25 Şubat 2015 Çarşamba

ÜNİVERSİTELİLER BULUŞMASI 2


BİR PAZAR GÜNÜ


Herkese uygun bir tarih belirlenmesinden sonra Sevil/Zeki çifti 1. buluşmada olduğu gibi toplanılacak yeri ayarladı.
İlk buluşmada ki sayıya 10 kişi daha eklendi;
Adem,Tamer,Tansel,Elif,Ful,Gülgün,Gülben,Nesrin,Nihat,Sait.
Sanıyorum diğer toplantılarda katılım gittikçe artacak.


Arkadaşları görmek hoştu,güzeldi.
Umuyorum iki toplantıya katılamayanlar bundan sonrakine gelebilirler.Onları görmekten mutlu olacağız (kendi adıma).Yeter ki bu mutluluğu onlar da paylaşmak istesinler.


Adem,yurt dışından geldi.İyi de etti.
Çok değişmiş.Dışarıda bir yerlerde bir vesileyle karşılaşsak tanıyamazdım.


İsmini hemen hatırlayamadım ama Tamer aynısın.Sadece yaşın verdiği olgunluk üniversite yıllarının toyluğunu üzerinden atmış.


Tansel,duygulanıp ağlaman...
Gelerek bizleri de mutlu ettin.
Sen de hiç değişmemişsin.
Konuşma,tavır hele kendine has yaptığın espiriler aynen devam.


Elif,seneler değişiklik olarak sadece güccücük kilo eklemiş.Nerde görsem tanıyacağım insanlardansın.
Ayrılmaz 5 liyi tamamlamış oldun.


Ful,seni görmeyi istiyordum ve 
geleceğini duyunca sevinmiştim.
Yalnız farkettin mi içeriye girince hepimizin kafası kapıya döndü.
Ahh ahhh ismimi hatırlamamana kaç puan vereyim,söyler misin?
Ama;
"İsmini hatırlayamadım ama birlikte ne gülerdik ya."
demen güzeldi.
"Ful bak ben de senin ismini hatırlamadım ha.Sadece yüzüne söylemek istemedim.Bil diye yazıyorum (dermişim).
Hahahahaha hahahahaha"


Gülgün,aynısın.Görmek güzeldi.
İnsanın sevdiği insanlarla karşılaşması düşün dünyasında güzel anıların arka arkaya hücum etmesine neden oluyor.
Anılar birbirinin peşine nasıl da takılıyor.
Kim eksikti Gülgün?
Günaayyyyy...
Toplantı esnasında Aziz vasıtasıyla tüm arkadaşlar selamını  aldık.
Amaliyat olmuşsun.Geçmiş olsun.
Aradım.Ulaşılamıyor.
Bir sonra ki toplantıya bekleniyorsun.


Gülben,içeriye girdiğimde hemen önümde yürüyen bu hanımefendiyi tanıyorum diye içimden geçirip yüzünü görmek üzere hızlandığım yılların değiştirmediği arkadaşım.
Hemen 
"merhaba Mahmut"
demen ne biiliiimmm 
"ben de mi değişmemişim" 
diye düşünmeme neden oldu.
Esasında laf aramızda böyle düşünmeyi seviyorum.
Oysa yıllar  ne gaddar davranıyor insana.
Hahahahaha hahahahaha 
yemişim yılları...


Nesrin A.,gülmeyi unutmayanlardansın.
Staj yaptığımız şirketin dili olsa da kahkahalarımızın çeşitliliğini anlatsa.
Gerçi toplantının sonuna doğru Aziz biraz anlatmaya başlamıştı.
Aziz,ben,Gülgün,Nesrin A. ve biri daha vardı - bak hatırlayamadım.
Dur bir gün burada ki kahkahalarımızı  anlatayım da geçmişi yad edelim.


Nihat,bir araya gelip konuşma olanağımız olmadı ama sen de değişmeyenlerdensin.


Veee sınıfın Sait Abisi...
Konuşmasıyla kahkahasıyla ben geldim dedi.
Tanımayan olmaz diye düşünüyorum.
Geçmişin Sait Abisi şimdinin torun sahibi Sait Abisi.


Davut bir daha ki toplantıya geleceğini söylemişsin.Gel.
Bak Adem'de yurt dışından toplantı için geldi.Ne iyi etti.


Gelmek isteyip de gelemeyenler,
haberi olmayıp da gelemeyenler 
bir gelin hele,merhabalaşmak güzel,sizleri görmek ise en güzeli....


Güzel bir toplantıydı.
Daha önce belirttiğim gibi sağlıkla ilgili ve gelmeme engel önemli bir şey olmadığı sürece bu toplantıların müdavimiyim.
Fotoğraflara dikkat ediyor musunuz hanımefendilerin hiç birinde değişiklik yok.Hepsinin maşallahı var.
Biz erkeklerde ise ufak tefek değişiklikler var.Eeee ne yapalım o kadarcık olsun değil mi?


NOT 1:
1. buluşmamız hakkında yazdıklarımı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz;


Bu yazıda olduğu gibi 1. buluşmaya katılanlar hakkında bir şey yazmamışım.
Yazacağım yazacağım,o güzel insanlar içinde yazacağım...

NOT 2:
Fotoğraflar toplantıya katılan arkadaşların çektiklerinden alıntıdır.
Kim hangi fotoğrafı çekmiş bilemediğim için isim veremiyorum.













17 Şubat 2015 Salı

"HÜZZAM" OYUNUNA DAIR...

HÜZZAM


Mahpeyker;Hakkı Paşa'nın soylu torunu,annesinin Mah'ı,
babasının şımarık kızı,İsmail'in çocukluk arkadaşı,Asım'ın kıymet 
görmeyen eşi,Orhan'ın annesi,
Osh Holding'in sesi...


Mahpeyker'in yalıda başladığını anladığımız yaşamının bir holdingde santral memureliği olarak sürdüğünü görüyoruz.
Mahpeyker'in yaşamında ki değişikliklere şahit olurken geri planda da yaşadığı toplumun değişimlerine tanık oluyoruz.


Çocukluğuna gidip gelmelerde ki ses değişimleri harikaydı.
Ses cambazlığı bu olsa gerek.
Gözlerdeki fettanlığa ne demeli...
Ahh o şarkılar ve o şarkıları söyleyen ses beni aldı nerelere götürdü.
İlk şarkıda taş plak çalıyor sandım.
Ne kadar güzel söyledi.
Yüzündeki keder müzikle ne kadar uyumluydu.


Çaresizlik ve yalnızlık...Üzüldüm.
Bir an kendimi düşündüm sonra da vazgeçtim.O yaşlarımı şimdiden düşünmek istemedim.


Hayranlıkla ve saygıyla izledim.
Ankaralılar ne şanslısınız...


Alkışı her daim böyle bol olsun ve sanatçı daha nice uzun süreler oynamaya devam etsin emi...

"Anılarını eşşek kovalısın."

"Çocuklar herşeyi daha iyi anlar."

"Biz de leyleklerin olduğu gibi güneşe doğru gitmiyoruz."

NOT 1:
Oyuna gittiğim seansta izleyiciler arasında genç ve olgun yaşta tiyatro sanatçıları çoğunluktaydı.
İlk sahnelendiği zamanlarda ki haliyle de izlemek isterdim.
Tek kişilik oyunları seviyorum.
Gerçi oyun sizi kucaklamadığı takdirde zaman işkence geçireceğiniz dakikalara dönüşüyor.
Şu ana kadar izlediğim tek kişilik oyunlarda bunu yaşamadım.


2. Perdenin başında sanatçı 
Maral Üner bizlerle sohbete başladı.
Sohbet,oyun kadar lezzetliydi.
İlk sahnelendiğinde ve yıllar sonra sahnelenmesinde yaşadıklarını içtenlikle anlattı.
Bir ara kırıldığından yola çıkarak "Sanatçı kırılganlığı"ndan bahsetti.
Sanatçılarla ilgili konuştu.
Siyasilerin tiyatroya gelmemelerini seyirciler vurguladı.
Orada ki tiyatrocular bunu destekledi.
Siyasilerin sanatla hiç bir işlerinin olmadığını biliyoruz ki...
Yine seyirciler telefonlardan şikayetçi oldu.
Karşılıklı hoş bir sohbetti.
Siz hep yaşayın emi...

"Suyu sabuna karıştırmamaya çalışıyorum.Aman böyle konuşmakta ne zormuş."

ANKARA DEVLET TİYATROSU


SÜRE
2 PERDE/2 SAAT

YAZAN
GÜNER SÜMER

YÖNETEN
OLCAY POYRAZ

DEKOR TASARIMI
ETHEM ÖZBORA

GİYSİ TASARIMI
YILDIZ KÖSE

IŞIK TASARIMI
MEHMET YAŞAYAN

SAHNE AMİRİ
AHMET CEYLAN

KONDÜVİT
BURAK ÜNER

IŞIK KUMANDA
ALPER ÖĞÜT

SUFLÖZ
NECMİYE ÖZSÜMER

DEKOR SORUMLUSU
SİNAN DEVİR

AKSESUAR SORUMLUSU
ÖZGÜR DOĞAN

KADIN TERZİ
ESMA BEYAZITOĞLU

PERUKACI
ALİ ABDİ AKYÜZ

OYUNCULAR
MARAL ÜNER

SESLER
KAYA AKARSU
YILDIRAL AKINCI
AYŞE AKINSAL
ORHAN ARAL
MEHMET ATAY
İSTEMİ BETİL
MUAMMER ÇİPA
NURŞİM DEMİR
ERDOĞAN GÖZE
DEĞER İMSEL
EROL KARDESECİ
GÖNÜL ORBEY
NİHAL TÜRKMEN
BAYKAL SARAN
GÜNAYDIN YALTIRAK


ADRES:


İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Mete Cad.Necip Akar İş Merkezi 
No:26 Taksim/İstanbul 

Rezervasyon ve Toplu Satış:

Basın Tanıtım:

Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:

Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:

Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:

Harbiye Kenter Tiyatrosu:

Taksim Gişesi:

Üsküdar Tekel Sahnesi:

Küçükçekmece DT Sahnesi:

Küçük Sahne:

Fax:

e-mail:bilet@istdt.gov.tr

NOT 2: 
Fotoğraflar İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun internet sitesinden alıntılanmıştır.
İnternet adresi:
http://www.istdt.gov.tr/
 
NOT 3:
Oyun hakkında yazdıklarım eleştiri değildir.Sadece o an bana hissettirdikleridir.Bu konuda tiyatro eleştirmenlerini okumakdan çekinmeyelim.Eleştiri daha güzele ulaşabilmek için farklı bir yoldur.
Eleştiriyi yürek kaldırmalıdır.
Görünmeyeni görünür yapar.Eğer siz de bunu istiyorsanız problem yoktur.


15 Şubat 2015 Pazar

BAŞKANLIK SİSTEMİ


HANGİ "BAŞKANLIK SİSTEMİ" ?


Son günlerin sıkca konuşulan konularından biri de "Başkanlık sistemi".
Dolayısiyle bu sistemi uygulayan ülkelerden bol ol örnekler verilmekte.
Örnekler verilirken;
-O ülkelerin gelişmiş ülke bizim ise gelişmekte olan bir ülke olarak düşünülmemesinin,
-Özgürlük,demokrasi,yargı bağımsızlığının v.s. olmamasının,
-Bahis edilen ülkelere göre ülkemde bir çok eksik olmasının hiç bir önemi yok tabii.
Birinin çıkıp "ileri demokrasi" de yaşıyoruz demesi yeterli (öyle bir ortamda yaşanılmasa da)...
Hatta "ileri demokrasi"yle yönetilen ülkem bir "dünya lideri"ne bile sahip.
O halde diğer ülkeler halt etmişler,onlar bizim ülkemizle eşit olabilirler mi???

Eee o zaman çoğu insanın cümlelerinin arasına sıkıştırdığı "Türkiye modeli başkanlık sistemi" uygulanır olur biter.
Zaten yapılmak istenen de bu diye düşünüyorum."Türkiye modeli" denmesinden kasıt ise kişiye özel "Başkanlık sistemi" için uğraşıldığındandır.

Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Eğer Türkiye'nin yararınaysa bu acele neden?
Tartışmaya açılır.
Uzmanların görüşleri dinlenir.
(Gözü kapalı herşeye kafa sallayan,
yalan/yanlış herşeye evet diyenleri bu tartışmanın dışında tutuyorum.)
TV proğramının birinde anayasa profesörü Burhan Kuzu'nun bu konuda açıklamasını dinledim.
Kendi söylediği ile istenen şeyin farklı olduğu diğer konuşmacılar tarafından vurgulandı.
Herşeye nasıl açıklaması varsa ona da kendince açıklamalar yapmaya devam etti durdu.
Esasında O da istenen şeyin daha farklı bir şey olduğunu biliyordu bilmesine ama anlamamazlıktan gelip düşüncelerini tekrarlayıp duruyordu.

Bir ülke için önemli olan sistem değişikliğini böylesine aceleye getirmek niye?
"Ben olacağım" ya da "O olacak" diye hadi "Başkanlık sistemi" olsun olmaz.

İlle bu olacak,şu olacak ısrarını anlamıyorum.
Eğer öyle olacaksa yeni yapılacak anayasaya
"ömür boyu başkandır"
diye bir madde de eklenecektir diye düşünüyorum.
Sistemde eksikler çıktıkca kişiye uygun düzenlenecek ve o şekilde sürüp gidecektir.
Hayırlı olsun.

Kimse kanunların üstünde değildir.

Ne biiliiim böyle düşünüyorum işte...

NOT :
Yukarıda ki resim "KAVGA/TEŞVİK/KABA KUVVET/İHBAR/HÜKÜMET" isimli 
akrilik-yağlıboya bir çalışmamdır.