29 Haziran 2015 Pazartesi

KUTLAMA,O BU ŞU DERKEN


HAFTASONU BİTTİ


            İstiklal Caddesi

Yaşamımın güzel bir anı için özel kutlama yapayım istedim.Bugünü nasıl da bekledim ama.Hani birşeyle tüm bağınızı koparırsınız da kopamayıp onun kopmasını beklersiniz ya işte o durumdaydım.Ama bitti.
Valla bitti.Velattalin âmin.

       İlk defa selfi fotoğraf çeken ben

Sokaklarda amaçsız dolaştım.
Bazen kalabalık nereye götürüyorsa karşı koymadım,gittim.
Ayaklarım yere değmiyordu sanki.
Uçuyordum.

                     Arter

Yolumun üzerinde ARTER'e uğradım.
"SPACELİNER" ,desen ve mekan arasındaki ilşkiyi araştıran işlere odaklanan grup sergisini gezdim.
17 Sanatçının işlerinin yer aldığı sergi,çizginin yüzeyden özgürleşip mekansallaşmasına ilişkin farklı yöntem ve yaklaşımları örneklendiriyor.

                    Arter

Sergiyi 15/05/-02/08/2015 tarihleri arasında gezebilirsiniz.Bir yere not edin.

             Tiyatro KaraKutu 

Bu güzel günümde tiyatro olmalıydı ve çoktandır gitmek istediğim bir tiyatroyu seçtim;Tiyatro Karakutu:Benim adım Anna.
Oyun başlama saatini beklediğimiz yer karman-çorman gözükse de sıcak bir ortamdı.Bu arada orada çalıştığını anladığım hanımefendiyle edebiyat üzerine koyu bir sohbete dalmış olan hanımefendi keşke oyun içerisinde telefonunuzu çıkarıp bir kaç kez kayıt yapmasaydınız.Sonrası telefonunuzla o kadar ilgilenmeseydiniz.Ya da en öne oturacağınıza en arkaya otursaydınız.
Yok yok böyle insanlar kendilerini ille ki diğer insanların gözünün içine sokacaklar.
Soktun da ne oldu?
Benim gözümde bir paçavrasın.


BENİM ADIM ANNA
Anna,yaşadıkların o kadar acı dolu ki sonunun öyle bitmesi sanki bizim aklımızla dalga geçiyorsun hissi uyandırdı.
Bizler çocuk değiliz ki.Ne biliimmm yaani.


Gerginlikten sonra biraz yürüyüp bir yerlerde gevşeyip geceye akmam lazımdı.
Geceler benimmmm...


Sabaha merhaba deyip kendimi kitapla onurlandırma zamanı;Mephisto kitapevinden Yitik Ülke Yayınlarından yayımlanmış "Eski Sevgiliye Yazılmış Mektuplar" kitabını alıp doğruca Yapı Kredi Yayınların geçici olarak bulundukları yere gidip daha önce not ettiğim öykü kitaplarını seçmek var.

                   Nevizade

Eeee artık kutlamamı yapayım değil mi ama.
Doğru Nevizade'ye...
Rakı keyfi yapacağım.
Rakıya başlayalı şurda ne oldu ki.
Abim ve yeğen Eren ile karşılıklı içmişim o kadar.Tek başına kutlama yapacağım.


Nerde Bodrum'da ki otlardan oluşan mezeler.
İşte gördüğünüz gibi.
Arkadaş ben ot seviyorum ve bunu her geçen gün daha iyi anlıyorum.


Yaaa ilk başlarda tahtaya çıkmış öğrencinin elini nereye koyacağını bilmiyor durumundaydım.Alışmışım herşeyi yeğen Eren'in organize etmesine.
İlk defa tek başına rakı içiyorum.
Başlarda bocalamama rağmen bir süre sonra kendi dünyamın içine girdim.O saatten sonra da dış dünya "siz kendinizle uğraşın emi".
Keyifliydi,hoştu ve Bodrumlu hayaller vardı.


"Mahmut hayallerin gerçekleşmesi dileğiyle..."


Bu hayallerin arasından aşağıdaki gerçeklerden bahsetmeden de geçemiyeceğim.İsterim ki sizlerde düşünün.


Kim ne derse desin,ne düşünürse düşünsün Sezen Aksu'nun geçmişte siyasetin o dar günlerinde ki çıkışını unutamıyorum.
O zamana kadar zaten politik bir insan değildi ki.Niye yaptı?
Şimdi söyleşilerde bir şeyler diyor ama hala anlamakta zorlanıyorum.
O zamandan bu zamana ne olaylar yaşandı ama sesini duyamadık.
Geçmiş ola Sezen Aksu.


Bir merak ettiğim şey de "akil insanlar"?
Allahaşkına bunlar ne yaptı?Kendileri de dahil olmak üzere anlayan biri bi zahmet açıklar mı?Seçim süreci boyunca meydanlarda söylenen lafları duyunca kendilerinin ne için "akil insanlar" olarak bir araya getirildiklerini sorguladılar mı acaba?
Hele o sanatçıların o karede yer almaları neydi öyle?Geriye aklımda kalan keçili bir reklam,ailesinin ve çevresinin karşı çıktığını söyleyen ama devam eden biri,yine ailesinin yaptıklarından dolayı dışladığı bir diğeri,erken ayıkıp hastalığını bahane edip ayrılan bir diğeri...
İşte bizim sanatçılarımız.
Aaaa sanmayın her sanatçımız böyle.
Dışlanacağını ve her türlü protestoya uğrayacağını bilip de söylemlerini esirgemeyen sanatçılarımız da var.Bunlar her zaman var olsun emi.


Dün İstiklal de yaşananlar neydi öyle?
Kaçıncı Yüzyılda yaşıyoruz yahu?Bizim siyasetçiler sanki bu yüzyılın dışında başka bir alemde yaşıyorlar.İki de bir herşeyin içine dini sokmazlar mı?Bize (kendi işine geldiği gibi anladığı) dini öğretmeye çalışanların dinden ne anladığını uygulamalarıyla görmekteyiz.Karşımızdakine cinsiyet gözeterek değil insan olarak bakmayı öğrenmeliyiz.Nasıl bir ikiyüzlülüktür,ahlak anlayışıdır bu böyle?
Yok yok ramazanda hassas falan değil düpedüz ikiyüzlüsünüz.


NOT :
Fotoğraflar bana aittir.

Sezen Aksu,"Akil İnsanlar" ve Onur yürüyüşü fotoğrafları internetten alıntılanmıştır.

"Benim Adım Anna" oyunu fotoğrafı Tiyatro Karakutu'nun aşağıda ki internet sitesinden alıntılanmıştır.



25 Haziran 2015 Perşembe

ÖZGÜRÜM


EVET ARTIK ÖZGÜRÜM


Vedalaşmaları oldum olası sevmem.
Bugün böyle günlerden bir gündü.Çalışma hayatımın son günüydü ve vedalaşmayla geçti.
İzinde olanlar vardı,orada olup da göremediklerim vardı.Dolayısiyle
"Hoşçakal"
diyemediğim insanlar da dediğimi kabul etsinler.

Hayatımın bir dönemi öylece geçip gitti.
Gelmeyecekmiş gibi düşündüğüm günü bir de bakmışım yaşıyorum.
Hiç bir şey hissetmedim.
Gün içerisinde zaman zaman kendimi dinledim hangi duygular içerisindeyim diye ama bir şey bulamadım.
Şu an mı?
Mutluyum.

Yarın bir yere gitme mecburiyetinin olmadığını bilmek güzel bir duygu.
Bunu kutlamalıyım,keyfini çıkarmalıyım.
Şimdi bir müzik eşliğinde kahve keyfi yapmayla yetineyim sonra mesela haftasonu sevdiğim bir mekanda acısını çıkarayım.

Bu özgürlüğü herkesin tatması dileğimle...

21 Haziran 2015 Pazar

GEÇMİŞE MEKTUPLAR 5


5. MEKTUP


BABALAR GÜNÜ

Bugün babalar günü.
Kutlu olsun.
Çok fazla bir şeyler paylaşmasak da özledim seni.

Birbirini anlamak...
Bakıyorum da her dönemin sorunu.
Kısaca buna "kuşak çatışması" deniyor.
Ne biri diğerini ne de diğeri öbürünü anlamaya çalışıyor.
Hayat ise bu çatışmanın içerisinde kendine bir yol buluyor.
Baba olmayı tercih etmedim.
Ne bileyim arzulamadım.
O sorumluluğu yüklenmek istemedim.
O nedenle nasıl bir baba olurdum bilemiyorum.
Düşünmedim de.
Etrafımda baba olmuş insanları gördükçe senin değerini daha iyi anlıyorum.
Baba olmayı hak etmeyen o kadar çok insan var ki...
Yapacak bir şey yok.

Şimdiki hallerini görmek istediğim torunların bana doğum günü süprizi yaptı.
10 Haziran da bir arada olamayacağımızı düşünüp yeğenin nişanı için Adana'da olduğum bir günü bana süpriz yapmak üzere ayırmışlar.Kendine her zaman hakim olan ben ilk defa duygularıma yenik düştüm.
Mutluluğum gözümden akan yaşlara mani olamadı.Ah yaşlanıyor muyum yoksa?
Unutamayacağım bir gün yaşatan bu insanlara teşekkür ediyorum.
O an yaşanan duygularımı söze dökemem.
Nerden girdim nerden çıktım ama.

Ama ben de en azından sana bir şeyler yapmaya çalıştım.Kendimle beraber seni de mutlu etmek istedim...
Çabaladım,bir şeyler yapayım istedim.
Sen ise hayatın boyunca iki etrafında ki insanların mutluluğunu düşünmüşsün,mutlu olmayı değil.

Hayatımı sevdiğim yerde kurduğumda gel,
beklerim.
Ne bileyim geldiğini hissederim diye düşünüyorum.
Artık rakı içebiliyorum.
Belki bir kadeh senin için bir kadeh benim için yaparız...

Hadi kendine iyi bak.
Babalar günün kutlu olsun.

NOT1 :
Fotoğraf aile albümünden;
ANNEM-BABAM.

NOT2 :
Diğer mektuplarımı da aşağıdaki linkleri tıklayarak okuyabilirsiniz;



17 Haziran 2015 Çarşamba

BAZEN İZLEYENE BIRAKIRIM İSİM KOYMAYI


ÇEŞİTLİLİK...
FARKLI KAFALARDAN FARKLI İSİMLER

Figür çalışmayı seviyorum.
Arada farklı şeyler de çalışıyorum ama bunlar beni mutlu etmiyor.
Fırçalarım ve boyalarımla birlikte tuvalimin karşısına geçtiğimde ki mutluluğumu anlatamam.Hele istediğim sonuca ulaştığımda ki keyfimi görmelisiniz.


Bazen fırçalar tuval üzerinde boyaları bir o yana bir bu yana sürüklerken kafamda düşündüklerimi bir türlü yapamam.
Biraz sabreder çabama devam ederim ama resim eziyet çekmek için yaptığım bir şey değil ki...Kendime daha fazla eziyet etmem olduğu gibi bırakırım.
İşte yukarıda ki resim de bu duruma geldiğimde daha sonra üzerinde oynanmak üzere bir köşeye bıraktığım resimlerden.
Yeni bir yerde yeni bir hayata başlama arefesinde olan ben beraberimde yarım kalan resimleri götürmek istemediğimden tamamlamaya çalışıyorum.


Uğraşılsa üzerinde daha oynamak gerekir ama bu duruma geldiğinde "tamam" deyip imzamı attım.

İçerisinde bulunduğunuz o an ki ruh durumu cıvıl cıvıl şıkır şıkır olan bir resmi iç karartıcı bir duruma sokabiliyor.
Birinci resim o durumda olduğum bir günün sonunda çalışılan bir resimdi.
Başka bir zaman farklı ruh hali ve duygular ikinci resmin ortaya çıkmasına neden oldu.Bu durumdan elbette ki memnunum.

Heyyyy inanlar sanatın bir dalıyla uğraşın emi.
Sanat güzelliktir,mutluluktur,özgürlüktür...

NOT :
"İSİMSİZ" yağlıboya kadın portre çalışmam.
Herşeyiyle bana ait bir çalışma
(kafamdan geçenler,o an ki fırça darbeleri,..).

10 Haziran 2015 Çarşamba

10 HAZİRAN


DOĞUM GÜNÜM


Bugün doğum günüm.
Esasında nüfus cüzdanına 20 Haziran yazılmış ama bu beni ilgilendirmiyor.Ki bu yıldan sonra iki doğum günü kutlayacağım;
biri 10 Haziran diğeri Bodrum'da yaşamımı sürdürmeye başladığım tarih.



Bazen sohbet ederken karşımda ki insan nedendir bilmem hiç gereği yokken yaşımı sorar.Söylemek istemem ama aklıma ilk gelen rakam ağzımdan çıkar.Bu rakam hiç bir zaman kendi yaşımı ifade etmez.Zaten bu konu,soranı ve benim dışımda ki kimseyi ilgilendirmez.
Rakamı duyan tatmin olmayıp doğum tarihimi sormaya kalktığında (ki genelde böyle olur) gırgırımı geçmeye başlarım.Dıştan ciddiyimdir ama içten eğlenirim.Bazen de kızarım.Kızmam hem karşıdakinin aptallığına hem de bununla işin ne diyerek kendimedir.
Eğitim,askerlik,iş...Hepsini bir araya getirdiğinizde aşağı yukarı karşınızda ki insanın yaşını tahmin edebilirsiniz.Eğer aptalsanız yapacak bir şey yok "yaşın kaç?" diye sormaya devam edersiniz.Ben de sizle gırgırımı geçerim olmadı açık açık "aptal" derim.İster konuş ister küs.
Benim yaşımdan kime ne...

           Küçül de cebime gir Hahahahahah

Sevdiklerimle güzel,sağlıklı,mutlu günler geçirmeye ve anılar biriktirmeye devam etmek istiyorum.Her yeni gün istediğim güzelliklere kucak açsın.Ben istemekten yorulmuyorum.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.
Kendime hediyemi aldım.
Hediye paketini açmak ne keyifli ama...

3 Haziran 2015 Çarşamba

HAYAL ETMEK GÜZELDİR


GERÇEKLEŞECEK OLMASI DAHA BIR GÜZEL


Hayal ediyorum,ediyorum işte;
"Deniz kenarında sahil boyunca keyfime göre yürümüş ve mola vermek istemişim.Sahil kenarında güzel bir masaya oturmuş ızgara kalamar,güveçte karides (tereyağda ve üzerine sadece toz biber) ve deniz ürünlerinden oluşan mezeler eşliğinde rakımı içiyorum...Yoldaki insan kalabalığı ise beni hiç ilgilendirmiyor.Biraz ötede deniz her rengini üzerine giymiş hayal dünyamın içerisinde beni başka bir hayal dünyasına taşıyor."


Bir oradayım bir burada...
Ama hep kendi istediğim yerde...
Bu nasıl aşk bu nasıl sevda,
bir başkasının anlaması zor.
Ben kollarımı açmışım Bodrum kollarını açmış sarılacağı sayılı günleri bekliyor.
Artık buraların bir önemi yok,tadı da yok.
Bura şura aklım hep onda...


"Seviyorum işte var mı diyeceğin"
Nereden geldiğini bilmediğim şarkının nağmeleri usulca bana eşlik ediyor.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.