28 Kasım 2013 Perşembe

BEN KONSERDEYDİM...

CRR CAZ ORKESTRASI VE MELTEM EGE


CRR Caz Orkestrası ve Meltem Ege, 25 Kasım'da CRR Konser Salonu'nda benim gibi caz müzik severlerle bir arada oldu.Güzel bir konserdi.

Nail Yavuzoğlu'nun şefliğinde ilk bölümde orkestra,güzel eserlerden örnekler sundu.İkinci bölümde de Meltem Ege sesiyle orkestraya eşlik etti.Sanatçı,sesi ve seslendirdiği şarkılarla dinleyenleri mest etti diyebilirim.


Orkestra elemanlarının sololarıda birbirinden güzeldi.Bizlerde alkışlarımızla teşekkür ettiğimizi düşünüyorum.

Konser bitimi ısrarlı alkışlarımıza sanatçı ve orkestra salona geri dönerek karşılık verdi.Tabii seyirci olarak alkışlarımızla geri dönmeyi sadece bununla bırakmadık.


Bu güzel konsere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.İyi ki gelmişim iyi ki izlemişim.

NOT 1:
Fotoğraflar bana aittir.

NOT 2:

Adres:Harbiye

Tel:0 212 232 98 30

Web: www.crrks.org 

Mailinfo@crrks.org

Cemal Reşit Rey Konser Salonu kentin en merkezi yerlerinden biri olan Harbiye'de bulunmaktadır. Askeri Müze’nin arkasında Lütfi Kırdar'ın yanında yer alır.Cumhuriyet Caddesi üzerinde Taksim'den doğru gelirken,Hilton Oteli'ni geçtikten sonra İstanbul Radyosu ve Harbiye Ordu evi arasında kalan caddeden sağa sapınız.Biraz ilerledikten sonra sola dönüp ilerleyiniz.Cemal Reşit Rey Konser Salonu sağ kolda yer almaktadır.

Otopark

Özel aracınızı Lütfi Kırdar’ın otoparkına veya Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun altında yer alan Inter otoparkına bırakabilirsiniz(ücretli).

27 Kasım 2013 Çarşamba

DUVAR RESMİ

HOŞUMA GİTTİ


Tünel'in oralardaysam muhakkak sofyalıda bulunan Otto'ya uğrarım.Sevdiğim mekanlardandır.Açsam güzel yemeklerinden yerim değilsem bir kaç kadeh içkimi yudumlarım geri planda çaldıkları sevdiğim güzel müzikler eşliğinde.Bu sefer gittiğimde içerden karşıdaki dar ara sokak dikkatimi çekti.Her zamankinden farklı gözüküyordu.İlan kağıtlarıyla dolu olan duvar şimdi daha güzel gözüküyordu.Çıktığımda daha yakın bakma olanağı gördüm.


Bu güzelliği sizlerle paylaşmak istiyorum.Yapan(lar)ın emeğine sağlık.


23 Kasım 2013 Cumartesi

''NEHİR'' OYUNUNA DAİR...


NEHİR



Koltuğunuza oturduğunuzda sahnede güzel ve bir o kadar da sıcak bir dekorun (ahşap bir kulübenin) size baktığını görüyorsunuz.Siz de dekorun koltuğundan tutun lavobasına ve daha bir çok şeyine bakarak gözlerinizi kaçırmıyorsunuz.(Trump Towers'ın tiyatro sahnesinde ikinci oyun izleyişim.Birincisi ''Kuçu kuçu''ydu.Bir de ''Asi kuş'' var ama özel nedenlerele bileti alındığı halde izlenememişti.)




Oyunda bir adamın hayatına giren kadınları tanıyor ve onlarla yaşadıklarına tanıklık ediyorsunuz.Bütün bu yaşananlar biraz önce bahsettiğim nehir kenarında olduğunu anladığımız güzel kulübede geçiyor. 




Kadın-erkek ilişkisi anlatılmış.Ehh herkes şöyle ya da böyle bir ilişki yaşamıştır.Oyundaki yaşanan ilişkiden herkes kendine pay çıkarabilir.Yaşadıklarından yola çıkarak da bir yorum yapabilir. 




Kulübeye gelen bir çok kadın var ve yaşanılanların birbirine yakın şeyler olduğunu görüyorsunuz.Hep aynı şeyler.Adam belkide aynı şeyleri yaşamayı kendine kural edinmiş ama ya kadınlar-hepsi buna uymuş.Bana kızanlarınız olabilir ama kadınlara üzüldüm.Karşısındakine ayak uydurmak?Bu ne ya???




Her zaman yazılarımda da belirttiğim gibi geçmişe takılıp kalan insanın gelecekle ilgili beklentisi ne olur Allah aşkına.Adam geçmişe takılı ve ilişkilerinde yaşananlar benzer şeyler.Hayatına giren insanlarda ayak uyduruyor,gidebildiği yere kadar.




Oyunculuğa,anlatıma bir şey diyemiyeceğim ama monotonluk nerden geliyor?Acaba beklentinin yüreğinizin darma-duman olacağını fısıldadığı halde olmaması mı?Esasında siz öyle olmasını bekliyorsunuzda,olmuyor.Benim olmadı. 

OYUN ATÖLYESİ

NEHİR

Yazan:Jez Butterworth
Çeviren:Hira Tekindor
Yöneten:Haluk Bilginer 
Sahne Tasarımı:Gamze Kuş
Müzik:Tolga Çebi
Işık Tasarımı:Yüksel Aymaz
Oynayanlar:
Haluk Bilginer,Ayça Bingöl,Canan Ergüder
Yönetmen Asistanları:Gözde Kırgız,Zeynep Alkaya

Bilet fiyatları:Tam bilet:50TL,öğrenci bileti:40TL 
(Tek Perde;70 dk)

İletişim 
Genel Online Bilet: http://ebilet.oyunatolyesi.com

Gişe Telefon :
(Gişe telefonundan kredi kartı ile bilet satışı yapılmaktadır.)

Adres :
Dr. Esat Işık Cad.No:3
Moda Kadıköy

İstanbul Büro Telefon :
(saat 10:30-18.00 arası)

Gişe Telefon: 0 216 345 39 39
E-posta : bilgi@oyunatolyesi.com 


NOT:
Birinci ve sonuncu fotoğraflar bana aittir.Diğer fotoğraflar ise oyun atölyesinin aşağıdaki internet sitesinden alıntılanmıştır.
http://www.oyunatolyesi.com/

20 Kasım 2013 Çarşamba

"GÖZLERİMİ KAPAR VAZİFEMİ YAPARIM" OYUNUNA DAİR...


 GÖZLERİMİ KAPAR VAZİFEMİ YAPARIM



Oyunda,iki çocukluk arkadaşı Vicdani ve Efruz’un yaşam hikayeleri eşliğinde,siyasi ve toplumsal olaylar işlenmiş.Birbirlerine zıt iki karekter.Her şeyde ama herşeyde birbirinin zıttı iki insan.Böyle iki insanın dostluklarını,çelişkilerini,yaşanmışlıklarını bize güzel bir şekilde anlatıyorlar.

Bu tarz insanlar her devirde var.Dolayısiyle oyun günümüze de uyarlanabilirdi diye içimden geçirdim.


İki anlatıcının sesleri çok hoştu.Zaten anlatıcı olarak ön plandaydılar.Müzikler güzeldi.Hatta bazılarında içimden "bir şarkıcının seslendirdiği albümde ne de güzel yer alırdı" diye geçirdim.Oyun bir müzikal mıydı yoksa içerisinde müziğin olduğu bir gösteri miydi?Bunun yorumunu bu işin ehli olan insanlara bırakıyorum (Müzikal olarak geçiyor).

Alt yazı kullanımı hoşuma gitti.Artık her tiyatroda olmalı diye düşünüyorum.

Vicdani'nin saf halinden delilik haline geçişi güzeldi.Bu arada oyunda "Atatürk" kelimesinin bile geçmesi ortalığın alkıştan inlemesine neden oldu."Atatürk" sevgisinin gönüllerden asla koparılamayacağının güzel bir göstergesi.

Haldun Taner'in bu güzel oyununu izleyip oyun hakkında kendiniz bilgi sahibi olabilirsiniz.Tiyatro,mutluluktur,güzelliktir,candır.


GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM 

Yazan :HALDUN TANER 
Yöneten :CAN DOĞAN 
Dramaturgi : ÖZGE ÖKTEN 
Koreografi : EFTAL GÜLBUDAK 
Müzik : SELIM ATAKAN 
Sahne Tasarımı : AYHAN DOĞAN 
Işık Tasarımı : FATIH MEHMET HAROĞLU 
Kostüm Tasarımı : GAMZE KUŞ 
Efekt : METİN KÜÇÜKYILMAZ-ÖZGÜR YAŞAR İŞLER 
Yönetmen Yardımcısı : ÜMRAN İNCEOĞLU-UĞUR ARDA AYDIN 

Süre :2 PERDE (2 SAAT 40 DAKİKA)       

OYUNCULAR:
BARIŞ ÇAĞATAY ÇAKIROĞLU,
CAN ALİBEYOĞLU,CAN ERTUĞRUL,DERYA YILDIRIM,EFTAL GÜLBUDAK,ELYESA ÇAĞLAR EVKAYA,ERSIN UMULU,İREM ARSLAN AYDIN,İREM ERKAYA,MERT AYKUL,NESLİHAN AYŞE ÖZTÜRK,ÖZGÜR ATKIN,PINAR DEMİRAL,ŞEYDA ARSLAN,UĞUR DİLBAZ,ÜMRAN İNCEOĞLU,YASEMİN GEZGİN,YILMAZ MEYDANERİ,ZEYNEP GÖKTAY DİLBAZ 


İLETİŞİM:

Şehir Tiyatroları Müdürlüğü 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 
Şehir Tiyatroları Müdürlüğü 
Şişli Harbiye Mh. Gümüş Cd. No:3 
Şişli/İstanbul 

Telefon : (0212) 455 39 00 
E-posta : tiyatro@ibb.gov.tr 

Genel Sanat Yönetmenliği 
Telefon : (0212) 455 39 00 

Basın ve Halkla İlişkiler 
E-posta : basin.yayin@ibb.gov.tr 

Dış İlişkiler 
Telefon : (0212) 455 39 36 
E-posta : ibst.disis@ibb.gov.tr 

Toplu Rezervasyon Destek Telefon : (0212) 455 39 20 - (0212) 455 39 25 Hafta içi 08.00-16.30 
E-posta : tiyatro@ibb.gov.tr

Ayrıntılı bilgi için: http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/AnaSayfa.aspx

NOT 1:
Fotoğraflar İBBTiyatrolarının internet sitesinden alıntılanmıştır.

NOT 2:
Tiyatro yazılarımda oyunun bana hissettirdiklerini okursunuz.O nedenle bu yazılar bir eleştiri yazısı ben de bir eleştirmen değilim.Oyunlar hakkında ayrıntılı yorumlar okumak istiyorsanız tiyatro ile ilgili yazılar yazan takibimde olan insanların bloglarını takip edebilirsiniz.

19 Kasım 2013 Salı

DÜŞLERİMİ HAPSEDİYORUM (ÖYKÜ 19)

DÜŞLERİMİ HAPSEDİYORUM 


Küçük teknelerin dans ettiği,muhteşem güzelliği tüm görkemiyle ben burdayım diyen Bodrum sahilinde öylece durmuş uzakları seyrediyordu. 
"Artık istediğim yerdeyim"
diye düşündü.Ama ne zaman böyle düşünse her nedense bulunduğu yerden hep kaçmak istiyordu.Esasında ulaşmak istediği yerde değil de benzer yerlerde olduğu için bunları çektiğinin farkındaydı.Derin bir nefes çekerek deniz kokan havayı içine doldurdu.Gözlerini kapattı.Uçamayacağını bildiği halde uçmak istedi.Kollarını iki kenara açtı.Hafif esen rüzgar şiddetlenerek üzerindeki kıyafetleri şişirmeye başladı.Ayağı yerden kesiliyor gibi oldu.Bir an
"uçuyorum"
diye  içinden geçirdi...

Martılar...Ne güzel uçuyorlardı.Mavinin en güzel tonlarının yer aldığı gökyüzü ve onun yansıması denizin ortasında kanatlarını özgürce nasıl çırpıyorlardı?Onlara eşlik etmek için içinde karşı koyamadığı duygular birbirleriyle çatışıyordu.Aaaa şimdi aralarındaydı.Bir süre beraber uçtu.Bir tanesi kur bile yaptı.Oda karşılık verdi.Daha sonra sıkıldı,ondan ve hepsinden.Ayrıldı...

Artık tek başınaydı.Sevdiği yerlere bakıyordu.Deniz,güneş ışınlarıyla oynaşıyordu.Aralarına girdi.Korka korka ayağını denize soktu.Kalbi küt küt çarpıyordu,mutluydu.Uçtu.Tekrar geldiğinde kanatlarından güç alarak,ayaklarını suyun üzerinde yürüyormuş gibi yapmaya başladı.Bir süre cilveleşti denizle.Sonra sıkıldı.Gidip Bodrum kalesinin en yüksek kısmına kondu.Aşık olduğu bu yeri tepeden iç geçirerek seyretmeye başladı.Gözleri ışıl ışıldı,mutluluktan sarhoş gibiydi.

Bir yer insanın aklını başından böylesine mi alırdı?Uzaktayken özlemi içini yakıp kavuruyor,koynunda iken ona doyamıyordu.Kavuşacakmış gibi ama her zaman biraz ilerde...Kanatlarını olduğu yerde çırptı.Sevinç göstergesiydi bu yaptığı.Hayattan geriye kalan bir kaç şeyden biri bu değil miydi?Mutlu anılar.

Uçtu...
Gökyüzünde taklalar atarak.Beğendiği yerlere doğru süzülüyor sonra birden bire gökyüzüne doğru havalanıyordu.Böyle oyun oynayarak bir evin damına gelip kondu.Begonviller ne kadar hoştu.Bahçede mevsim çiçekleri açmış güzelliklerini ve kokularını etrafa yayıyorlardı.Bir adam zeytin ağacının gölgesi altında resim yapıyordu.Martının kendisini seyrettiğinin farkında bile olmadı.Tuvaline resmettiği hayatın içindeydi.Gerçek mi-düş mü?Zaman zaman düşlerini yaşardı hayatın içinde.Sonrada
"Kendimi düşte yaşıyormuş gibi hissediyorum."
derdi.Düşlerini tüm çıplaklığıyla tuvaline aktarmıyordu.O düşlerin kendisine ait olduğunu ama tuvaline aktardığı andan itibaren onun olmayacağını düşünüyordu.Oysa o düşlerin hep kendisinin olmasını istiyordu.

Tuvalinde bir martı evinin damına konmuştu.Diğer boşlukları ise martının gördükleriyle dolduruyordu.O da biliyordu hepsini buraya sığdıramayacağını.Mutfağa gitti,kendine bir türk kahvesi yaptı.Sonra tuvalinin karşısına bir sandalye çekti.Oturdu.Kahveden bir yudum alırken martının kendisine baktığını gördü...Gülümsedi.O da karşılık verdi.

Martı,uçup gitmek istiyordu.Bulunduğu yerlerden çabuk sıkılıyordu.Ama o resmin içinden ne yaparsa yapsın bir yere kaçamıyacaktı.Düşleri nasıl hapsediyorsak martıda tuvale hapsolmuştu.Resim bittiğinde bir evin duvarını süsleyecek ve kendi düşlerinden karşıdaki seyreden insanın düşlerine akacaktı.

NOT :
Öyküme konu olan resim suluboya çalışmamdır.

17 Kasım 2013 Pazar

"KUÇU KUÇU" OYUNUNA DAİR...


KUÇU KUÇU




İki kişi arasında geçen bir oyun.İlk başlarda Melda (Selen Uçar) 'ın sürekli konuşması Melis (Özgü Namal) 'i bastırması bana ''eyvah'' dedirtti.Özgü Namal'ı sahnede izlemeyi çok istiyordum ve onun için burdaydım.Kem küm diyen pasif bir kadın karşımdaydı.Silik,öylesine...Tabii durum bu şekilde devam etmedi.Karşılıklı konuşmalarla birbirlerini bastırdı.Konuşmalara yetişmek...Yalnız ikide bir gidip bardaklara içki doldurmak neyin nesi?Dikkati dağıtmak için mi bu eklenmiş?Evet gidip-gelmeler dikkatimi dağıttı.


Oyun ilerledikçe bugünün geçmişle ilişkili olduğunu anlıyorsunuz.Hatta oyunun adı "kuçu kuçu" nun nereden geldiğini ve ne anlama geldiğini de öğreniyorsunuz.İki arkadaş...(Tanımakta zorlandığım bir arkadaşım bana böyle bir şey yapma hakkını kendinde görecek...Yok canım...Kim olursa olsun yırtarım.) Birbirini yolmaya başladılar.Ne bileyim geçmişin hıncını bu şekilde almakmıydı amaç?Aaa oyun bitti.


Gidin görün ve kendi yorumunuzu kendiniz yapın.



AYSA PRODÜKSİYON TİYATROSU
 
KUÇU KUÇU

Tek perdelik oyun

YÖNETEN:Kerem AYAN
DEKOR:Gamze KUŞ
IŞIK TASARIMI:Arek NİŞANYAN
OYUNCULAR:Özgü NAMAL,Selen UÇAR

NOT 1:
www.aysaorg.com/ 
internet sitesinden oyunların hangi tarihte hangi salonda sahneleneceğini öğrenebilirsiniz.

