BAKARSIN BULUTLAR GİDER
Farklı bir konu işlenmiş.Bu farklılığı yaratan ise muhafazakâr bir ortamda yaşanıyor olması.
Yoksa yaşanan,ortam-insan nasıl sınıflandırılırsa sınıflandırılsın insanın olduğu bir yerde insana ait insanca şeylerden biri.
Hani hep şekle göre karar veririz ya,burada da çoğu insan
"Böyle şey olmaz"
diye düşünebilir.
Gerçi günümüzde yaşadığımız bir çok şey,çoğu kapalı olan gözlerin açılmasına neden olmuştur diye düşünüyorum.
Her zaman;
"bir oyun beni sarıp sarmalamalı,içerisine almalı"
derim.Oyunun başlarında,oyun beni içerisine çekemedi (bundan sonraki parağrafta nedenini anlattım) ama ortalardan itibaren öyle sarıp sarmaladı ki buna oyunculukda eklenince keyfime diyecek yoktu.
Muhafazakâr bir insanın evinin salonuna konuğuz.Kocasını kaybetmiş.Duvarda çerçeve içerisinde kocasının resmi ve hemen yanında dua asılı.Akşam vakti.
TV izliyor,tesbihini çekiyor.
Kapı zili çalıyor.Bu saatlerde buna alışkın olmadığından şaşırıyor.Kapıda ki kişi,ölmüş kocasının kendisine bıraktığı emaneti vermek istediğini söylüyor.İlk önce tanımadığı kişiyle görüşmek istemiyor ama daha sonra içeriye davet ediyor.Valla ne diyeyim ben cesaret edip içeriye alamazdım.
Hatta kapı ağzında konuşurken kapının emniyet kilitini bile açmazdım.
Mutaassıp bir kadının akşam vakti hiç tanımadığı insanı eve almasını yadırgadım (oturduğu semti,apartmanı,çevreyi düşününce).Hele hele içeriye buyur ettikten sonra adamın bazı suçlayıcı konuşmaları...Olmayacak bir şey gibi geldiğinden buralarda kendimi oyunun dışında hissettim.
Oyun ortalarından itibaren içine almaya başladı.Bu andan itibaren konuşmalar,iki yabancı insanın değil de iki tanıdık insanın birbirleriyle dertleşmesi gibiydi.Bu konuşmalar,kocası ölen kadınla birlikte izleyiciye de farklı pencereler açtı.Esasında ölen kocanın kendine ait bir hayatı varmış.Kadının geçmişi sorgulaması o andan itibaren daha farklıydı.Bu arada söylediği
"Zamanla insanın kendine alışması"
sözü çok hoşuma gitti.
Üçünün durumuna üzüldüm.
Mutluluk nerde?
Çevrenin görmek istediğini vermek mi mutluluk?
İnsanın yaşamak istediklerini yaşamasına engel olan çevre,çoğu zaman ölümüne de neden olmuyor mu?
Ölüm,o insanın ve çevresinde bıraktığı yıkıntılar altında kalanların yaşamından çalmıyor mu?
Oyuncuları ve emeği geçen herkesi kutluyorum.İzlediğim gecede olduğu gibi alkışının her zaman bol olacağını düşünüyorum.
Haziran ayında da oynanıyor.Bir yere not edin ve gidin izleyin diyorum;yargılamadan,sınıflandırmadan.Kendi yaşadığımız hayatlar dışında da hayatlar olduğunu ve onlarında nefes almaya hakkı olduğunu bilelim.
"Eski hikayeler eskide kalmalı."
"Salkım salkım bulutlar gidiyor,insanlar gidiyor...Başkaları geliyor,gidiyor...Öyle işte..."
BO PRODÜKSİYON
BAKARSIN BULUTLAR GİDER
SÜRE:
Tek Perde/70 dakika
YAZAN-YÖNETEN:
Özen Yula
OYNAYANLAR:
Selen Öztürk,
Kenan Ece
REJİ ASİSTANI:
Serap Koçer
IŞIK TASARIM:
Akın Yılmaz
DEKOR-KOSTÜM TASARIM:
Bahar Uyandıran
Adres Ağa Hamamı Sokak 18/1 - 34433 Cihangir / İSTANBUL Telefon 0212 251 37 42 0212 251 37 07 Fax 0212 251 20 14 bosahne@bosahne.com |
İnternet adresi
NOT:
En üstteki 3 fotoğraf,Bo Sahnenin yukarıdaki internet adresinden alıntılanmıştır.
Alttaki fotoğraflar ise bana aittir.
Bu adresden oyun günlerini öğrenebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder