11 Ocak 2014 Cumartesi

GALATA KULESİ

GALATA KULESİ



Galata'ya doğru yürümek...Ara sokaklarda dolaşmak...Hoşa gidilen bir yerde oturup nefes almak...
Bugün yapmak istediğim bu.Bilmem yolumun üzerinde bulunan galerilere girip kim hangi sergiyle ürettiklerini sanat severlere sunmuş bakınırım belki.Ama kafamı boşaltmak istiyorum.Hani boş,hiç bir şey düşünmeksizin bön bön dolaşılır ya,işte onu yapmak istiyorum.



Yol güzergahım,her zaman içerisinde bulunmaktan hoşlandığım istiklal ve devamı tünelden aşağı galata bölgesine doğru yürümek..Kalabalığın içerisinde kaybolmak istiyorum ama olmuyor.Bir türlü olmuyor.İki de bir çarpan insanlardan kurtulmak istiyorum.Yürümek için en kuytu köşeleri seçiyorum.



Belirli yerlerde kalabalık toplanmış;seyrediyor,dinliyor.Öyle durumlarda yürüme molası veriyorum.Konser veren kişi veya grupları dinlemek üzere kalabalığa eşlik ediyorum.Bir süre sonra tekrar yürümeye devam...




Tünel...Biraz nefes alabildiğim yer...Galata Kulesi'ne gitmek için sağ tarafta ki yolu tercih ediyorum.Lale Plak'ın bulunduğu sokak çok kalabalık,belki dönüşte tercih ederim diye düşünüyorum.Tünelin sağında ki yoldan aşağıya iniyorum.Biraz yürüdükten sonra sol taraftaki ara sokaktan Galata Kulesi kendini göstermeye çalışıyor.Koca gövdesiyle,zar zor nefes almasına neden olan iki etrafında ki binaları yıkmak ister gibi.Hemen Galata Kulesinin güzelliğini görebildiğim Büyük Hendek Caddesine sapıyorum.Muhteşem görüntünün fotoğrafını çeken insanlar çoğunlukta.Ben de onlara katılıyorum.Yürümeye devam ediyorum ve sokağın sonunda küçük bir meydan beni karşılıyor.



Meydanın ortasında Galata Kulesiyle gözgeze geliyoruz.Dört bir tarafı insan kalabalığı.Kulenin tepesinden iki etrafa bakmak isteyenler çoktan sıraya girmişler.Kafe ve restaurant'lar tıklım tıklım.Turist grupları rehber eşliğinde geziyorlar.Yabancı diller havada uçuşuyor.Bir an için,
"Ben nerdeyim?"
diyorum.Bir yere oturup biraz dinlenmeliyim.Meydanda bir yeri gözüme kestiriyorum.Bu sefer sevdiğim bir bira içmek istiyorum.
"Afiyet olsun".


Zaman ne kadar hızlı akıyor.Güneş usulca çekilerek yerini akşama terketmiş.Gece lambaları ışığıyla karanlığı yok etmeye çalışıyor.Karanlık,ışığın göremiyeceği kuytu köşelere gizlenmiş.Galata Kulesi sanki daha bir güzelleşmiş.Esasında yukarıya çıkma düşüncesindeydim ama sırada çok insan var.Beklemek istemediğimden turistlerin dolaştığı ara sokaklarda biraz dolaşmak istiyorum.Buraların yurtdışında karşılaştıklarımızdan bir farkı yok.Değişik hediye eşyalarının satıldığı yerler.




Caddenin kalabalığına karışarak Tünel'e çıkıyorum.Yavaş yavaş.Geldiğim yoldan geri dönüyorum.İstiklal'in başlangıcına geldiğimde özsüt'e giriyorum.Bir çay ve yurtdışında da birinciliği olan sevdiğim pastasından istiyorum; "özsütün aynası".
Ne tatlı,ne ekşi.


Artık eve gitme zamanı...Ayağımı uzatıp Mephisto Kitapevinden aldığım "Yehudi Menuhin" müziği eşliğinde dinleneceğim.


İyi geceler...


NOT 1:
Fotoğraflar bana aittir.

NOT  2:
Galata Kulesiyle ilgili aşağıdaki genel bilgi;
internet adresinden alıntılanmıştır.

GALATA KULESİ,İstanbul'un Galata semtinde bulunan ve şehrin en önemli sembollerinden biri olan 528 yılında inşa edilmiş bir kuledir.Kuleden İstanbul Boğazı,Haliç ve İstanbul,panoramik olarak izlenebilmektedir.
Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup,Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir.1204 yılındaki IV. Haçlı Seferi'nde geniş çapta tahrip edilen kule,daha sonra 1348 yılında "İsa Kulesi" adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.

Galata kulesi 1445-1446 yılları arasında yükseltilmiştir.Kule Türklerin eline geçtikten sonra hemen her yüzyıl yenilenmiş ve tamir edilmiştir.16. yüzyılda Kasımpaşa tersanelerinde çalıştırılan Hıristiyan savaş esirlerinin barınağı olarak kullanılmıştır.Sultan III. Murat'ın müsaadesiyle burada müneccim Takiyüddin tarafından bir rasathane kurulmuş,ancak bu rasathane 1579'da kapatılmıştır.

17. yüzyılın ilk yarısında IV. Murat döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi,Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1638 yılında Galata Kulesi'nden Üsküdar-Doğancılar'a uçmuştur.Bu uçuş Avrupa'da ilgi ile karşılanmış,İngiltere'de bu uçuşu gösteren gravürler yapılmıştır.1717'den itibaren kule yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır.Yangın,ahalinin duyabilmesi için büyük bir davul çalınarak haber verilmekteydi. III. Selim döneminde çıkan bir yangında kulenin büyük bölümü yanmıştır.Onarılan kule 1831 yılında başka bir yangında yine hasar görmüş ve onarılmıştır.1875 yılında bir fırtınada külahı devrilmiştir.1965'te başlanıp 1967'de bitirilen son onarımla da kulenin bugünkü görünümü sağlanmıştır.

3 yorum:

özii dedi ki...

beck's için afiyet olsun...

1 hafta önce bende Galata kulesine geldim . Ama dedğiniz gibi gece görmek gerek.

Size bir mail atmıştım , aldınız mı?

Mahmutun güncesi dedi ki...

Şimdi okudum.Öğreneceğim çok şeyler var.Bazen nasıl uygulayacağımı bilemiyorum.Dikkate alacağım.
Teşekkür ederim.

Burak dedi ki...

İstiklal'de sağa sola bakınarak yürüyüp Galata Kulesi'ne varmak. Kuleye çıkıp 360 derece İstanbul'a bakmak. Harika...