30 Temmuz 2013 Salı

GÜLMEK GÜZELLİKTİR

KAHKAHANIZI EKSiK ETMEYİN YÜZÜNÜZDEN




Küçük bir çocuk saklıyorum içimde.Bazen hiç olmadık yerde olmayacak şekilde ortaya çıkıyor.Kahkahalarım çocuk hınzırlığında ortalığı inletiyor.Ne oluyor diye bakıyorlar.Sizene...

gülmek güzelliktir.
siz de gülün
güzellik nedir görün.
               (M.Yumru)

Hadi ama...Bir kahkahada siz atın,kendinizi mahrum etmeyin.
Gününüz güzel geçsin...

NOT:
Yukarıdaki resim "Saflık üzerine denemeler" serisinden bir çalışmamdır.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

GİDİYORUM

EEE NE YAPAYIM




Sabah erken kalkar,sessizliğini dinlerim.Günün yavaş yavaş aydınlanmasını düşünceler eşliğinde seyrederim.Ama gitmek vakti geldiğinde...İşte o an geldiğinde...Boynuma ip atılıyor gibi oluyorum.Hele şu son zamanlarda.Kendi içimde çatışma yaşıyorum.Önceleri kolayca halledebiliyordum ama şimdi zorlanıyorum.

....

Yürürken etrafımda ki yeşilliklere elimi dokunduruyorum.Ben onları onlar beni okşuyor.Bana doğru uzanmış çiçeğin kokusunu içime çekiyorum.Yüzümde hafif gülümseme,aheste aheste gidiyorum.

28 Temmuz 2013 Pazar

TELEFONA BAKAMADIM

TELEFONA BAKAMADIM




Uyuyordum.Aramışsın.Uyandığımda da çok geçti.Uyuduğun için bu seferde ben aramadım.Hep zaten böyle değil midir?Uygun zamanda arayıp konuşmak.Konuşmak istediğimiz zaman ne olursa olsun aramayız,rahatsız ettiğimizi düşünerek.Geri dönüp arayamadığım için kimbilir ne düşünmüşsündür.Ne düşünmüşsünüzdür.Yorumlar kırılıp gitmiştir.Tekrar arasan ne olurdu ki?Çok çok uyanmış olurdum.Uyansam ne olurdu?Gereksiz şeyler düşünülmemiş olurdu.

Konuşma ihtiyacımız olduğunda zaman ne olursa olsun bir alo diyemeyiz.Belirli zamanlarda olmalı.Bu kadar zaman böyle devam etmiş de bundan sonra mı değişecek.Değiştirmeye çalıştım.Bu kadar seneden sonra elde var sıfır.Her zaman derim;sizin yapmanız önemli değil,beraber yapmamız önemli.Bu önemi bilmedikten sonra ne yazar Gönül Yazar.

Tatil moduna gireyim diyorum.Güzel bir tatil geçirmek istiyorum.Geçmesini umuyorum.

NOT:Yukarıdaki resim yeni başladığım bir çalışmamdır.Bitirdiğimde en son haliyle yer değiştirecektir.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

BUGÜN İÇİN

ÖYLESİNE BİR YAZI





Bir köşede öylece oturuyorum.Düşüncelerim darma duman.İçim acıyor.Yüreğim içime,taaa derinlere doğru kanıyor.Hiç bir şey yapmıyorum.Yapamıyorum.Seyirciyim.Hem kendimin hem de çevremin.Bir şeyler yapmak istiyorum.Kıpırdanıyorum.Hııı!!!
Olmuyor.
Geri planda Vivaldi'nin 'The Four Seasons' isimli eseri çalıyor,elimde ise yeni aldığım kitaplardan biri (Selim İleri kitabı-Şimdi Seni Konuşuyorduk-Hazırlayan:Handan İnci) var.Bir an hayatın dışında hissediyorum kendimi oysa hayatın içinde olmaktan hoşlanırım.
Ne çok yapmak istediğim şey var.Aynı,sürekli aldığım okuma sırasını bekleyen kitaplara benziyor.Ne kadar çok kitap okursam okuyayım sayıları hiç eksilmiyor.Yapmak istediklerim...Kimisi yapılıyor kimisiyse...Zaman gösterecek...

26 Temmuz 2013 Cuma

İNSAN ELİYLE İNSANA/ŞİDDET


KABA KUVVETLE YAPILANLAR DOĞRUYMUŞ GİBİ ÖZENDİRİCİ KONUŞMALAR DURMALI


Sağduyu yok,hâlâ şiddete devam deniyor.Bu konuda,resim çalışmalarına başladığımda günümüzde yaşanan olaylar daha başlamamıştı ama şiddet yaşayan insanlar sayfa sayfa gazeteleri dolduruyordu.En kötüsü de ölmeleriydi.
Çünkü ölmemeleri için hiç bir tedbir alınmıyordu.Yetkililerin görevlerinden biri de bunu engellemek değil midir?
Günümüz olayları gösterdi ki şiddete destek veren ve özendirici konuşmalar yapan sorumluların olduğu yerde şiddet hiç bitmeyecek,aksine her geçen gün artacaktır.

Şiddetin olmadığı ve bu yüzden insanların ölmediği güzel bir dünyada yaşamak dileğiyle...

Aşağıda ki resimlerimde bakana bu yazının başlığını oluşturan duyguyu hissettirmek istedim.
Şimdiye kadar bitirdiğim resimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.Yenileri bittikçe de buraya ekleme yapacağım.



''İSİMSİZ 1'' 70*80 Akrilik-Yağlınoya


''İSİMSİZ 2'' 70*80 Akrilik-Yağlıboya


''İSİMSİZ 3'' 50*60 Akrilik-Yağlıboya


''İSİMSİZ 4'' 50*60 Akrilik-Yağlıboya 


''GÖNDERME'' 100*100 Yağlıboya,kolaj,pilot kalem...


''DİRENİŞ'' 50*70 Akrilik-Yağlıboya


''KAVGA,TEŞVİK,KABA KUVVET,İHBAR;HÜKÜMET''
50*70 Yağlıboya-Akrilik

23 Temmuz 2013 Salı

UZAKLAŞMAK???

UZAKLAŞMAK???






Hani bazen insan kendisiyle başbaşa kalmak ister ya,o moddayım.Kimseye tahammülüm yok.Sessizlik...Bu aralar sevdiğim kelime.Bol bol kitap okuyorum.Okumak için sıra bekleyen kitaplar varken yenilerini alıp onlarıda sıraya koyuyorum.Resim yapıyorum.Kendimi kaybettiğim,mutlu eden anlardandır.Bu aralar hayat,öylesine geçiyor.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

ALİ İSMAİL KORKMAZ

ALİ İSMAİL KORKMAZ


   


 Eli sopalılar tarafından sokakta sıkıştırılıp feci bir şekilde dövülen,gittiği hastanede de doktor tarafından iki ilaç verilip ifade vermeye gönderilen,sonrasında evinde fenalaşan ve götürüldüğü hastanede ölen kişi... Üzülmemek elde mi? 

Dövülürken kamera kayıtları ortaya çıktı.İlk seferinde zorlayarak da olsa izledim ama daha sonraları tekrar izlemeye yüreğim yetmedi.Sinirlerim bozuluyor,üzülüyorum,bir şey yapamamanın acizliği içerisinde kıvranıyorum.

Ailesinin üzüntüsünü gönülden paylaşıyorum.Acıları büyüktür. Bu acıyı onun ölümüne sebep insanları bularak ve hak ettikleri cezayı vererek hafifletmek devletin görevi.Yapanın yanına kar kalmamalı.

Televizyonda haberlerde izlediğim yetkililer tarafından yapılan açıklamalar bana doyurucu gelmedi.Şöyle-böyle diyerekten açıklama yerine suçlular bulunup cezasını çekmeli.  

Ben sadece şunları haykırmak istiyorum; 

Ali İsmail Korkmaz'ı kaçarken engelleyen ve sopayla vuranlar,evlerinde rahatlar mı?Anasının,babasının,çocuklarının,eşinin,abisinin,bacısının,kardeşinin,yakınlarının,komşusunun,dostunun,arkadaşlarının,.... yüzüne bakabiliyor mu? 

 Ali İsmail Korkmaz'ı dövdükten sonra arkadaşlarına veya birilerine muhakkak anlatmışlardır.Anlatanla-dinleyen şimdi birbirlerinin yüzüne bakabiliyor mu? 

 Heyyy Ali İsmail Korkmaz'ı dövenler,sizler dövmenin ötesinde onun ölümüne neden oldunuz.Ne için?Kim için?Yakalanmamış birer suçlusunuz. 

 Heyyy Ali İsmail Korkmaz'ı eve gönderen doktor,ailenin,arkadaşlarının ve etrafındaki insanların yüzüne bakabiliyor musun? 

Heyyy Ali İsmail Korkmaz'ın kamera kayıdının 18 dakikasını yok eden için rahat mı?O dövenler kadar bu ölümden sen de suçlusun.O gözler tanıdıklarının gözlerine nasıl bakıyor?

Heyyy yetkililer,bak bunun kamera kayıtları var,başka ölümlerinde.Ne yapıyorsunuz?Ağzınıza bile almıyorsunuz.Kamera kayıtları var denilip bir türlü gösterilmeyen,her konuşmada ağızlarda sakız yapılan,o olaylara neden olanların nasıl bulunup cezasını çekmesini istiyorsam,bu insanların ölümüne neden olanların cezasını da çekmesini istiyorum.Ayrım yapmayın.Hakkınız yok.Kanunlar herkesedir.

