26 Kasım 2015 Perşembe

BODRUM HANENDE MEY


MEYHANE


Bodrum'a geldiğinizde uğramak isteyeceğiniz hoş,şirin,güzel bir meyhane.


Mezelerine bayıldım.Masamda muhakkak olmasını istediğim karides (ki az bir zeytinyağında olacak ve üzerine sadece acı pul biber eklenecek) ise harikaydı.
Damağımda bıraktığı tad şimdiye kadar yediklerimden farklı bir lezzetteydi.
Deniz börülcesi masamda muhakkak olmalı.Mezeler güzel.
İstediklerinizi seçip bir an önce rakı keyfinize başlayabilirsiniz.

                     Afiyet olsun

Meyhaneyi bulmak için özel bir çaba harcamanıza gerek yok.Zaten Bodrum'u adımlarınızla keşfederken farkında olmaksızın yakınından geçiyorsunuzdur.
Barlar sokağını dolaşırken sağ tarafınızda göreceğiniz Gözen  oteli arkanıza alırsanız karşınızda ki küçük sokağın içerisindedir.
Bu ara sokaklar Bodrum'un kalabalık zamanlarında o kalabalığa karışmadan sizi istediğiniz yere götürür.




NOT1 :
Fotoğraflar bana aittir.

NOT2 :
Kışın gidebileceğiniz bir başka güzel meyhane (yazın kapatıyor) bir göz atın isterseniz ;




21 Kasım 2015 Cumartesi

YENİ BİR BAŞLANGICA DOĞRU


ADIM ADIM


Ev bulana kadar buradayım yani Bodrum'da.
Bulduğum an küçük çantamı alıp eve geçeceğim ve yeğenin düğününe kadar kalmaya devam edeceğim.Gelirken küçük çantama alabileceği kadar gerekli eşyayı yerleştirdim.
"Bunlar yetecek mi?"
diye soranlara da
"Yeter"
diye yanıt verdim.
Çünkü hayatımı sadeleştirmek istiyorum.
Buna da bir yerden başlamak gerekiyor ben de kıyafetlerden başladım.Zaten kıyafet ve ayakkabılarımın bir kısmını verdim diğer bir kısmını da eve uğrarsam halledeceğim.
Geçmişte Milli Eğitimden istifa edip işimi değiştirdiğimde de bir hafta içerisinde (birer adet kendime bırakarak) kumaş pantolon ve ceketleri dağıtmıştım.Bir konuda aldığın kararları ya  hemen uygularsın ya da uygulamazsın.Eğer ileri bir tarihe öteliyorsan bilki o iş olmaz.Ötelemenin içerisinde boğulup gidersin.


Burada ayağımda bir spor ayakkabı üzerimde aşörtmenle bütün günü geçiriyorum.
Resmi ya da resmi olmayan kurumda işimi bitirip karnımı doyurmak için bir yere oturabiliyorum.
Şimdiye kadar yapmadığım bir şeydi.
Ne rahatmış ne keyifliymiş.

   Çiçek kokulu sokaklarında kuş cıvıltıları eşliğinde yürümeyi özlemişim


Daha ev tutmadan emekli aylığımı alacağım bankanın Bodrum çarşı şubesi olmasına karar vermiştim.
Hahahahaha ilk günden beri aylığım buraya yatıyor.Yaşadığım yerde ki banka hesabımı da buraya aktarmak için gereken işlemleri yaptım.Anlayacağınız yaşadığım yerle bağlantımı bir bir ortadan kaldırıyorum.


İşlerimi bitirmiş tam meyhaneciler sokağının yanından geçiyordum ki her zaman gittiğim "Bodrum Balıkevi" ne oturup bir kadeh rakı içmek istedim.Sokağa girdim ama diğer taraftan çıktım.Ne bileyim böyle aşörtmenle tuhafıma gitti ya.
Saat 15:30-16:00 arası 2-3 masa var.
Canım da çok istiyor.Geri döndüm ve bir masaya oturup güzel bir rakı keyfi yaptım.
Açıkcası bu şekilde hoş karşıladığım bir şey değil ama en azından gündüz bu rahatlığı yaşayayım ya,akşam da böyle çıkacak değiliz ya.
Bu duruma sahil kasabasında yaşamanın güzelliği diyelim.


NOT :
Fotoğraflar bana aittir.

15 Kasım 2015 Pazar

BODRUMA GİTMEK


DÜŞÜNCESİ BİLE İYİ HİSSETTİRİYOR

           Güneşli bir güne merhaba

Zaman zaman takip ettiğim blogların yazılarını baştan sona veya sondan geriye doğru okumayı severim.Kitap okumak için ayırdığım gecemi ya da sabahımı bu sefer onlar için ayırırım.Bir başkası tarafından yazılan yazının beni nasıl yansıttığını görür duygularımı bu kadar güzel cümlelere dökemediğimi düşünürüm.Yazıyı okurken bir başka mutlu olurum.Bu sabah da "hadibenkactim" bloğunun yazıları arasında kaybolmuşken karşıma birden bire Bodrum'la ilgili bir video çıkıverdi.Gerçi yazılarını okuduğum blog yazarı (Ahmet Coka) artık Bodrum'lu.Yakın zamanda da yaşadığı Bodrum da doldurduğu bir yılın özetini yazmıştı.


Ben ise hala bodruma yerleşebilmiş değilim ama çabalıyorum.Emekli olduğum haziran ayından şu ana kadar kısa süreli çok kere Bodrum'a gittim ama gönlüme göre bir ev bulamadım.Arada ki mesafe bir kaç saatlik yol değil ki fiyatını da uygun görüp beğendiğin evi hemen tutasın.Zaten bu tür evler iki güne kalmadan hemen ilandan kalkıyor.Bir de ilanda görmek farklı bire bir görmek farklı.

    Çiçek kokulu sokaklarında yürümek 

İlk önce eşyalı sonra eşyasız daha sonra tekrar eşyalı ev şeklinde düşüncem değişti.Hele bayram öncesi yaşanan selden sonra bir çok düşüncem değişti.
Ben bir gün önce geri dönmüş sel görüntülerini sosyal medya paylaşımlarından dehşetle izlemiştim.


Velhasıl yeni bir yerde ev tutup yeni bir hayata başlamak kolay değil.
Böyle gidip gelmeyle olmuyor.
Evi bir an önce bulmalıyım.
Bulup ihtiyacım olacak eşyaları getirmeliyim.Birazcık da keyfini çıkarmalıyım.Çünkü hemen arkasından yeğenin düğünü için Adana'da olmalıyım.
Hatta biraz daha erken gidip 
"Üniversite Arkadaşların Toplantısı" na katılmalıyım.

  Yosun kokulu bir esinti tüm özlemi alıyor

Yarın itibarıyla bir süreliğine Bodrum'dayım.Bu zaman içerisinde bir ev bulurum (inşallah) diye düşünüyorum.

Bu görüntüye karşı sabah kahvesi her şeye değiyor

NOT1:
Fotoğraflar bana aittir.

NOT2:
Esasında Bodrum'a yerleşene kadar Bodrum'la ilgili paylaşımda bulunmak istemiyordum ama ne yapayım dayanamıyorum işte.

NOT3:
Bodrum'la ilgili takip etmek isteyebileceğiniz bir kaç blog;



Yazma aralıkları çok uzun olan bloglar;



4 Kasım 2015 Çarşamba

SEÇİM HAKKINDA


DÜŞÜNDÜKLERİM


Seçimden önce gerek sosyal paylaşım sitelerinde gerekse iki etrafımda konuştuğum insanlara;
"Bu sefer oyumu kullanacağım ama bir daha seçime gidilir ve muhalefet de herşeyiyle aynı olursa kim ne derse desin oy hakkımı bir daha kullanmayacağım."
demiştm.

Ben 1 günlüğüne o kadar yolu göze alıp oy kullanmak üzere gelerek ülkemi düşünüyorsam benden oy isteyen ülkemi yönetmeye aday insanların daha fazla düşünmeleri lazım.


Esasında gönül rahatlılığıyla oyumu vereceğim bir parti olmamasına rağmen düşüncelerimin kıyısından sürtünerek geçen bir partiye oy verdim.
Ne yazık ki insanlara birbirine engel olmadan yaşamak istediği hayatı sağlayan,hukukun üstünlüğüne önem veren,hayallerle değil gerçeklerle uğraşan,özgürlüğün ve demokrasinin birinci planda olduğunu savunan herhangi bir parti yok.
Kendilerince bunu savunan partiler yok mu?
Tabii ki var.
Konuşulurken Avrupa da özgürlüğün ve demokrasinin beşiği olan bir ülkenin yasalarından bahsedilir,ballandıra ballandıra anlatılır ama uygulamaya gelince hiç alakası olmayan şeyler yapılır.

Beklenilmeyen bir % ile seçimin galibi olan parti,daha önce yaptıklarıyla düşündüğümüz demokrasi ve özgürlüğü getirmeyeceğini göstermişti.Yaşanılanları tekrar yazmak istemiyorum.Hadi önyargılı davranmayayım belki bizi yanıltacaklar(?).
Ne bileyim bir de bakmışız dokunulmazlığı siyaset dışında kaldırmayla işe başlamışlar...
Hayaldi gerçek oldu misali...
Olmayacak bir şey ama kendimizi biraz avutalım değil mi ama.
Allah aşkına nelerle avutmadık ki.


Artık "hayır" kelimesi ile özdeşleşen bir partimiz var.İzledikleri yolun yanlış olduğunu kendi seçmeni oy vermeyerek gösterdi.
Ne oldu?
Tınmadılar.
Yolumuza devam dediler.
Allah aşkına bu siyasetçilerin ülkemi götürebileceği yer neresidir?
Şu günden farklı bir yer midir?

Peki % 0,3 lük bir artışı başarı olarak gören bir parti ne verebilir?8-9 seçimde bir gram yükseliş göstermiyorsan parti yönetimiyle,liderinle bilemiyorum başka etmenlerle bir sorun var demektir.Zaten ileriyi gören bir partiysen iki bilemedin üçüncü seçimde yapman gerekeni yapmış baştan sona kendini yenilemiş olurdun.
Partiyi yenilemek dururken eskitmek niye?


Diğer bir parti de türlü türlü oyunların ve terör örgütüne hayır diyememenin sonucunu görmüş oldu.
Lider her şeyi göze alandır.
Bir sözüyle toplulukları peşinden sürükler.
Bunu yapamıyorsa çekip gitmesini bilmelidir.
Bu sözüm bundan önce bahsettiğim parti liderleri için de geçerlidir.

Sonuç olarak her zaman şunu savunmuşumdur;
Kendi içinde demokrasiyi sağlayamayan hangi parti olursa olsun ülkeme demokrasi getiremez.
Dolayısıyla bu partilerden özgürlük de bekleyemeyiz.
Siyasetçiler koltuğa yapışmamalı.
Seçilip geldiği gibi gitmesini bilmeli.
Parti liderleri koltuğu bırakmak istemiyorsa o zaman partililere iş düşüyor;
"Senle bu iş yürümüyor hadi sana güle güle."
demeli.
Partinin önü açılmalı.
Ölene kadar parti lideri mi olur ya...


Neyse sade vatandaş olarak bu konuda düşüncelerim kısaca böyle.

Çokça;
"Kişi hak ettiği hayatı yaşar."
derim.
Bazen de elde olmaksızın başkaları yüzünden yaşanılan hayatın kalitesi düşer.

Bundan sonra daha önce olduğu gibi hayatıma ödün vermeden devam edeceğim.
Gülümseyerek bakan hayata ben niye gülümsemeyeyim?

GÜLMEK

ben hep güldüm
siz de gülün.
kahkahalarım ortalığı çınlatır,
siz de çınlatın.
bilin ki gülmek güzelliktir,
siz de gülün,
güzellik nedir görün.
                (M.YUMRU)

NOT :
Bu iç karartıcı yazıyı çektiğim doğa fotoğraflarıyla sempatik hale getirmeye çalıştım.
Fotoğraflar bana aittir.