NOT 2:
Baştaki ve sondaki fotoğraflar bana ait,diğer iki fotoğraf ise internetten alıntıdır.

15 Kasım 2013 Cuma

MUTLULUĞA AÇILAN KAPI:SANAT

SANATIN İÇİNDE OLMAK

Contemporary İstanbul Sanat Fuarını gezerken adeta kendimi kaybettim.Farklı bir evrende dolaşıyormuşcasına o eserleri duygularım en üst seviyede birbirleriyle sarmaş dolaş dans ediyorcasına seyrettim.

Bu sefer heykel çalışmalarının ağırlığı artmış.Çok güzel çalışmalar vardı.Hayranlıkla seyrettim.Suluboya çalışmalar her zaman olduğu gibi çok azdı.Olanlarıda zevkle seyrettim.Akrilik,yağlıboya ve daha neler neler...Resimlerde çok şeyler uygulanmış.
"Aaaa"
diyerek şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz.
Kafamda
"bunu uygulamalıyım,bunu da,bunu da..."
diye geçirdim.
Portre çalışmalarını hayranlıkla inceledim.Portre çalışmaktan hoşlanan ben,elimdeki çalışmalar bittikten sonra tamamen buna yönelmeye karar verdim.

Sanat,kişinin kendisini mutlu etmenin yollarından biridir.Sanat,kendinizi tanımanıza müsade eder,sınırsız bir özgürlüğü ayağınızın altına serer.
Sanat,karşısındakine farklı bakmayı,farklı düşünmeyi sağlar.Olaylara bakışınızı değiştirir.
Baktığınız şey sizi nasıl kavrayıp içine çekiyorsa siz de baktığınız şeyi kavrayıp yeniden tanımlayabilirsiniz.

Hayatın size katkıları,önünüze serilen sanat denizinin katkılarının bir yansımasıdır.
Bırakın sanata gözleriniz bakışlarıyla dokunsun,elinizle hissetsin,muhteşem kokusunu burnunuz istediği kadar çeksin....
Sanatın sevgiyle dokunuşunu her zaman hissedeceksinizdir.

Bırakın sanat,hayatınızın her anında olsun.

NOT 1:
4 gün bir sanat fuarı için yeterli değil diye düşünüyorum.Kendim açısından 4 gün üstüste gezme gibi bir şansa sahip olamadığımdan belirli zaman aralığına sıkıştırmaktan başka yapacak bir şeyim yoktu.Daha geniş bir zamana yaymak gerekir.









NOT 2:
Yukarıdaki fotoğraflar bana aittir.
Eserlerle benim gözgöze geldiğim anlardır.

NOT 3:
Sergi alanlarında pek katalog yoktu (kalmamış olabilir).İşte olanlar bunlardı.





NOT 4:
Aldığım kitaplar da bunlar.




14 Kasım 2013 Perşembe

CONTEMPORARY İSTANBUL 2




CONTEMPORARY İSTANBUL

Sanat Fuarını gezmeye devam edelim.Hadi bana eşlik eder misiniz?

"Çağdaş sanatın iki büyük beslenme alanından söz edebiliriz rahatlıkla:siyaset ve teknoloji.
.....
....Güncel sanat bugün insanın içinde yaşadığı evrensel tragedyaya bir iz düşürmekle birlikte onun içinde soluduğu evrenin,dünyanın,toplumun hatta egonun dönüştürülmesine de o kertede güçlü,etkili ve doğrudan bir katkıda bulunuyor.İnsanın kendisini ve kendisini oluşturan öteki alanları
tanımasının bir aracı bugün sanat.Bazen son derecede güç olabiliri anlaşılması sanat yapıtının ama gene de onun dar,kısıtlı ve sıradan hayatlarımıza ne derecede büyük katkıda bulunduğunu bilerek gidiyoruz peşi sıra ve gizlerini çözdüğümüzde bizde saklı olan kendimize de bir adım daha yaklaşacağımızı bilerek onu izliyoruz."
Hasan BÜLENT KAHRAMAN (Genel Koprdinatör)






























NOT 1:
Fotoğraflar bana aittir.

NOT 2:
Yukarıdaki kısa yazı Hasan BÜLENT KAHRAMAN'nın aşağıda fotoğrafı bulunan CONTEMPORARAY İSTANBUL kitapcığındaki yazısından alıntılanmıştır.