24 Haziran 2012 Pazar

İŞTE BEN

                       İŞTE BEN


BEN

bir eksiklik var içimde,
taaa derinlerde bir yerde.
nedir?
çözemedim gitti.
12/06/2012-M.YUMRU)


BİLMEM Kİ

deniz üzerinde küçük bir kayık,
bilmem kimbilir nereye gidiyor?
hayallerime mı?İsteklerime mı?

yoksa benden uzaklara mı?
(13/06/2012-M.YUMRU)


SİTEMLER YETMİYOR

geri planda Bülent Ersoy'dan
'sitemler yetmiyor' şarkısı
inceden ince dokundurarak
iç sızlatarak ortalığa dağılıyor.

ya benim gönlüm?
(14/06/2012-M.YUMRU)


ÇOCUK OLMAK

çocuk olmak istiyorum.
yine çocukça düşlerim olsun.
çocukça hayallerim
içerisinde kaybolayım.

bu sorunlar ne?
neden üst üste geliyor?
çocuk olmak istiyorum.

çocuk olmak istiyorum.
dünyam tekrar toz-pembe olsun.
(15/06/2012-M.YUMRU)

22 Haziran 2012 Cuma

ÖLÜMÜN ÇALDIĞI KAPILAR

                           ÖLÜMÜN ÇALDIĞI KAPILAR


 

                           İçimin nasıl acıdığını anlatamam?Ya içime içime dökülen gözyaşlarımı anlatabilir miyim?

                           Ben onların evledı,kardeşi,abisi,babası,amcası,dayısı,dedesi,v.s. Aile ocaklarına düşen kor ateşi,benim de içimi dağladıkca dağlıyor.Konuşmak istemiyorum,üzüntüm sis perdesi örüyor etrafıma,kızgınlığım ise her seferinde biraz daha artıyor.

                           Hele o tabutları yanyana sıralamaları yok mu,yüreğim nasıl paralanıyor...İçimden bir şeylerin kopup gittiğini hissediyorum...

                          Çaresizlik...Hiç bir şey yapamamak...Acizlik...Her şeyin bittiği an...

20 Haziran 2012 Çarşamba

DANY BRİLLANT KONSERİNİN ARDINDAN...

                                      DANY BRİLLANT KONSERİNİN ARDINDAN




                                     Bu muhteşem konseri nasıl anlatmalı,nasıl yazmalı?



                                   Konser biletini,satışa çıkar çıkmaz almıştım,ne olur ne olmaz diyerekten.İzlemeyi çok istediğim konserlerden biriydi.



                                  Konser öncesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde Erkan Özerman iki etrafına emirler yağdırıyor.Suratı aşağılara düşmüş,insanlara çemkiriyor.Birazdan konser başlayacak,belki onun stresi.Yakın zamanda Kıvanç Tatlıtuğ ile yaşadığı gereksiz(kendisini haksız bulduğum)olaydan sonra bu insandan hazetmemeye başladım.Afra-tafra satan kendini beğenmiş hallerine artık tahammül edemiyorum.Neyse Erkan Özerman'ı geçelim şimdi...



                                 Orkestra elemanları sahnede yerlerini aldılar,harika bir müzik etrafı gümbür gümbür doldurmaya başladı.Evett gerilerden sahnenin ucuna doğru coşkulu seyircisi ile buluşmak üzere Dany BRİLLANT geliyor.Aman Allahım,ortalık ıslıktan ve alkışdan inliyor.Bu coşkuyu görmenizi isterdim.Seyirci ve dinleyici olarak hepimiz adeta alkışlarımızla sanatçıyı kucaklıyoruz.O da bu alkışların hakkını vermek istercesine arka arkaya güzel şarkılarını söylemeye başlıyor.



                                Her şarkısıyla seyircisini hop hopladan Dany BRİLLANT'ın,sahneye hücum eden kadın izleyecileriyle öyle güzel dans edişi vardı ki.Ayrıca dans müziği eşliğinde 3 çift ile birlikte bir kadın seyircisini sahneye alarak dans ettiler,güzeldi.İzleyicisinin nabzını nasıl tutacağını biliyor.


                                Birara genç sanatçılarımızdan Can Bonomo'yu sahneye davet etti.O da Erevizyonda seslendirdiği şarkısını şıkır-şıkır,fıkır-fıkır seslendirdi.

                               Yanımda ana-oğul gelmiş olanlarda,önde ayağa kalkmış oynayarak şarkılara eşlik edenleri oturtmaya çalışıyorlardı.Neymiş kadın göremiyormuşşş.Hay Allah,kadın biraz suratsız gibiydi!Kimse oralı olmadı,ohhh oynadılar...Oynadık...


                                 Seyircinin arasına dalıp,izleyicisi ile iç içenin nasıl olacağını gösterdi.Bizim santçıların,hani etrafında korumalardan çember olur ve utanmadan da izleyicinin içerisine öyle girerler ya.Gelselerdi de görselerdi.


                                 Harika bir müzik ziyafeti verdi.Bitmesin istedik ama her güzel şeyin nasıl sonu varsa bunun da sonu vardı ve bitti.Tabii öncesi o kadar tezeharuta dayanamayıp bir kere daha sahneye çıktı.Güzel şarkılarından bir demet daha sundu.



                                   Bir daha ki gelişinde yine izleyicilerin arasında olacağım sevgili Dany BRİLLANT.

                                  Bir daha gel.Bir daha,bir daha....

16 Haziran 2012 Cumartesi

GECE LAMBALARI GİBİ ASILILAR UZAYDA



GECE LAMBALARI
GİBİ ASILILAR UZAYDA


gözler maviye çalar.
bir iki üç derken
dördüncü yıldızda kayar.


pisliklerin arasından bir sümbül,
bir menekşe haykırır,
bir çocuğun bağrışlarında ki
tiz bir ses gibi.


yıldızlar,oldu artık oyuncak.


kayan yıldızları seyrederken
aklına çok mühim bir şey gelmiş gibi,
bir dilek tutması-gerçekleşecek gibi.


yıldızlar,olsa bize oyuncak güzel olurdu.


türlü silahların konuştuğu,
türlü sefilliklerin kol gezdiği,
sağımızda solumuzda duyduğumuz
karın gurultuları ve oradan bir çiçek
daha seslense,haykırsa
bulutların arkasında gözüken
bir güvercin,yeni bir haberin müjdeleyicisi gibi...


gözler maviye çalar.
bir iki üç derken
dördüncü yıldız da yerini bulur.
(M.YUMRU)


15 Haziran 2012 Cuma

KENDİ KENDİNE KONUŞMA

KENDİ KENDİNE KONUŞMA


Bazen imrenerek bakarım.İç geçiririm...Hayalini kurarım...

Ağzımdan bir 'offf' çıkar...

Yapabileceğim bir şey yok.

Bazı zamanlar kızmıyor da değilim.Kızıyorum hem de çookkkk kızıyorum...

Yapabileceğim bir şey yok.

Sanma ki bunu sormayacağım.Benim kulağımı çekmek isteyeceksin ama çekmeye çekineceksin...Çekemeyeceksin...Utanacaksın...

Yine alıp başımı gitme modundayım.Suusss...Susss da Bülent Ersoy'un ''Sitemler Yetmiyor'' şarkısını rahat bir şekilde dinleyeyim...

''Yapabileceğim bir şey yok'' deme artık ''ne yapabilirim diye sor''.

14 Haziran 2012 Perşembe

BİR ORDAN BİR BURDAN AMA BENDEN...

               BİR ORDAN BİR BURDAN AMA BENDEN...


              Geçmişte yazdıklarım...Hiç değiştirmeden,olduğu gibi...O zaman ki duygular,ruh hali...Hayatın başı gibi bir şey.Şu anki gibi çok şeyler göstermemiş hayat.Gözlerde ki saflık gitmemiş.Hayata bakış masumca.Daha kazıklar yenmemiş...Olgunluk,yaşananların toplamı değil mi;olumlu-olumsuz?İçimden geldi...İşte...


