9 Aralık 2014 Salı

TÜRKİYE/YENİ TÜRKİYE


TÜRKÇE/OSMANLICA


Çocukluk ve delikanlılık  yıllarımda okul kapandığında yazları yaylaya çıkardık.Adana'nın yaz sıcakları çekilmezdir.Ailenin çalışanları hariç hemen hemen her yaz toros dağlarında soluğu alırdık.O zamanın yaylası şimdikinden farklıydı.Evler birbirinden uzaktı ve ya taş ya da ahşaptan yapılmış olurdu.Hava ise kazak ve mont giyecek şekilde soğuk olurdu.

Her ailenin yaptığı gibi benim ailemde beni yaz boyunca hocaya gönderirdi.
Duaları ezberlerdik,anlamını bilmeksizin.Hoca 
"yarın şu duayı öğren gel"
derdi biz de öğrenirdik.Öğrenmekten ziyade ezberlemekti yaptığımız.
Bir şey sormaya kalksak en arkadaki sıraya kadar uzanan sopası kafaya "güm" diye inerdi.
O sopayı kafama ben de yedim.
O nasıl bir acıydı öyle,anlatamam.
Hani çizgi filmlerde kuşlar uçuşur,yıldızlar fırıl fırıl döner ya aynı onun gibi.

Her yaz gittiğim bu yere bir daha gitmek istemedim.Gitmedim.
Duaların yazıldığı dili merak ettim.
Öğretici kitap aldım,bilenlerin yardımıyla öğrendim.Kuran'ı bu şekilde o yaşların verdiği başarmak duygusuyla okudum,bitirdim.
Tekrar okumaya başladığımda
Okuduğum şeyi anlamaksızın sadece okuduğumun farkına vardım.
Okuduğumu anlamak istiyordum.
Okuduğunu anlamadan okumak...
Ne aptalca bir şey.Bir şeyi yazıldığı dilde okumayı merak edip öğrenmek yeterli olmuyor.

İleriki yıllarda türkçe mealini okumak üzere elmalılı'nın (şu an tam ismini hatırlıyamıyorum) kitabını aldım.Okurken sıkıldığımı hissettim.
Bir sayfada açıklamasından ziyade,açıklamada numaralandırdığı kısımların açıklaması fazlaydı.Bir ayette 
"... kadın dövülür..."
demiş ve numaralandırmıştı.Aşağıya inip numaranın karşılığını okuduğumda çok fazla karşılığının olduğunu gördüm.Yazan kişi 
"korunur veya buna benzer anlamı almayıp yukarıdakini almıştı.Bana ters geldi.Kelimenin birden fazla anlamı varsa onu yorumlayan insana /hayata bakış açısına,yaşam felsefesine,insanlara bakışına göre anlamı da değişecektir.Devamını okumadım.Ne bileyim içimden okumak gelmedi.

Daha sonraki yıllarımda Yaşar Nuri Öztürk'ün kitabını aldım,okudum.
İçerisinde bana ters gelen şeylerin olmasına karşın zaman zaman hâlâ okumaya devam ederim.

Bütün bunları neden yazdım.
"Merak,istek..."
Evet bunlar ben de vardı ve gerçekleştirdim.Hiç bir şey emrivakiyle olmaz.Birilerinin bir şeyleri gücünden dolayı istemesiyle de olmaz.Her şey kişinin kendisinde bitiyor.

Osmanlıca,şimdiye kadar bana gerek olmadı bundan sonra da gerek olacağını sanmıyorum.Gençlere neden gerek olacak,açıklaması yapılmalı.Geçmiş değerleri ve kültürü öğrenmek için illa osmanlıca bilmenin gereği açıklanmalı.
Okumanın bu derece düşük olduğu bir ortamda osmanlıca bilmek bunu tavan mı yaptıracak?Geçmiş kültür osmanlıca öğretilerek günümüze öğretilemez ki.
Osmanlıca eserleri türkçeye çevirin ve insanları okumaya nasıl teşvik edeceğinizi düşünün.Olacaksa mecburi olmasından ziyade seçmeli olmalı diye düşünüyorum.

Okuma düzeyinin düşük olduğu bir yerde osmanlıca öğretseniz ne yazar öğretmeseniz ne yazar?

Bir insan yeter ki inandırıcılığını yitirmeye görsün...

NOT :
Yazıya konu olan resmim "DOKUNMAK" serisinden yaplıboya,kolaj çalışmamdır.

Hiç yorum yok: