30 Mayıs 2015 Cumartesi

ÖZGÜRLÜĞE AZ KALA


İŞ,INSAN HAYATININ AYAK BAĞI
KIM NE DERSE DESIN


Çiçeklerin hoş görüntüleri yanında güzel kokuları etrafı nasıl da sarmış bir bilseniz....
Apartmandan çıktığımda etrafı saran bu kokuyu duyumsamamam mümkün değil.İşe gitmek üzere servise bineceğim yere doğru yürürken bu koku her anımı sarmalamış.Sizi anılar diyarına götürüyor.Bir anı içerisinde dolanırken bir başka anı kapısını aralamış içeri girmenizi bekliyor.
Anılar yavaş yavaş netliğini yitirip o güzel kokunun azaldığını hissettiğimde servise bineceğim durağa yaklaştığımı anlıyorum.
Her sabah olduğu gibi kalabalığın içerisinde buluyorum kendimi.
"Günaydın."
Kimileri günaydın diyemeyecek kadar suratsız.
Her zaman olduğu gibi tebessüm yüzüme yerleşmiş.Kahkaham ise cebimde hazır bekliyor.
Hahahahaha hahahahahah

"Dünya sana güzel."
Karşımdakilerin kolaya kaçarak kurdukları cümle...
Aslında dünyanın kendileri için de güzel olduğunu düşünemiyorlar.
Nasıl baktığınla ilgili...
Dünya'ya,hayatına,çevrene,v.s.
Hayatıma ve hayatımı etkileyecek herşeye bakarken "olumlu" pencereden bakmayı tercih ederim.Herkesin hayatında olduğu gibi "olumsuzluk" içeren şeyler elbette benim hayatımda da var.Çözmeye çalışır,yaşamımın akışını kolaylaştırırım.Bu arada kendime eziyet edip suratımı asmam,hayatı kendime zehir etmem.Bu "Vurdumduymazlık" şeklinde düşünülmesin,sadece kendime eziyet etmiyorum.Dolayisiyle çevreme de.


Emekliliğe az kaldı.
Çalışma hayatında ki son günlerim çok rahat geçiyor.O kadar yılın acısını sanki şu 1-1,5 ay içerisinde çıkartıyorum.Kimi genç insanlar bana imrenerek;
"Senin yerinde olmak vardı."
gibisinden laflar ediyor.Bu tür laflara şaşırıyorum.
Geçenlerde yine bu şekilde bir konuşma olduğunda bu lafı diyen genç arkadaşın yaşlarında olan bir diğeri
"Ben olmak istemem.Yılları yaşamadan niye atlayayım ki..."
dedi.Yanıtına bayıldım.Zaten Sevdiğim bir insandı,yanılmadığımı gösterdi.
Yaptığım resimlerden bir tanesini seve seve hediye edebilirim diye düşündüm.
Hediye edeceğim resmi seçtim bile.


Son günler...
"Kaç gün?"
diye soruyorlar,askerlikte gün saymamışım ki burada sayayım.
Iki de bir sorarak b.kunu çıkarmayın ama.
Nüfus cüzdanımda ki doğum günüm 20 Haziran (gerçekte 10 Haziran).
Yani Haziran ayı benim için iş olarak "velattalin âmin".
Anladınız mı?
Anlıyor musunuz?
Anlayacak mısınız?

Hayat,seni seviyorum.
"Yaşam,mutlu anların toplamı."
denir...Doğru değil mi?

Mutlu anlar,sizi fotoğraf karelerine hapsediyorum.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.


19 Mayıs 2015 Salı

"DİKTAT" OYUNUNA DAİR...


DİKTAT


Aynı savaşta farklı taraflarda olmuş aile üyelerinden abi ve kardeşin(üvey),geçmişte ve şu an yaşadıklarından kesitler izliyoruz.

Savaşın gerçekte abinin olmak istediği şeyi ve hayallerini engellediğini öğrenmek içimi acıttı.
Küçük kardeşin ise çocukken yaşadığı olayın (ki bu olayda babası ölüyor) etkisinden ömrü billah kurtulamadığını görüyoruz.
Ne acı bu olay tüm hayatını da etkilemiş.


Nefreti ve geçmişin yaşanılan o acısını hissedemedim.
Geçmişten birşeyler anlatılırken,
yüzde hiç bir duygu emaresi  olmaksızın gözlerin öylesine bir yere bakıyormuşcasına olması...
"Tutku" nerde?
Duygu coşmaları yaşanırken içerisinde barındırdığı iniş/çıkışları (tüm duyguları) coşkuyla yaşatıp yerimde oturtmamalıydı diye düşünüyorum.Onlar sahnede ben de oturduğum yerde darma duman olmalıydım.
Olmadım...


