte yaşanan duyguların şimdiki zaman içerisinde aynı şeyleri yaşatması mümkün değil ama anılara yolculuk etmenin ayrı bir güzelliği var. Ben ve karşımda ki sanatçı fiziksel olarak gençliğin vermiş olduğu tazeliği geçmişte bırakmışız. Duygular bile şu ana kadar ne değişimlerden geçmiş. Düşünülmeden sorumsuzca yaşanan bir hayat şu an için söz konusu olur mu?. Yaşanmışlık beraberinde mantığı devreye sokuyor. Geçmişte neyle karşılaşacağını bilmeksizin yaşamın kucağına kendini atarken şimdi hayatında böyle bir şey istemiyorsun. Her şeye sanki biraz daha temkinli yaklaşıyor insan.

Keyif alarak izlediğim konserlerdi.


NOT :
Fotoğraflar ve video çekimleri bana aittir.

2 Aralık 2017 Cumartesi

İKİ YIL NE ÇABUK GEÇTİ

GÜZEL GÜNLER BİRBİRİNİ KOVALIYOR



Bodrum’ da ikinci yılımı bitirdim. Bodrum’ a gelirken iki ya da üç yıl kirada oturur daha sonra evimi alırım şeklinde kafamda kurgu yapmıştım. Kirada oturduğum eve bir yıl daha tahammül edemiyeceğime karar verdiğim an 2017 eylül-ekim ayını kiralık ve satılık evlere bakmakla geçirdim. Benim için yorucu bir dönemdi. Ev fiyatlarını duydukça bazen ümitsizliğe düştüm. Eski ev alıp içini yenilemek ise bana göre bir uğraş değildi. Tabii ev ararken merkezde olsun, bahçe katı olsun, yüksek giriş olsun, şöyle olsun böyle olsun diyerek arama yapıyordum. Fiyatlar... Beni teğet geçiyordu. Almak istediğim ev için fazla para vermek istemiyordum çünkü başka hayallerim de var. Yorgun düştüğüm bir gün karşıma bir ev çıkıverdi. Sıfır... Uğraşmayıp hemen geçip oturacaktım. Hem de kafamda ki fiyat. Yok bahçe katıymış, şuymuş, buymuş vazgeçip almaya karar verdim. Benim için fırsattı. Değerlendirdim. Koşuşturma, stres, taşınma bana çok yorucu geldi. Bir süre sonra hastalandım. Hatta içimden birine beddua mı edeceksin “ inşallah evini taşırsın” de yeter diye geçirdim. Şimdi bir an önce iyileşmek için gayret ediyorum. Balkonu çiçek bahçesi yapmak gerek. Bahçeye güzellik katmak gerek. Öyle her yer taş olur mu? Bir köşede nar ağacı olsa, diğer tarafta bir limon ağacı, Bodrum’un vazgeçilmezi begonvil renk renk bahçede yerini alsa... Yavaş yavaş.



İki etraftaki evlerin bahçeleri yeşil yeşil ışıldarken nasıl bir kafa bahçenin beton kalmasını isteyebilir? Ama merdivenimiz baştan son basamağa kadar çiçek dolu. Hem bahçe hem ev, Bodrum kişiliğini kazanacak.



Bodrum’ u seviyorum ve artık kendimi buralı olarak görüyorum.

NOT : Fotoğraflar bana aittir.