Söyleyecek çok şeyler var ama Allahınızdan bulun emi...


8 Temmuz 2013 Pazartesi

YİNE YENİ YENİDEN

YİNE YENİ YENİDEN 

Bu şarkıyı ilk Nilüfer'in sesinden dinledik.Daha sonra bir çok şarkıcı seslendirdi.Sezen Aksu,bunların arasına en son girenlerden diye biliyorum.Bu iki versiyonu aşağıda sizlerle paylaşıyorum.Beraber dinlemek isterseniz,buyurun.Eğer siz başka şarkıcıdan dinlemeyi seviyorsanız,paylaşın dinleyelim.

 




YİNE YENİ YENİDEN 

Yüreğimde ki fırtına dinmedi hâlâ
 Titrerdim,isterdim seni hep kollarımda
 Yine bana gel 
 Yana yana yine beni sev 
Hadi beni yine sev 
Beni deli deli sev 
Beni yine yine,yeni yeni,yine yeni yeniden sev 
Ben yandıkça bağrımda sönmez ateş
Gece yıldız tenimde gündüz güneş
 (Söz:Aysel Gürel-Müzik:Onno Tunç)


NOT:
Yeni aldığım ''AYSEL'İM'' isimli CD de bu şarkıyı Yaşar'da söylemiş.



7 Temmuz 2013 Pazar

YÜREĞİMDE Kİ FIRTINA(ÖYKÜ 17)

YÜREĞİMDE Kİ FIRTINA






''İçimde ki fırtınayı kim bilebilir
ben olmadıkça.''
diye mırıldanıyordu.Bu cümle hoşuna gitmişti.Dış görünüşünün sakinliğine karşın içinde fırtınalar kopuyordu.Bu fırtına içini paramparça ediyordu.En kötüsü de yüreğinden kopan parçaydı.O parça yitip gitmişti.İçini kanatıyordu,acıtıyordu.Kıvranıyordu çaresizce.Eğer evdeyse ve tekse,gözyaşları yanaklarını usulca okşuyordu.Dışardaysa farkında olmadan iki etrafında ki insanları kırıyordu.Sinirli oluyordu.

''Havaalanındayım.Gidiyorum.'' 
bu kadar,başka hiç bir şey söylememişti.Ancak kendisi 
''Neee???'' 
diyebilmişti.Hemen bir taksiye atlayıp yanında soluğu almıştı.Kendisi konuşmak istiyordu ama karşıda ki konuşmamayı yeğliyordu.
''Daha sonra konuşuruz.'' 
diye geçiştiriyordu.Israrlara dayanamayıp
''Tamam,geldiğimde etraflıca konuşuruz'' 
demişti.
''Söz mü?Söz mü?''
diye ısrar etmeye devam etmişti.Söz almak istiyordu.Biliyordu ki söz verdi mi muhakkak yerine getirirdi.Karşısında solgun ve yorgun bir şekilde oturuyordu.Yavaşca ayağa kalktı,elini uzattı,kısa ve net
''Söz''
 kelimesi ağzından döküldü.Bir eliyle uzatılan eli kavradı,diğer eliyle de yanağında oluşan gamzesine hafifçe dokundu...Sonra...Sonra da arkasını dönüp gitmişti.Öylece arkasından baka kalmıştı.

Her havaalanına geldiğinde o günü tekrar tekrar yaşıyordu.İşte yine bir seyahat için gelmişti.Kendisini Bodrum'a götürecek uçağın kalkış saatini bekliyor ve rahatlamak için kafede birasını yudumluyordu.Yolculuk yapacağı gün gergin ve sinirli oluyordu.Ufacık bir şeyde o sakin kişi gidiyor yerine çekilmez insan geliyordu.Beraber yolculuk yaptığı insanlar varsa onlarda paylarına düşeni alıyordu.Bu durumda çok suratsız biri olduğunu biliyordu.
''Karşı masada oturanda gamze mi var?''
diye baktı ama sonra vazgeçti.İçinin acıdığını hissetti.O günden sonra...işte...o günden sonra hiç bir şey umurunda değildi.Oysa gamzelerini ne çok severdi.Üzerine öpücük kondurmadığı gün yoktu.Özlediğini hissetti.

Onu yolcu ettiği gün daha sonra eve gelmişti.Hayatının bu kısmının sorgulamasını yapmaya başlamıştıı.Hatalıydı,biliyordu.Hele gelsin,bir konuşalım her şey düzelir diyordu.Bekledi...
Bekledi...Ama nafile.Boşa beklediğini daha sonraları acı bir şekilde öğrenecekti.Sözünü belki de ilk defa tutmamıştı.Tutamamıştı...Kendisine haber verilsin istememişti.Etrafındakiler de buna uymuş,üzmek,incitmek istememişler.Oysa onu bir daha görememek,ona dokunamamak,onunla konuşamamak üzüntülerin en büyüğü,acıların en kötüsüydü.Hiç değilse son bir kez...Bir dokunabilseydi...O gamzelere son bir kez dokunabilseydi...Affedemiyordu.

''Sarılsaydım.Koluna girip gitmesini engelleseydim.Hayır,şimdi konuşacağız daha sonra değil.''
deyip bir yerlere götürüp konuşsalardı bunlar olmazdı diye geçirdi.Uzun bir süre kendini suçladı.Kendine gelemedi.Çıkış noktası bulamadı.Perişandı.Kimseyi görmek istemedi.Görmedi.Görüşmek istemedi.
''Bırakmasaydım,bırakmamalıydım.''
diye hep düşündü.Ama arada
''Aynı şeyler burada da olurdu.''
diye düşünerek yavaş yavaş da olsa kabullenmeye başlamıştı.Sonrası kendini hep dışarıya attı.Maceralar yaşadı.O mu macera yaşadı yoksa karşısında ki mi macera yaşıyordu,anlamadı.Uzun bir süre hayatını böyle devam ettirdi.Diğer yanda hayatının içinde olan bir çok insanla ilişkisini kesti.Etrafında çok az insan bıraktı.Bunlarla da artık özel hiç bir şeyini paylaşmıyordu.Gittiği mekanları değiştirdi.Kendine yeni baştan bir hayat kurmaya çalıştı.Ama yaşanılanlar,hayatın içinden alınamıyordu.Hayatı ertelememek gerekti.Şimdi yaptığı buydu.Daha sonra lafına tahammülü yoktu.Yaşanması gereken ne varsa o an yaşanmalıydı.Ertelenenler geriye dönüp yaşanamıyordu ki.

Rahat yolculuk yapmıştı.Her zaman kaldığı oteline geldi.Balkonundan denizi seyrederek soğuk bir birasını içti.Valizinden eşyalarını çıkartıp dolaba yerleştirdi.Burada güzel anıları vardı.Anılar,Bodrum'un her yerine sinmişti.Mutluydu.Bazen üzüntü her tarafını sarsada çok çabuk kurtuluyordu.Yüreğinde ki sızı hiç dinmeyecekti.Biliyordu.Otelden çıkıp kendini Bodrum sokaklarına attı.Yürüdükce üzerinde ki ağırlığın azaldığını hissediyordu.Hediyelik eşya satan-ki her geldiğinde muhakkak bir şeyler alırdı-dükkana girdi.
''Hoşgeldiniz,nasılsınız?''
diyerek sıcak tebessümleriyle karşıladılar.Artık tanıyorlardı.Tanıyan insanlar arttıkça o da kendini oralı biri gibi hissediyordu.Güzel bir kedi figürü aldı.
''Hediye paketi olsun.''
dedi.Hediyeyi kendisine almıştı.Dükkandan yüzüne mutluluk sinmiş bir gülümsemeyle
''İyi günler.''
dileyerek çıktı.Kendini sokağın büyüsüne bıraktı.Yürümüyordu,ayakları havada uçuyor gibiydi.Mutluydu...Sezen Aksu şarkısı ortalığı inletiyordu;
Yüreğimde ki fırtına dinmedi hâlâ
Titrerdim,isterdim seni hep kollarımda
Yine bana gel
Yana yana yine beni sev
Hadi beni yine sev
Beni deli deli sev
Beni yine yine,yeni yeni,yine yeni yeniden sev
Ben yandıkça bağrımda sönmez ateş
Gece yıldız tenimde gündüz güneş
......

NOT :
Öyküme konu olan resim yağlıboya bir çalışmamdır.

5 Temmuz 2013 Cuma

SINIRLAR

SINIRLAR






Sınırlarım var.O sınırlar içerisine istediğim insanlar girer.İstemediklerim giremez.


Kişilerin yaşadıkları hayat,kendilerini ilgilendirir ve sorumlulukları da kendilerine aittir.Yaşamının sorumluluğunu üzerine alabilecek yaşa gelen her birey,yaptıklarından kendi sorumludur.Bu sorumluluğun içerisine başkalarını çekmemeli veya yaşayacaklarına ortak aramamalı...


Birey hayatını,ister öylesine isterse içini doldurarak yaşar.Ben,doldurarak yaşanması taraftarıyım.İyisiyle kötüsüyle,güzeliyle çirkiniyle,mutluluğuyla mutsuzluğuyla,vs...Her yaşanılanın hayatımıza muhakkak katkısı vardır.Kişiyi olgunlaştırıyor.Kişiye tecrübe kazandırıyor.Diye düşünüyorum.