7 Temmuz 2013 Pazar

YÜREĞİMDE Kİ FIRTINA(ÖYKÜ 17)

YÜREĞİMDE Kİ FIRTINA






''İçimde ki fırtınayı kim bilebilir
ben olmadıkça.''
diye mırıldanıyordu.Bu cümle hoşuna gitmişti.Dış görünüşünün sakinliğine karşın içinde fırtınalar kopuyordu.Bu fırtına içini paramparça ediyordu.En kötüsü de yüreğinden kopan parçaydı.O parça yitip gitmişti.İçini kanatıyordu,acıtıyordu.Kıvranıyordu çaresizce.Eğer evdeyse ve tekse,gözyaşları yanaklarını usulca okşuyordu.Dışardaysa farkında olmadan iki etrafında ki insanları kırıyordu.Sinirli oluyordu.

''Havaalanındayım.Gidiyorum.'' 
bu kadar,başka hiç bir şey söylememişti.Ancak kendisi 
''Neee???'' 
diyebilmişti.Hemen bir taksiye atlayıp yanında soluğu almıştı.Kendisi konuşmak istiyordu ama karşıda ki konuşmamayı yeğliyordu.
''Daha sonra konuşuruz.'' 
diye geçiştiriyordu.Israrlara dayanamayıp
''Tamam,geldiğimde etraflıca konuşuruz'' 
demişti.
''Söz mü?Söz mü?''
diye ısrar etmeye devam etmişti.Söz almak istiyordu.Biliyordu ki söz verdi mi muhakkak yerine getirirdi.Karşısında solgun ve yorgun bir şekilde oturuyordu.Yavaşca ayağa kalktı,elini uzattı,kısa ve net
''Söz''
 kelimesi ağzından döküldü.Bir eliyle uzatılan eli kavradı,diğer eliyle de yanağında oluşan gamzesine hafifçe dokundu...Sonra...Sonra da arkasını dönüp gitmişti.Öylece arkasından baka kalmıştı.

Her havaalanına geldiğinde o günü tekrar tekrar yaşıyordu.İşte yine bir seyahat için gelmişti.Kendisini Bodrum'a götürecek uçağın kalkış saatini bekliyor ve rahatlamak için kafede birasını yudumluyordu.Yolculuk yapacağı gün gergin ve sinirli oluyordu.Ufacık bir şeyde o sakin kişi gidiyor yerine çekilmez insan geliyordu.Beraber yolculuk yaptığı insanlar varsa onlarda paylarına düşeni alıyordu.Bu durumda çok suratsız biri olduğunu biliyordu.
''Karşı masada oturanda gamze mi var?''
diye baktı ama sonra vazgeçti.İçinin acıdığını hissetti.O günden sonra...işte...o günden sonra hiç bir şey umurunda değildi.Oysa gamzelerini ne çok severdi.Üzerine öpücük kondurmadığı gün yoktu.Özlediğini hissetti.

Onu yolcu ettiği gün daha sonra eve gelmişti.Hayatının bu kısmının sorgulamasını yapmaya başlamıştıı.Hatalıydı,biliyordu.Hele gelsin,bir konuşalım her şey düzelir diyordu.Bekledi...
Bekledi...Ama nafile.Boşa beklediğini daha sonraları acı bir şekilde öğrenecekti.Sözünü belki de ilk defa tutmamıştı.Tutamamıştı...Kendisine haber verilsin istememişti.Etrafındakiler de buna uymuş,üzmek,incitmek istememişler.Oysa onu bir daha görememek,ona dokunamamak,onunla konuşamamak üzüntülerin en büyüğü,acıların en kötüsüydü.Hiç değilse son bir kez...Bir dokunabilseydi...O gamzelere son bir kez dokunabilseydi...Affedemiyordu.

''Sarılsaydım.Koluna girip gitmesini engelleseydim.Hayır,şimdi konuşacağız daha sonra değil.''
deyip bir yerlere götürüp konuşsalardı bunlar olmazdı diye geçirdi.Uzun bir süre kendini suçladı.Kendine gelemedi.Çıkış noktası bulamadı.Perişandı.Kimseyi görmek istemedi.Görmedi.Görüşmek istemedi.
''Bırakmasaydım,bırakmamalıydım.''
diye hep düşündü.Ama arada
''Aynı şeyler burada da olurdu.''
diye düşünerek yavaş yavaş da olsa kabullenmeye başlamıştı.Sonrası kendini hep dışarıya attı.Maceralar yaşadı.O mu macera yaşadı yoksa karşısında ki mi macera yaşıyordu,anlamadı.Uzun bir süre hayatını böyle devam ettirdi.Diğer yanda hayatının içinde olan bir çok insanla ilişkisini kesti.Etrafında çok az insan bıraktı.Bunlarla da artık özel hiç bir şeyini paylaşmıyordu.Gittiği mekanları değiştirdi.Kendine yeni baştan bir hayat kurmaya çalıştı.Ama yaşanılanlar,hayatın içinden alınamıyordu.Hayatı ertelememek gerekti.Şimdi yaptığı buydu.Daha sonra lafına tahammülü yoktu.Yaşanması gereken ne varsa o an yaşanmalıydı.Ertelenenler geriye dönüp yaşanamıyordu ki.

Rahat yolculuk yapmıştı.Her zaman kaldığı oteline geldi.Balkonundan denizi seyrederek soğuk bir birasını içti.Valizinden eşyalarını çıkartıp dolaba yerleştirdi.Burada güzel anıları vardı.Anılar,Bodrum'un her yerine sinmişti.Mutluydu.Bazen üzüntü her tarafını sarsada çok çabuk kurtuluyordu.Yüreğinde ki sızı hiç dinmeyecekti.Biliyordu.Otelden çıkıp kendini Bodrum sokaklarına attı.Yürüdükce üzerinde ki ağırlığın azaldığını hissediyordu.Hediyelik eşya satan-ki her geldiğinde muhakkak bir şeyler alırdı-dükkana girdi.
''Hoşgeldiniz,nasılsınız?''
diyerek sıcak tebessümleriyle karşıladılar.Artık tanıyorlardı.Tanıyan insanlar arttıkça o da kendini oralı biri gibi hissediyordu.Güzel bir kedi figürü aldı.
''Hediye paketi olsun.''
dedi.Hediyeyi kendisine almıştı.Dükkandan yüzüne mutluluk sinmiş bir gülümsemeyle
''İyi günler.''
dileyerek çıktı.Kendini sokağın büyüsüne bıraktı.Yürümüyordu,ayakları havada uçuyor gibiydi.Mutluydu...Sezen Aksu şarkısı ortalığı inletiyordu;
Yüreğimde ki fırtına dinmedi hâlâ
Titrerdim,isterdim seni hep kollarımda
Yine bana gel
Yana yana yine beni sev
Hadi beni yine sev
Beni deli deli sev
Beni yine yine,yeni yeni,yine yeni yeniden sev
Ben yandıkça bağrımda sönmez ateş
Gece yıldız tenimde gündüz güneş
......

NOT :
Öyküme konu olan resim yağlıboya bir çalışmamdır.

Hiç yorum yok: