DÖNÜM NOKTASI
“Şimdi birden ona kadar saymaya başlayın”
dedi anestezi doktoru.
“Bir, iki, üç,…”
gerisini hatırlamıyordu.
Uyandı.
Yorgundu, halsizdi.
Sesi zor çıkıyordu.
Durumunda bir tuhaflık vardı. Her zaman ki gibi kalkıp eve gideceğini sanıyordu ama orasına burasına alet takmaya başlamışlardı.
Doktoru geldi.
Hastanede bir iki gün misafir edeceklerini söyledi. Gözetim altında olmalıymış.
Neden?
Açıklama yapmaya başladı doktor.
Yatağın içinde küçüldükçe küçüldü. Buruşturulup bir köşeye atılmış kâğıt parçası gibi hissediyordu.
Yatakla birlikte vücuduna bağlanan aletlerle odaya çıkarttılar.
Kendini kötü hissetti.
Operasyon sonrası bir kaç saat dinlenip yürüyerek çıkıp evine giderken şimdi hastane odasında yatıyordu.
Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Hayat nasıl bir şeydi.
Bir gün önce sahilde keyif yaparken bir gün sonra hastane odasında geleceğini etrafını saran kalın sis perdesinden dolayı göremiyordu.
Olmak ya da olmamak.
Bu nasıl bir duyguydu böyle.
Gitmekle gitmemek arasında sıkışıp kalmak.
Etrafındaki hayat olduğu gibi sürüp giderken kendi hayatı her zamanki gibi devam etmiyordu. Görünen o ki öyle de devam etmeyecekti.
Öğlen yemeği için getirilen yemeklerin hiç birini yiyemedi. Kendini zorladı ama olmadı.
Hayatı film şeridi gibi gözünün önünden gelip geçiyordu. Böyle söylerlerdi de anlamazdı.
Gerçekler suratına şamar olarak iniyordu.
Bilse dahi görmezden geldiği şeyler tüm çıplaklığıyla ortaya dökülüyordu. Karşısındakiler aynı şekilde devam edecek ama kendisi eskisi gibi olmayacaktı.
Bu dönüm noktasıydı.
Onlara tuhaf gelecekti ama bundan sonra olacak buydu.
İyiye doğru gitmek ona rahat bir nefes aldırdı. Hayatın içinde olduğunu hissettirdi. Yaşam ona o da yaşama gülümsemişti.
Bu süreç bir çok kararlar aldırtmıştı.
Bu olay yakın-uzak bir çok insan hakkında bilmediği çok şeyin olduğunu gösterdi.
Belki de bildiği ama görmezden geldiği şeyleri artık bu şekilde devam ettiremeyeceğini görmüştü. Esasında kimsede hata yoktu. Hatayı yapan kendisiydi. İnsanların kendisine davrandığının karşılığını vermiş olsaydı belki bu yaşadıklarını yaşamayacaktı.
Eğitimci olarak görev yaptığı zamanlarda bir olaydan dolayı arkadaşı Bayhan’ ın şu sözünü hatırladı “karşındaki insana olduğundan fazla değer verdin. Kendini öyle sandı.”
Bunun kafasına dank etmesi için defalarca yaşaması gerekti.
Ee her şeyin bir sonu vardı.
O son, kendisini de etrafındakileri de etkileyecekti.
Kendini yeniden keşfediyordu.
NOT:
Fotoğraflar bana aittir.