HERKESİ SEVERİM

nasıl sevmem sabahları
nasıl sevmem şu denizi
nasıl sevmem gökyüzünü
nasıl sevmem.

rüzgarları da severim
ırmakları da severim
arkadaşları da severim.
(M.YUMRU)


AH BİR OLSAM

oltamı bir atsam,
üşüşüverse balıklar.
ben de bir balık olsam,
berrak suların altında,
özgürce yüzebilsem.

uçurtmamı salsam
salsamda gökyüzüne,
kuşlar gibi süzülsem
mavilikler içerisinde
dünyayı dolaşsam.

ağaçların yeşili,
kırda yeşeren çiçek olsam
ve bir gemi olsam
limandan ayrılan,
çekip gitsem bu diyarlardan.
(M.YUMRU)


NEYE YARAR

neden düşüncelerimi
söylemek istemem herkese,
oysa neye yarar
devamlı aynı insanda kalırsa.
ben bilirim kendimi,bilirim.
(M.YUMRU)


KAZMA

akşama kadar toprakları
eşelediğin yeter.
sen yorulmadıysan
bırak garipler dinlensin.
toprak da kafasını dinlesin.
(M.YUMRU)

13 Haziran 2012 Çarşamba

BAŞKALARI ADINA DÜŞÜNMEK

                     BAŞKALARI ADINA DÜŞÜNMEK


                     Her nedense kendimiz değil de başkaları adına konuşmak daha kolay gelir.Kendi düşüncemizi söylemek yerine başkasının üzerinden düşünceler ifade edilir.Etrafımızda ki insanlardan ''senin yerinde olsam'' la başlayan cümlelere çok muhattap olmuşuzdur.Halbuki karşıdakinin yerinde olup düşüneceğine kendisi olup düşünmesi daha kolay değil mi?Çünkü kişi,kendisini karşıdakini tanıdığından daha iyi tanıyordur.Acaba işin içinde kendisi olduğunda yapamayacağını bildiği şeyleri başkası üzerinden konuşarak yaparım demeye getirerek kendini mi avutmaya çalışıyor?


                     Ya yaparsın ya da yapmazsın.Ya düşünürsün ya da düşünmezsin.Ya seversin ya da sevmezsin.Ya gezersin ya da gezmezsin...Bu cümlelere sizlerde eklemeler yapabilirsiniz.Böylece sürer gider...


                     Bunların odağında kişinin kendisi olmalı derim.Başkası üzerinden fikir yürütmek,yaşantınızın merkezine başkasını oturtmak gibi bir şey.Yaşadığınız hayat sizin.O hayatın içinde kendiniz yaşamak dururken başkasını yaşatmak niye?

12 Haziran 2012 Salı

SEN Kİ DOĞANIN HARİKASI



SEN Kİ DOĞANIN HARİKASI

bir öpüş,
suların akışında,göğün mavilikleri arasında
bir kuş ve her yağmurdan sonra oluşan,
gökküşağında,renklerin en güzeli,
en safı ve en doğalı.


bir buse,
tatlı gülüş veya ayaklarına kadar
inen entaride o güzel vücut.
bir yıldız gibi kayar,
olduğu yerden uzaklara yansır akisi.
bir kalp çarpması,her erkekte olduğu gibi.
bir istek,bir yatmak duygusu sarar
tüm benliğimi.
o zaman çoktan gitmiş olur,
bir kelebeğin kanatlarında ki güzellik,
bir ressamın özene bezene
çizdiği bir desen gibi,
o da yaratılmış özene özene.
dünyada eşine rastlanmaz bir yaratık.


gitsem gelmez,
gelsem gitmez.
(M.YUMRU)