Bir savaşın aile bireylerine yaşattıkları...
Farklı taraflarda,farklı yerlerde farklı farklı yaşanan yaşamlar...
Oysa yaşam hepimize "hayatın kendi etrafımızda dönmediğini" nasıl da göstermiştir.Oyunda bunu hissettim.


DİKTAT


DİYARBAKIR DEVLET TİYATROSU

Süre :75 dakika/Tek Perde

YAZAR
ENCO CORMANN

ÇEVİRNEN
NÜKHET İZET

YÖNETMEN
IŞIL KASAPOĞLU

DEKOR - GİYSİ TASARIMI
HAKAN DÜNDAR

IŞIK TASARIMI
İZZETTİN BİÇER

BESTECİ
FATİH ÇİÇEKLİ

YÖNETMEN YARDIMCISI
PELİN TOZKOPARAN

SAHNE AMİRİ
NİHAT DOĞRU

KONDÜVİT
UMUT AYANOĞLU

IŞIK KUMANDA
OĞUZ YILDIRIM

SUFLÖR
YUNUS EMRE ÜNLÜ

OYUNCULAR

MÜMTAZ AYDOĞAN MENGİ
FATİH YURDAKUL

SESLER
CÜNEYT TÜREL
TİLBE SARAN


ADRES:

İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Mete Cad.Necip Akar İş Merkezi 
No:26 Taksim/İstanbul 

Rezervasyon ve Toplu Satış:

Basın Tanıtım:

Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:

Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:

Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:

Harbiye Kenter Tiyatrosu:

Taksim Gişesi:

Üsküdar Tekel Sahnesi:

Küçükçekmece DT Sahnesi:

Küçük Sahne:

Fax:

e-mail:bilet@istdt.gov.tr

NOT 1: 
Fotoğraflar İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun internet sitesinden alıntılanmıştır.
İnternet adresi:

 
NOT 2:
Oyun hakkında yazdıklarım eleştiri değildir.Sadece o an bana hissettirdikleridir.Bu konuda tiyatro eleştirmenlerini okumakdan çekinmeyelim.Eleştiri daha güzele ulaşabilmek için farklı bir yoldur.
Eleştiriyi yürek kaldırmalıdır.
Görünmeyeni görünür yapar.Eğer siz de bunu istiyorsanız problem yoktur.

18 Mayıs 2015 Pazartesi

BURASI BEYOĞLU


BEYOĞLUNDA BİR PAZAR GÜNÜ 


Beyoğlu,sevdiğim bir bölgedir ama İstiklal'in kalabalığı sıkıyor artık.
Tarihi yüzünün yavaş yavaş kayboluyor olması eski büyüsünü yok ediyor sanki.


Nerede o ağaçlar?
O kalabalık yoldan iki de bir polisleri taşıyan arabaların geçmesi ve Galatasaray'ın her zaman polisler tararafından işgal edilmiş olması ruhumu daraltıyor.
Yürüdüğüm bu yerlerden artık eskisi gibi tat alamıyorum.


Kendimi yormadan usul usul bu yerlerle,mekanlarla vedalaşıyorum.
Kendime istediğim yeni bir kapı açtığımda eskisini çok keskin bir şekilde açılmayacak şekilde kapatıyorum.
Kendimi yeni açılan kapının içine atıyorum.Kolları kollarıma dolanmış yeni yaşamın içinde sarmaş dolaş yaşamayı seviyorum.
"Eski" kelimesinde ki eskimişlik nasıl da birden etrafı sarıyor.
Oysa geçmişi yansıtan bu kelime bana göre değil.
Yaşanılan daha gerçekci.
Şu an,şimdi...


İnsan hayatı boyunca kendisine yaşamak istediği kaç hayatı bağışlar?
Kişi çevreyi takmayıp kendi hayatını yaşabilecek duruma geldiğinde ise zaten yaşamının büyük kısmını harcamış oluyor.
Şu yaşıma geldim her konuda,her şeyde o kadar açık olduğum halde çevremde beni tanıdığını sanıp tanımaktan uzak o kadar çok insan var ki.
Birbirini tanımayan insanlar topluluğu...
Sanıyorum bu konuda da hayatımı sadeleştireceğim.

Bu haftasonu iki tiyatro oyunu izledim;

DİKTAT
(Diyarbakır Devlet Tiyatrosu/
İstanbul Devlet Tiyatrosu Küçük Sahne)

"Bizler,hepimiz birer çocoğuz;bırakın da barış içinde huzurla oynayalım.Ama dualarımızıngerçek olacağınainanacak kadar saf mıyız?Dünyanın,bizim umutlarımız,dileklerimiz doğrultusunda bir yörüngeye mi oturacağını düşünüyoruz?Yanıtımız hayır.Barış,barış sözünün içine kısılıp kalmış.Savaş,çelikten ve etten.Kelimeler ise bunları asla karşılamıyor.Gidiyor,ayrılıyor,bırakıyor,terk ediyoruz.Bunun böyle bitmesi bizim elimizde değildi.Daha önce yazılmıştı.Her şey önceden belliydi."
Yukarıda ki yazı oyun kitapçığından alıntılanmıştır.


Oyunu sıkılmadan izledim. 
Duygu coşmaları oyuncuyu sahnede darma duman ederken beni de oturduğum koltukta darma duman etmeliydi diye düşünüyorum.
Nefret ve sevgi..
O duyguyu hissedemedim.

Oyun hakkında ki yazımı aşağıda ki linki tıklayarak okuyabilirsiniz;


PERADA Kİ HAYALET 
(Ortaoyuncular/Ses Tiyatrosu)

"Ünlü olmakla,daha doğrusu "olmakla" kafayı bozmuş gençlerin hikayesi hikayemiz.Bizim jenerasyonumuzun,bizim dejenerasyonumuzun hikayesi."
Yukarıda ki yazı oyun kitapçığından alıntılanmıştır.


Eğlencelik,sıkılmadan kahkahalarınızla eşlik edebileceğiniz bir oyun.
Kedi miyavlamaları başladığında gülme sinirim nasıl bozuldu anlatamam.Kendimi bıraksam bir daha toparlayamazdım.
İlk önce kasetten sandım ama sürekliliği ve farklılığı devam edince oralarda bir yerlerde bir kedi olduğu anlaşılıyor.
Bu seferde insan kedinin nerede olduğunu merak ediyor.2. Perde de o minik,tatlı şey sahnenin bir yerinden fırlayıverdi.
Sevimli şey seni...

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.


12 Mayıs 2015 Salı

BİR SERGİ İKİ TİYATRO OYUNU


UZUN BİR SÜREDEN SONRA KALABALIĞA KARIŞMAK


Önemli olmasa da bir kaç amaliyat geçirmem yaşamımın hareketliliğine 
sınır getirmişti.Bu anları kalabalıktan uzak,evimde kendimle başbaşa geçirdim.Bol bol kitap okudum,çok fazla olmamak kaydıyle resim çalıştım.


Kalabalığa karışırken tedirgin olmadım değil.Nasıl özlemişim buraları.Keyfini çıkarmaya çalıştım.
Kendimi yormadan usul usul...





Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğunun Sismanoglio Megaro binası,Columbia Global Centers/Turkey ve Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğunun 15 Nisan-15 Mayıs tarihleri arasında ortak düzenlediği,Mavi Seyyahlar;
Romare Bearden ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun sanatı sergisine ev sahipliği yapıyor.
Sergi Romare Bearden'in Homer'in Odysseia destanından esinlenen ve sanatıyla özdeşleşen Siyahi bir Odyssesia isimli çalışmaları ile Türk modern resminin en önemli temsilcilerinden Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Batılı teknikle Anodolu temalarını harmanladığı özel bir seçkiyi izleyiciyle buluşturuyor.





NOT1 :
SİSMANOGLİO MEGARO
İstiklal caddesi,No :60
Beyoğlu/İSTANBUL


BÜLBÜL SUSTURULDUĞUNDA
(İstanbul Devlet Tiyatrosu Küçük Sahne)

"Yıl 2002,İsrail ordusu,Filistin'in Batı Şeria bölgesini bir kez daha işgal etmiştir.Ramallah kenti,
bombalanmakta,İsrail askerlerinin şiddet uygulamaları altında kıvranmaktadır.Uzun süreli bir sokağa çıkma yasağı vardır.Filistinli yazar,hukukçu ve insan hakları savunucusu Raja Shehadeh evinde,tek başına mahsur kalmıştır.
Bu ağır süreç boyunca,günlük yaşantısını sürdürme savaşı vermekte ve günlük tutmaktadır.
Oyunumuz,bu gerçek günlüklerden oluşmaktadır."
Yukarıdaki yazı oyun kitapçığından alıntılanmıştır.


