YA DA SANATIN DOKUNMASINA İZİN VERMEK
Pazar sabahı güzel bir kahvaltıdan sonra kendimi dışarıya atarak ilk önce Özsüt'te Türk kahvesi keyfi yaptım.Daha sonra İstiklal'in her daim olan kalabalığına kendimi bırakarak ayaklarımın beni "Arter"e götürmesine müsade ettim.Marc Quinn'in "Aklın Uykusu" sergisini gezeceğim.
Ve geziyorum;
NOT1 :
Sanatçının 1999 yılından bu yana ürettiği 30’dan fazla yapıta yer verilen sergide,Marc Quinn’in sanat kariyerinde merkezi öneme sahip işleriyle birlikte,son dönemde ürettiği ve ilk kez ARTER’deki sergide gösterilecek yapıtları da bulunuyor. “Aklın Uykusu”,sanatçının 1990’lı yıllardan bu yana üretiminde ele almayı sürdürdüğü beden ve kimlik etrafındaki konulara odaklanırken; bir yandan da sanatla bilim arasındaki ilişkiyi ve sanatın teknolojiye bağımlılığını tartışmaya açıyor.
Serginin başlığı, Goya’nın “The Sleep of Reason Produces Monsters” (Aklın Uykusu Canavarlar Üretir) başlıklı gravüründen esinleniyor. Goya’nın “Los Caprichos” (1799) başlıklı serisinin parçası olan bu gravürde, sanatçı kendisini uyurken ve etrafı hayal ürünü canavarlar ve kabuslarla kuşatılmış olarak resmetmiştir. Gravürün başlığından esinlenerek isimlendirilen sergi, “aklın uykusu”nu bir yandan varoluşun ve yokoluşun,öte yandan hayat ve sanatın temas halinde birbirlerini beslediği bir geçiş ve etkileşim alanı olarak kurguluyor.Böylelikle hayal gücümüzün perdesini aralamayı,algımızı görünmez olana ve aklın susturmak istediğine doğru genişletmeyi öneriyor.
Marc Quinn’in yapıtları çoğu zaman insanlık tarihine,yaradılış sürecine,evren ve zaman kavramlarına göndermeler içerir. Sanatçının 1991 yılından bu yana kendi kanını kullanarak ürettiği otoportreleri ve insan bedeni için standartlaştırılmış estetik “norm”ları tersine çeviren heykelleri,Kendi /Öteki,Beden/Zihin,Doğa/Kültür gibi ikiliklerin yapaylığına ve tarihselliğine işaret eder;pek çok yapıtı Yaşam/Ölüm, Doğum/Yokoluş gibi karşıtlıkların bir arada varolma hallerini araştırır.
Sanatçı, “iç” ve “dış” arasındaki ilişkiyi beden aracılığıyla okumaya açan yapıtlarında “iç”e etkileyici ve kafa karıştırıcı bir görünürlük kazandırırken, “dış”ı “iç”i çevreleyen ve tanımlayan bir alan olarak ele alır.
Sanat kuramcısı Selen Ansen,''Aklın Uykusu'' sergisini, “iç”le “dış” arasındaki bir geçiş alanı olarak “eşik” kavramı etrafında kurguladı. Sergi, “iç” ve “dış” kavramlarının tarihsel ve kültürel inşasını merkezine alarak,dünyayı algılayışımızı belirleyen kategorilere,kendimizi inşa ederken “dışarı”yla ve “öteki”yle kurduğumuz ilişkilere dair pek çok göndermel içeriyor.
“Aklın Uykusu”, sanatçının kullandığı yöntem ve malzemelerin çeşitliliğini de yansıtan bir sergi.
Sanatçının Türkiye’deki bu ilk kişisel sergisinin küratörlüğünü Selen Ansen üstleniyor.
NOT2 :
Yukarıdaki yazı serginin tanıtım katoloğundan alıntılanmıştır.
Sanatçının internet sitesi;
http://www.marcquinn.com/
Sergi sonrası ve tiyatro öncesi dinlenme için mola...
Saat 15:00 seansı için daha önce çok güzel oyunlar izlediğim mekan garajistanbul'a geldim.
Tiyatro güzeldir,iyidir,candır.
NOT3 :
Fotoğraflar bana aittir.
1 yorum:
Serginin tanıtımını ve Marc Quinn'in eserleri hakkındaki kısa konuşmasını dinleme fırsatım olmuştu. Sergiyi görmüş olduğunuza sevindim :)
Yorum Gönder