10 Haziran 2012 Pazar

DOĞUM GÜNÜM

                                      DOĞUM GÜNÜM




PARAMPARÇA

Bugün benim doğum günüm
Hem sarhoşum hem yastayım
Bir bar taburesi üstünde
Babamın öldüğü yaştayım
Kelimeler büyüyor ağzımda
Bildiğim tüm hayatlar
Paramparça...
                          (TEOMAN)



                                      Evet bir Teoman şarkısı ''paramparça'' dilime dolanmış.Şarkıda söylediği gibi bugün,benim doğum günüm.Bazen memnun olduğum bazen de memnuniyetsizliğimin doruklarda olduğu bir gün.Genelde her sene kutlama yaparım,kendime hediye alır,ödüllendiririm...Şımartırım kendimi...Kutlama derken kalabalık bir ortam düşünülmesin.Her sene sevdiğim bir kaç insanla biraraya gelirim.O sene kimlerle bir arada olmak istiyorsam önceden haber veririm ki o gün için proğramları bu olsun.Kimisiyle öğlen yemeğinde kimisiyle akşam yemeğinde...Sonrasında benim için özel...Özel insanla da güzel günümü daha da güzelleştiririm.Günümün güzelleşmesinde etrafımda ki insanların katkısı büyük,umuyorum ben de onların gününe güzellik katıyorumdur...

                                      Bu sene tek olmak istedim.Kendimle başbaşa kalarak yeni yaşıma girmek istedim.Tabii hemen sonraki gün yaşamın kucağına kendimi bırakacağım.Dolu dolu bir yıl yaşamak istiyorum.Hayat hep avcumun içinde hazır beklesin,kaçırmayayım istiyorum...

                                      Kendime;
                                                     Güzel bir gün geçir,mutlu ol,yüzün hep gülsün,kahkahaların eksik olmasın.

                                     Yaşam,istediğim gibi kucaklasın beni...


                                      TEOMAN çalmaya devam etsin...Ben de bir kadeh beyaz şarabımla eşlik edeyim.Önümde ki nice güzel günlerin şerefine kaldırıyorum kadehimi...

9 Haziran 2012 Cumartesi

KÜRTAJ ÜZERİNE BİR YAZI

                      KÜRTAJ ÜZERİNE BİR YAZI



                     Bu konu gündeme bomba gibi düştüğünde bir çok şeyi düşünmeden edemedim;
Başbakanın kaç danışmanı olduğunu,bunların uzmanlık alanlarını,bu insanların maaşlarını,sadece Başbakana mı danışmanlık hizmeti veriyorlar yoksa bu görevin dışında kamu şirketlerin yönetim kurullarında bulunuyorlar mı v.s. öğrenmek istedim.Öyle ya böyle önemli konularda yardımcı olmayacaklarda ne zaman olacaklar?


                    Bir insanın her şeyi bilmesi mümkün değildir.O nedenle de önemli görevlerde bulunan insanların etrafında her zaman konusunun uzmanı bir danışman grubu vardır.Onlar gerektiğinde araştırmalarını yapıp gerekli bilgileri doğru bir şekilde verirler ki kötü anlamda olumsuzluklar yaşanmasın diye.Bir TV proğramında verdiği röpörtajda Sağlık Bakanı 'kürtaj konusunda bunları her zaman söylüyordum ama Başbakan söyleyince gündeme oturdu' dedi.Madem her zaman gündemindeydi neden bu konuda ki araştırmanı yapıp şimdiye kadar dosyayı hazırlamadın da Başbakan söyledikten sonra 'dosya hazırlamaları için görevlendirdim' şeklinde konuşma yaptın.


                   Ya biraz susun,ne olur?Siyasetciler her konuda konuşmasın.Her gün TV lerde onları görmeyelim.Sıkıyorsunuz,bıktırıyorsunuz.


                   Türk toplumu hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun aynı düşünceyle ortak bir zeminde buluşulabildiğinin en iyi örneğini 'kürtaj' ile verdi.Tüm kadınlardan 'kürtaj benim meselem,Başbakan'ın değil' sloganı yükseldi.Bu düşüncelerinde onlara katılıyorum ve destekliyorum.Böyle önemli bir konuda nasıl berbat bir ruh durumu yaşadıklarını bilemediğimiz kadınlarımızı daha fazla rencide etmiyelim derim.Bu tür konular yasalarla zorlama şeklinde olmaz.Kadın-erkek herkesi bilinçlendireceksin.Bu da eğitimle olur.


                  Böyle kararlılıkları küçük yaşta ki çocuklara tecavüz edilmesinde görmek isterdim.Tecavüzlerin yapanın yanına kar kalması gibi bir şeyler olduğunda,küçücük çocukların neler çektiğine bakılmaksızın ikide bir mahkemeye çağrıldığında,hakimin reşit olmayan küçük çocuğun isteğiyle yaptığını seslendirdiğinde,yapanların elini-kolunu sallayarak dolaştığında ve görevlerinin başında devam ettiklerinde sesini yükseltmesini isterdim.Maalesef seyirci kalındı...


                 Burada kadınlara çok büyük görevler düştüğünü görüyoruz.TBMM de daha fazla kadın milletvekili görelim.Bakanlık koltuğunda oturan daha fazla kadın olsun ama her şeye evet demeyen,yanlış bir şeyde genel başkanının söylediğini doğru gibi göstermeye çalışmayan,bu konuda yanlışsın deme yürekliliğini gösteren kadınlar olsun.

8 Haziran 2012 Cuma

TATİL 2

                    TATİL 2


                    Gazetelerde çarşaf çarşaf her şey dahil yok ultra her şey dahil sistemde ki 5 yıldızlı otel fiatlarını görünce,kimimiz tatil yapmaktan bile vazgeçiyoruz.Bu şekilde olan bir tatil,otel tatili olmaktan başka bir şey değil.Gittiğin tatil kasabasıyla veya civarıyla pek alakan olmuyor.Dolayısiyle orada ki esnafa para kazanması için de fırsat verilmemiş oluyor.

                    İlk önce yapacağımız tatilden beklentimiz nedir,ona karar vermemiz gerekiyor.Ondan sonra nasıl bir yerde kalınmak isteniyor,buna karar verilmeli.Ne kadarlık bir bütçe ayırdıysan otel,Apart otel ve pansiyonlara ona gôre bakabilirsin.Muhakkak gidilen yerde her bütçeye uygun kalınabilecek yerler vardır.Böyle bir tatilde gittiğin yeri yaşıyorsun,orayı tanımak istiyorsun,yörenin tadlarını deniyorsun.Tatili kendin yönlendirmiş oluyorsun.Belirli bir yere tıkılıp kalmıyorsun,özgürlük alanını kendin çiziyorsun.Bugün bir koyda denize girdin,yarın bir başka koyda.Tatile çıkmadan önce internette biraz arştırma yapıp gideceklerini,yapacaklarını,görmek istediklerini bir sıraya koyup planlı bir şekilde de gerçekleştiriyorsan,o tatilin keyfine diyecek yoktur.

                    Tatil,her gittiğin yerde güzeldir.Yeter ki tatile beraber çıktığın kişi veya kişilerle aynı pencereden bakılabilsin.Aksi halde nereye gidilirse gidilsin memnun olma söz konusu olmaz.Uyum yoksa güzellik de yoktur,tat alma da yoktur.Mutlu olmak ise teğet geçiyordur.Bu durumda tatil,tatillikten çıkmış birilerini memnun etmek olayına dönüşmüştür.Memnun etmeye çalışan ise istediğini yapamamanın mutsuzluğunu yaşarken,ne istediğini bilmeyense istediğini bilememenin mutsuzluğunu yaşar;Berbat bir tatil yaşanmaktadır.O nedenle beraber gittiğiniz insan ya da insanlar çok önemlidir.Aynı pencerelerden bakabiliyorsanız en berbat bir yerde bile güzel bir tatil yapıp dönersiniz.

                    Herkese güzel tatil yapmaları dileklerimle..

5 Haziran 2012 Salı

TATİL 1

                             TATİL 1


                             Herşey dahil,ultra dahil v.s. sistemi devam eden ülkemizde,bu sistemi iki sene önce kendi adıma sonlandırdım.


                             Nasıl ve neden sonlandırdım?




                            Herşey dahil sistemini kullanarak yaptığım en son tatil,2010 yılında ailecek 10 günlüğüne gittiğim Bodrum Gümbette ki Isis Otelde ki tatilimdi.Ben İstanbul'dan uçakla,ailem de Adana'dan arabayla gelerek Otelde buluşuldu.Arabayla gelmekde ki amaç,Bodrum'u keşfetmekti.Senelerce gidilen herşey dahil otel sistemi bir yerde buna engel olmuştu.Nitekim tatilimizi düşündüğümüz gibi daha güzel,eğlenceli,keyifli ve Bodrum'u daha iyi tanıyacak bir şeklide geçirdik.Tatil sonrası Otele ödenen kişi başı Fiatı ister istemez sorgulamaya başladık.Bazı günler sabahtan öğlene kadar havuz ve deniz sefası,gece de uyumak için mı vermiştik parayı.Gerçi farklı günlerde Otelin eğlencesine 2-3 gece de katıldık.Ama genelde deniz,eğlence ve gezmek-görmek için dışarıdaydık.Biz Oteli değil Bodrum'u yaşamaya gelmiştik öyleyse 5 yıldızlı bir Otele herşey dahil sisteminde neden o kadar para ödenmişti?Bu tatilimizle otel tatili yerine gittiğimiz yer neresi olursa olsun orayla içiçe yaşayabileceğimiz bir tatil yapmak istediğimiz kararını vermiş olduk.Buradan otel beğenilmedi şeklinde bir algı oluşmasın,aksine otelin konumu ve kendisi çok güzeldi,temizdi.Şeker gibi çalışanları vardı ve hizmetlerinde de çok iyiydi.Kısacası beklentileri karşılayan bir oteldi.



                       Ertesi sene(2011) Bodrum da ev yaşantısı nasıldır,onu yaşayalım istedik.Buraya yerleşmek istiyorum ya!Bahar aylarında Bodrum'a gidip ev işini ayarladık.Sezonluk kiralamada her keseye göre ev olduğunu gördük.Bizim olmazsa olmazlarımızdan;muhakkak denizi görecek,temiz olacak ve araba sorunu yaşanmayacak.Ne kadar araba ile gidilmiş olsa da,içki işin içine girince her yere gidilemiyor.İstediğimiz gibi bir daire bulduk ve 1 ay kiraladık.10 dakika yürüyüş mesafemizde gümbet plajı,barlar,beach ve yine 15 dakika yürüme mesafesinde cıvıl cıvıl gümbet barlar sokağı/sağ tarafımız gümbet merkez,sol tarafımız bardakçı koyu.Evin önünden sürekli geçen dolmuşlar,biraz ilerimizde taksi durağı...Bodrum Royal Palm Residence(http://www.booking.com/hotel/tr/royal-palm-residence-bodrum.tr.html#availability_target );güzel bir tatil geçirmiştik.Tavsiye ederim.



                     Uzun kalmaktansa aynı süreyi farklı zamanlarda gelerek geçirmenin daha güzel olacağı düşüncesi daha ağır bastı diyebilirim.Çünkü farklı ayların kendine has güzellikleri var.Festivaller aylara dağılmış durumda.Kimi zaman kalabalık olsun istemiyorsun,sakin,rahat bir tatil geçireyim diyorsun.Kimi zaman da kalabalığın içinde kaybolup gitmek istiyorsun.


                    Tatil yaptıkça,tatilde ne istiyorsun,daha net ortaya çıkıyor.Beklentiler değişiyor.Tatilin,olması gerektiği gibi daha eğlenceli,daha güzel ve istenildiği gibi yaşanarak hoş bir anı olarak belleklerde yerini almasını sağlıyorsun...


                    Bodruummm...