O an yaşanılan duyguları bana yaşatamadı diye düşünüyorum.
Korku,çaresizlik,kimsesizlik,acı,üzüntü...Geri planda ki silah,bomba,tank sesleri ise sadece bir savaşın 
içerisinde olunduğunu hissettirdi.
Can evimden vurmalıydı diye düşünüyorum.Ayrılığın acısını,
kavuşmanın sevincini hissetmeliydim.
70 dakikalık tek perdelik bu oyunu gidip izleyin ve oyun hakkında kararınızı kendiniz verin.


KARDA
(Yanetki Tiyatro)

"Kimi evlerde,cızırtılı şarkılar eşliğinde,oyuncaklarla oynanır hayatlar.Görünmeyen bir tablonun içindeki,varolmayan bir manzara resmi gibi.Başlar mı sesler netleşmeye ya da gün ışığı eritir mi kardanadamları.Neyse,şu kar kış geçsin bakarız bir şeyler..."
Yukarıdaki yazı oyun kitapçığından alıntılanmıştır.


Monoton bir oyun.
Aynı tonda konuşmalar bir süre sonra sıkıntı veriyor.İnişli/çıkışlı duygunun ifadesi konuşmada kendini gösteremedi diye düşünüyorum.
Bir süre sonra birinci sırada oturanların davranışları oyundan tamamen kopmama neden oldu.
İlk defa sevgilisinin kucağına uzanıp oyun seyreden ve beline masaj yaptıran seyirciyle karşılaştım.
Bütün bunlar oyun sahneleniyorken oluyordu.Bunu ayrı bir yazıda yazacağım.75 dakika süren tek perdelik oyun.

NOT2 :
Fotoğraflar bana aittir.

7 Mayıs 2015 Perşembe

ANI OLARAK KALACAK


GÜZELLİKLERİ FOTOĞRAF KARELERİNE HAPSEDİYORUM


Yeni bir yerde yaşamımın farklı dönemini başlatmaya az kaldı.
Yavaş yavaş buralarla vedalaşmak gerek.


Yıllardır,apartman kapısından çıktığımda bu güzel bahçe beni karşılaşmıştır.Kimi zaman bakışlarımla kimi zaman elimle okşamışımdır yeşilleri.
Şimdi de buralardan bana hatıra kalsın diye fotoğraf çekiyorum.
Buralar gün gelecek hayâl olacak.
İnsanın sevdiği bir yerde olması hayâl olan şeyleri ne derece hatırlatır?
Hatırlatır mı?


Bazen aramızda,günümüzde yapılan bir site olsaydı bu derece geniş yeşil alana sahip bir yer olamayacağını konuşuyoruz.Yeşil alan açısından şanslıyız.


Hayâller gerçek olsun.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

RAKI KEYFİ


KEYİF AMA NASIL KEYİF


Çiçeklerin hoş görünteleri yanında güzel kokuları etrafı nasıl da sarmış bir bilseniz...


Apartmandan çıktığımda etrafı saran bu kokuyu duyumsamamam mümkün değil.
Bahçede yürürken bu koku her anı sarmalıyor.
Bir bilseniz beni nerelere alıp götürüyor.


Düşüncelerime geçmiş haftasonuna gitme izni veriyorum.
Şimdi Adana'dayım.Sevgili yeğenimle "Kale Restaurant"ta rakı içiyorum.
Ne keyifff....



Mezeler yanında daha önce ballandıra ballandıra anlattığı  "yanak"ıda tatmak istiyorum.Hariiikaaa....
Güveç içerisinde tereyağla yapılan "yanak" yemenizi tavsiye ederim.
Etin ağzınızda büyük bir lezzetle nasıl dağıldığını göreceksiniz.



Adana'da sevdiğim yerlerden birisi de "PARK ZİRVE"dir.
Daha önce restaurant olarak kullanılan yer "EMİRGAN SÜTİŞ" olarak değişmiş.Geçmişte üst katta bulunan barında içkimi yudumlamayı severdim.
Manzara güzel,ortam güzel,servis güzel...



Adana'ya çok sık gitmediğim için her gittiğimde mekanları bırakın şehri değişmiş olarak buluyorum.Bu aralar
yeğenin sözlenmesi ve bu ay içerisinde nişanlanacak olması bu gitmelerin devam edeceğini gösteriyor.