1 Ekim 2023 Pazar

​İNSAN OLMAK

BU KADAR AÇGÖZLÜ OLMAK İYİ DEĞİL 


(Atalarımız demiş ya “ iyilikten maraz doğar” ne doğru söylemişler. )


Her zaman olduğu gibi akşam bahçedeki kedilere mama vermek için aşağıya indim. Mama kaplarını her zaman ki yerlerine koydum. Her birinin başına kediler geçerek karınlarını doyurmaya başladı. 


Aşağıdaki komşu da bahçedeydi. Yanıma yaklaşıp mutfak tarafını gösterip 

“buraya küçük bir balkon yapmamın senin için bir sakıncası var mı?” diye sordu. 

Ben “genişliği ne kadar olacak.” diye sordum. 

O “küçük bir şey.” 

Ben “tamam da genişliği ne olacak?” 

O “esasında oraya oğlan için küçük bir oda yapacağım. Dubleks daireye sahibim ya alt kat ile üst katı ayıracağım. Evlenince üst tarafta o oturacak altta biz.” 

Ben “arka tarafa araç nasıl geçecek? Genişlik ne olacak?” 

O “asma kat yapacağım. Arabaların geçişi engellenmeyecek. 5 metreye 7 metreye olacak. 40 metre karecik bir şey.” 


Bu arada devletin kurumlarında bu binayla ilgili bulunan resmî belgelerde 3 tane “bir artı bir” daire 2 tane de dükkan gözüküyor. Yani dubleks daire yok. Dairelerin büyüklüğü de net 41 ile 45 metre kare arasında. 


Ben “zaten sahip olduğunuzdan fazlasına sahipsiniz. Dubleks daire yok. Bina projeye aykırı şeylerle dolu.” 

O “olur mu? Dubleks daireye sahibim. Öyle olsa onay verirler mi?” 

Ben “onay verildikten sonra değiştirilmiştir. Bu şekilde zaten kimse onay vermez.” 

O “öyle şey olur mu?” deyip durmaya devam etti. 


Binada mutfaklarımız alt alta. Benim mutfak pencerem olması gerektiği gibi Bodrum’ un pencerelerinden. Aşağıdaki pencerenin de aynı olması gerekirken (projede öyle gözüküyor) boydan boya yapılmış. 


Ben “gel. Bir yukarıdaki pencereye bir de aşağıdaki pencereye bak. Sizinki de benim pencere gibi olması lazımdı. Bu şekilde onay alamazsınız. Onay almışsınız sonra da değiştirmişsiniz.” 

O “kabul etmezsen ben de boş yere masraf etmemiş olurum.” dedi. 


Bu kadar konuşmanın olmasını beklemiyordu herhalde ya da balkon lafını ettiğinde tabii dememi bekliyordu sanırım. Ondan sonra kafasına göre onu 40 metre kare(cik) yapacaktı. Oysa yan tarafta bahçeleri var, 40 metrekare(cik) odayı oraya yapabilir. 

Yüz şekli ve rengi değişti. Oğluna “kabul etmedi” dediğini duydum. 


Buraya ilk geldiğim zamanlarda bahçeye koyduğum saksı içindeki ağaç fidelerinden neden rahatsız olduklarını şimdi sizler de anladınız değil mi? Binada balkon istememişler. Bodrum gibi yerde (her gün çamaşır yıkayan biri) niye balkon istemez anladınız değil mi? Açgözlülüğün bir sınırı yok demek ki. 

Buradan 40 metre kare(cik) diğer taraftan 40 metre kare(cik) istediğini yapacak, bahçede kalan yere de pikabını park edecek, sen ne olursan ol. O 40 metre kare(cik) leri istersen daire yap, kiraya ver, kafana göre dünya kur. 

Oh, ne âlâ Mualla. 

Kanunlar ne için var? Bunun gibi istediğimi yaparım diyenler için var. 

Belgeler devletin kurumlarında neden saklanıyor? 

Gerektiğinde bu gibi insanların yüzüne çarpmak için. 


Ah şimdi bahçede ağaçlar ne güzel bir görüntü oluşturacaktı. Düşünebiliyor musunuz daireyi bahçe duvarına kadar genişletmekten bahsediyor ya. 

Bu da bahçe duvarının bile yanlış yerden çekilmiş olduğunu gösteriyor. Yan tarafta da söylediklerine göre kendi bahçeleri var. 

Anlatacak o kadar çok şey var ki. 


‘Ortak alanı’ “bir artı bir” dairesine katmış sesimi çıkarmadım ama bilgimin olduğunu ara ara konuşmalarımda vurguladım(boşa konuşmuşum). 

Yan komşuyla yaşadıklarıma neden oldular. Benim yerimde başkası olsa bunları o zaman mahkemeye verirdi. Üç çocuğunun hayatı etkilenmesin diye es geçtim. Extra malda parada da gözüm yok. 

Oysa ortak alanı daire(stüdyo, “bir artı bir) yapıp kiraya versek binanın her tür masrafını karşılar. 

(Bina boyansa kendi ceplerinden mi ödeyecekler? Herkes kendine düşen payı ödemeyecek mi?) 

Şu ana kadar kendileri ile problem çıkmadıysa benden kaynaklı. 

Artık söylenen söylendi, bir şey yapmaya kalktıklarında söyleyeceğim bir şey olmaz. Avukat vasıtasıyla devlet kurumlarına başvurup gereken yapılır. 

O saatten sonra da şimdiye kadar es geçtiğim hakkım için de gerekeni yaparım. Kendileri çocuklarını düşünmüyorsa ben niye düşüneyim. 


NOT1: 

Bu yazıyı ablama ithaf ediyorum. 

Evet, her seferinde vazgeçirdi, vazgeçtim. 

İyi niyetimi anlamayan bu insanlar her seferinde “o” yaşadıklarıma neden oldular. 

İlk zamanlar ağaç fideleri ve merdivendeki çiçekler için yaşadıklarım… 

Hele o bembeyaz çiçeğini açmış güzel ağaç fidesinin kuruyuşu.  

Birileri kökü çürüsün diye sürekli su verdi durdu. 

O zaman amaçlarının ne olduğunu (yukarıdaki konuşulanlar) anlamıştım, anlamıştık. 

Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. 

Sen ne yaparsan yap her şey olacağına varıyor. 

Bu da kötülüğün bir başka versiyonu. 

Başkalarının hakkı üzerine oturup, nasıl rahat uyur bir insan? 

Bu da yetmeyip daha daha nasıl ister? 

NOT2: 

Fotoğraflar bana aittir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder