29 Nisan 2014 Salı

TOMALAR YOKTU POLİS YOKTU


İNSANLAR NASIL EĞLENİYORDU?

Yürüyorum.
Aheste aheste...
Yine kalabalık.Tersi olsa şaşırmak gerekir.
Yolumun üstünde galeride sergiyi gezmek beni mutlu edecektir.O halde bu mutluluktan kendimi alıkoymayayım diyorum;







Sanat,insan hayatının olmazsa olmazlarından biri olmalıdır.Uygulayıcısı olunmasa bile kıyısından köşesinden tutunmak gerek.
Siyasetçilerimizi her hangi bir sanat etkinliğinde gördünüz mü?Sanatı tükürürken,yıktırırken,kapatırken v.s. hatırlıyorlar.
Amaaan...
Şu siyaseti tamamen hayatımdan çıkarmak istiyorum ama hayatın içinde yaşayan bir insan olarak hakkettiğim şekilde,hak eden kişilerce yönetilmek istiyorum.Maalesef böyle düşünmem başkalarınında böyle düşündüğünü göstermiyor.


Tramvay...
Eskiyi çağrıştırıyor.
Zaten her taraf buram buram tarih kokuyor (?).Ki tarihi yıkıp yerine AVM yapacak kadar severiz.
Hatta gözümüzü öyle karartırız ki gencecik insanların ölümüne neden oluruz da hâlâ üste çıkmaya çalışırız.


Bir zamanlar kenarlarda ağaçlar yeşillerini kalabalığın içerisinde nasıl da görkemli gösteriyorlardı.
Şimdi yoklar.Sanki hiç bir zaman olmamışlar gibi.
Unuttunuz mu?
Hatırlamıyorum demiyorsunuz değil mi?
Hafızamız bu derece unutkan mı?


Tünelin orada farklı bir kalabalık var.Karadenizliler,güzel ve eğlenceli bir kalabalıkla davullu zurnalı bir miting yapıyorlar,İstiklale doğru.



Miting ne için?
Amaç ne?
Bilmiyorum.Kimseye de sormadım.
Ama karadeniz müziğini duyan yoldan geçen,lokantada,mağazada çalışan insanların o müziğe eşlik ederek oynamasını görmenizi isterdim.Karadenizin havasını almışcasına,adeta kendini orada hissederek oynaması (oynamaları) çok güzeldi.


Kadınlı-erkekli yoldan geçenler oyuna katıldı ve tüm kurtlarını döktü.Görmeliydiniz.


Tomalar yoktu,polis yoktu.Olsaydı bu eğlenceli halin neye dönüşeceğini tahmin edebiliyorum.
Yakın geçmişte defelarca yaşamadık mı?

NOT:
Fotoğraflar bana aittir.

28 Nisan 2014 Pazartesi

"RAİN MAN" OYUNUNA DAİR...


RAİN MAN


Oyuna,otizm hastalığını (bilmeyenlere) anlatan bir insanlık hikayesi olarak da bakabiliriz.
İki kardeşin hikayesi.Küçük kardeş Charlie'nin hayatı para üzerine kurulu ve bu uğurda yapmayacağı şey yok.Ağabey Raymond ise özel bir klinikte kendi dünyasında yaşayan biri.


Babalarının ölümüyle miras paylaşımı sonucu birbirlerinden haberdar oluyorlar.İşin içinde para söz konusu olunca küçük kardeş nasıl alırımın peşine düşüyor ve abisini klinikten kaçırıyor.


İlk başlarda kardeşin abisine kötü davranması hoşuma gitmedi.Sinir oldum.Bir de bütün bu olanların para için olduğunu bilmek...Ama her şeye rağmen ağabeyin kardeşe insanlığı öğretmesini görmek güzeldi.


Otizm hastası Raymond karekterini canlandıran oyuncu rolünün hakkını verdiği düşüncesindeyim.Onu izlerken otizm hastası birini değil de adeta farklı olduğu için dışlanılan bir insanı izledim.Toplum olarak bizden biri değilse hemen dışlarız ya!Dışlamada sadece bizden olmaması önemlidir.Şöyleymiymiş böyleymiş,pek önemli değil.

Alkışları bol olsun diyorum.



TİYATRO KEYFİ


RAİN MAN

Yazan:
Dan Gordon

Çeviren:
Şükran Yücel

Yöneten:
Kemal Başar

Dekor tasarımı:
Murat Gülmez

Kostüm tasarımı:
Berna Yavuz

Işık tasarımı:
Murat Özdemir

Müzik:
Can Atilla

Oyuncular:
Reha Özcan,
Devrim Evin,
Ece Özdikici,
Tamer Levent,
Murat Kılıç,
Burcu Görek

ADRES :



Tom Tom Mahallesi,
Yeni Çarşı Caddesi,
Kaymakam Reşat Bey Sokak 11A Beyoğlu / İstanbul


info@garajistanbul.org


NOT :
Fotoğraflar garajistanbul ve değişik internet adreslerinden alıntılanmıştır.

26 Nisan 2014 Cumartesi

Bİ Şİ SORABİLİR MİYİM?


ANLAMAKTA ZORLANIYORUM


Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı seçimleri için kısa bir zaman kaldı.Bu kısa zamanda bir çok şey değiştirilmek isteniyor,izliyorsunuzdur.
Açıkcası RTE 'nın başbakanlıktaki yetkileri ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması isteniyor.
Bunun için de elden ne geliyorsa yapılacaktır.
"Halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı için şu anki yetkiler yeterli değil.Her türlü gücü eline vermeliyiz"
deniyor.
Bütün bunlar bu kurum için adı geçen kişi olmazsa başkası içinde de yapılacak mı?
İleriki yıllarda bir başka Cumhurbaşkanı seçiminde bu sefer de o adaya göre mi düzenlemeler olacak?
Kişiye göre değişimler böyle sürüp gidecek mi?
Hııı.
(Hay Allah)

Ah be canım yetkileri beğenmiyorsan Cumhurbaşkanı olma.Böylesine önemli bir şey (ki ülkenin yönetim şekli değişiyor) bir kaç aya sığdırılacak bi şi mi?

İyi valla,
"ipler her daim elimde olmalı"
düşüncesi hakim.Bu düşünce nasıl bir "demokrasi" yaşadığımızın bir göstergesidir.
Ona ne isim vermişlerdi öyle;
"İleri demokrasi" miydi?
Demokrasinin olmadığı yerde kişiye özgü farklı adlandırılan işte böyle "ileri demokrasi" ler yaşanır.Bunun sonu da nereye doğru gider,fazla düşünmeye gerek yok.
"Şunu istiyorum"
"Hay hay"
"Bunu istiyorum"
"Hay hay"
"Onu da istiyorum"
"Hay hay"
"Her şeyi istiyorum"
"Hay hay"
"Domal"
"?!??!?"


NOT:
Bu suratsız yazıya,bahar ayını en şahanesinden yansıtan iki güzel fotoğrafın eşlik etmesini istedim.
Fotoğraflar bana aittir.

24 Nisan 2014 Perşembe

"80'LERDE LUBUNYA OLMAK" OYUNUNA DAİR...


80'LERDE LUBUNYA OLMAK


Oyun,İzmir’deki LGBT derneği olan Siyah Pembe Üçgen Derneği’nin gönüllüleri tarfından hazırlanan "80’lerde Lubunya Olmak" kitabından uyarlanmış.Kitabta  dokuz transeksüel ve travesti bu ülkede lubunya olmanın tarihini anlatıyormuş (Kitabı okumadım).
Bunu oyunda dört oyuncudan dinliyoruz.


Salondan içeri girdiğinizde 80'lerin arabesk şarkıları size eşlik ediyor.Farklı ortamda olduğunuzu hissediyorsunuz.Valla ne desem ki tiyatroda ikinci kez pavyona düştüm.Diğerinde dolarlar havada uçuşmuştu.Hatta hatıra olsun diye 100$ 'ı araklamıştım.Şimdi de o parayı çoğaltıp yeni yaptığım resmimde kullanacağım."Dokunmak" serisinden bir resmimde,sonra görürsünüz.


Her oyuncunun tek başına yaptığı performansta hayatlarının bazı bölümlerini dinliyorsunuz.Onun öncesi bir şarkı söylüyorlar.Şarkıyı güzel söyleyip söylememeleri pek o kadar önemli değil diye düşünüyorum.Pavyona geldik ya,onlar güzel şarkı söyleseler ne yazar söylemeseler ne yazar?Kafalar iyi...Kimi zaman izleyicilere laf attılar,güzeldi.


Hayatları,yaşadıkları üzüyor insanı.Cancan’ı,Sansaryan Han’ı otobüslerde ki almalı vermeli yolcuğu,annesini babasını,aşklarını kimi zaman gülerek kimi zaman içimiz acıyarak izledik.Yaşadıkları onca şey yetmezmiş gibi 80'ler darbesinden sonra tanık oldukları ve gördükleri işkenceler...


Önyargı,yıkılmadığı sürece bu zorlukları yaşamaları devam edecektir.Ne diyeyim;Allah kolaylık versin.

Emeği geçen insanları kutluyorum.
Mekanda ilk oyun izleyişim.Güzel bir mekan,başka oyunlar da izleyeceğimi düşünüyorum.

MEKAN ARTI


80'LERDE LUBUNYA OLMAK

Oyun Süresi: 70 dk

METİN:
Pembe Siyah Üçgen Derneği İzmir

UYARLAMA/YÖNETİM:
Ufuk Tan Altunkaya

Proje Koordinasyon:
Didem Kaplan

Proje Danışmanı:
Ozan Ünlükoç

Proje Asistanı:
Ömer Kaan Aydın

Tema Müzik:
Emre Akad

OYUNCULAR:
Ayşe Gülerman 
Burcu Şeyben 
Elit Çam 
Neşem Akhan

ADRES:
Üftade Sokak Numara 31
Harbiye/İSTANBUL

Telefon: 0 212 224 57 56

NOT:
Fotoğraflar Mekan Artı'nın aşağıda belirtilen internet adresinden alıntılanmıştır.

Aşağıdaki iki fotoğraf bana aittir.


23 Nisan 2014 Çarşamba

HAYATIMDAN ÇIKARTTIM


GEREĞİ YOKTU


Evet.
TV'yi hayatımdan tamamen çıkardım.Gerçi öncesinde de çok fazla bir yere sahip değildi.Haber veya tartışma proğramlarını izlemek için açıyordum,şimdi ondan da vazgeçtim.B.kunu çıkardılar.Hep siyaset hep siyaset.Aynı yüzler,söylenen aynı şeyler...
Hayat sanki siyasetten ibaret.
Tartışma proğramlarında siyaset dışında bir konunun tartışıldığını gördünüz mü?
Hani proğramlarda veya filmlerde bazı sözler bipleniyor ya da bazı görüntüler buzlanıyor ya,esasında siyasetçi çıktığında bütün bunlar yapılmalı.
Bence onların verdiği zarar daha çok.Gözümüzün içine baka baka yalan söylemiyorlar mı?
Adeta insanlara yalan söylemenin doğru söylemekten daha iyi olduğu lanse ediliyor.
Yüz kızartıcı bir takım şeylerin çok doğalmışcasına savunulmasına ne demeli?İnsanlar teşvik ediliyor adeta.
Siyaseti bırakın siyasetin s'sini duyunca midem bulanıyor artık.
O noktaya geldim.
Bir de siyasetçiler dinle ilgili konuşma yapmasınlar.Bu konuda ahkam kesmesinler.
Buz gibi olmaya başladım.
Dini söylemler yapan insanların kendi yaptıklarına bakıyorum,midem bulanıyor.
Hepiniz "makara" olursunuz inşallah emi!

NOT:
Yukarıdaki resim "DOKUNMAK" serisinden bir çalışmam.

22 Nisan 2014 Salı

GEÇMİŞ ZAMANDAN


NE KEYİFLİYDİ AMA



Sözcükler havada ucuşuyor.
Sözcüklerim,karşıdan gelen sözcüklerle iç içe nasıl da sarmaş dolaş dans ediyor.
Özlem,hasret...
Karşılıklı konuşmanın getirdiği coşku alıp benliğimi sarmalamış.


Bak bitiyor.


Bitiyor ama...


Bittiii...
İçki biter söz bitmez...

Adana'dan....

21 Nisan 2014 Pazartesi

"SİNAN SÜLEYMANİYE'DE" OYUNUNA DAİR...


SİNAN SÜLEYMANİYE'DE


Mimar Sinan...
Süleymaniye Camii’nin inşa süreci tiyatro sahnesinde…
Oyun,mimarınSüleymaniye’yi yedi yılda bitirememesi üzerine dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile karşı karşıya gelişini konu ediyor.
Karşılaşmada o konuşulanlar günümüzü hatırlatmadı değil.Hatta Mimar Sinan'ın söylemlerini duyunca şimdi "paralel yapı" ile suçlanacağını sandım.O şeyhülislam neydi öyle?O kılıkta değil ama o düşüncede günümüzde o kadar insan var ki,hiç şaşırmadım.



Mimar Sinan,çok alçak gönüllü.Bir dervişin müridi aynı zamanda.Ondan da şefaat diliyor.Süleyman’dan korkmuyor ama birlikte çalıştığı insanları üzmekten korkuyor.
Günümüze de cuk diye oturacak o kadar güzel sözler geçiyorki oyunda bugünün başta bulunan siyasilerin oyunu izlemesi gerektiği aklımdan geçti.


"Siyasi iktidarlar sanata karışmamalıdırlar."


"Sanatçı,itaat eden bir kula değil haşarı bir çocuğa benzer."


Oyun,ekip çalışmasını "ben" değil de "biz" diyebilmenin önemini vurguluyor.
Bugünün siyasetçilerine de ne güzel bir gönderme.

Yalnız koroda bir problem var gibiydi.Koro halinde değil de herkes kendi başına söylüyor gibiydi.

İSTANBUL DEVLET TİYATROSU


SİNAN SÜLEYMANİYE'DE

1 perde/1 saat  15 dakika

Yazan :
CEM GÜNEN

Yöneten :
MAHMUT GÖKGÖZ

DEKOR TASARIMI:
OSMAN ŞENGEZER

GİYSİ TASARIMI:
MİHRİBAN ORAN

IŞIK TASARIMI:
AYHAN GÜLDAĞLARI

BESTECİ:
NURETTİN ÖZŞUCA

YÖNETMEN YARDIMCISI:
R. ONUR DURU

KORO ŞEFİ:
UĞUR YILMAZ

SAHNE AMİRİ:
ERGÜL MUSLU

KONDÜVİT:
ZEYNEP REHA DAĞARSLAN

IŞIK KUMANDA:
KORHAN BODUROĞLU

SUFLÖZ:
NESRİN SÜTÇÜ

OYUNCULAR:
FATİH KAHRAMAN
MURAT KARASU
SELÇUK KIPÇAK
UMUT DEMİRDELEN
DENİZ GÜRZUMAR
GÜRAY KİP
EMİN ÖNAL
FIRAT DEMİR
CİHAN AYHAN
MUZAFFER DEMİREL
BİROL ENGELER
YILDIRIM ERYILMAZ
UĞUR YILMAZ
ARİF MUSTAFA GÜNEY
DORUK ŞENGEZER
AYBAR TAŞTEKİN
BAŞAR ALEMDAR
CEM ÇELİK
GÖKHAN YILMAZ
NESRİN SÜTÇÜ
ONUR EROLUS
R. ONUR DURU
TUĞRUL OZAN TUĞRUL
UMUR SEVİM


NOT 1: 
Fotoğraflar İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun internet sitesinden alıntılanmıştır.
İnternet adresi:
 

ADRES:

İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Mete Cad.Necip Akar İş Merkezi 
No:26 Taksim/İstanbul 

Rezervasyon ve Toplu Satış:

Basın Tanıtım:

Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:

Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:

Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:

Harbiye Kenter Tiyatrosu:

Taksim Gişesi:

Üsküdar Tekel Sahnesi:

Küçükçekmece DT Sahnesi:

Küçük Sahne:

Fax: