31 Mayıs 2013 Cuma

GEZİ PARKI 1

GEZİ PARKI



 


Başbakan,bakan,milletvekillerinin bir yasa çıkartırken örnek verdikleri dünyanın hangi ülkesinde böyle bir vahşet görülmüştür?Böyle bir vahşet,günlerce sürerken bu örnek verilen ülkelerde hangi başbakan,hangi bakan,hangi milletvekili,hiç bir şey olmuyormuşcasına davranabilir ve o ülkenin basını kısa sürelerle böylesine önemli haber değeri büyük bir olayı geçiştirebilir?



 


''Orantısız güç kullanılmamış'' v.s. buna benzer sözler...Bunları söyleyenlere de yazıklar olsun,bunları yayınlayanlara da.Dünya olayı olduğu gibi veriyor ama olay olan ülkemde televizyonlar,hiç bir şey olmamış modunda.Zaten korktuğunuz şeyi,bu korkaklığınızla sizler yaratmadınız mı?Evet başınızı toprağa gömmeğe devam edin.



 


Haklı olarak eylemini yapan insanlara,bunu neden yaptınız?Ortalığı bu duruma neden getirdiniz?Benden aldığınız vergileri,biber gazı veya benzer şeyler alıp yine kendi insanlarınıza sıkasınız diye mi veriyorum?Haram-zıkkım olsun emi. 


 Haksızlığa karşı çıkan ve özgürlüğüne sahip çıkan her insanı seviyor ve kucaklıyorum.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

YENİ BİR ÜLKE BULAMAZSIN...

BAŞKA BİR DENİZ BULAMAZSIN... 



 Neler söylemek geçiyor içinden,söyleyemiyorsun.Yazmak istediklerin? Bazen yazmamak için kağıt-kalem,telefon,bilgisayar,v.s. gibi araçları uzaklaştırıyorsun kendinden.Bir şeyler yapmak istiyorsun...Yapamıyorsun...Kahroluyorsun...Üzülüyorsun... 


 Şiiri okuyun ve sonrası ne düşünürseniz artık... 


 Kavafis'in şiiri,hem de Cevat Çapan çevirisiyle günümüz Türkiye'sine ne kadar uyuyor. 

'Bir başka ülkeye,bir başka denize giderim',dedin 
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. 
Her çabam,kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; 
-bir ceset gibi-gömülü kalbim. 
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? 
Yüzümü nereye çevirsem,nereye baksam, 
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.' 

Yeni bir ülke bulamazsın,başka bir deniz bulamazsın. 
Bu şehir arkandan gelecektir. 
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,aynı mahallede kocayacaksın; 
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.  Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. 
Başka bir şey umma- 
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,bu köşecikte, 
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de... 


 NOT:
 http://takyildiz.blogspot.com/2013/05/bu-sehir-arkandan-gelecektir.html 
 
Bu bloğu yazan kişinin yazısı içerisinde bu şiiri okudum ve sizlerle paylaşmak istedim.Çok hoş değil mi?

27 Mayıs 2013 Pazartesi

KİM BUNLAR?

KİM BUNLAR?





Geçmişten...Biri güzel,biri yakışıklı.
Birileri vesile olmuş,biraraya gelmişler.

Öncesi; 
Biri hanım hanımcık,kendi halinde.
Diğeri yakışıklı ve hovarda.Kırmadığı fındık kalmamış.
Evlendikten sonra...Onu bilemem.Dünyada yokum daha.En son,ileri ki yaşlarda,hani kazara,hani tekne kazıntısı derler ya,işte öyle...

Bu dünya,İstediğim bir dünya olmasa da iyi ki gelmişim diyorum.Eee şu ana kadar yaşadıklarımdan bihaberdar olacaktım.İyi-kötü bişiler yaşadık.Yaşamımı nasıl renklendireceğimi öğrendim.

''Geç bunları anam-babam''

Evet,geç.

Kim mi bunlar?Tabii ki annem ve babam.
Birine Allah rahmet eylesin,diğerine de sağlıklı uzun ömür yaşamak nasip etsin.

26 Mayıs 2013 Pazar

BALKONUMDA İKİ GÜVERCİN 3



İki yavrudan biri öldü.Hayatta kalanın da maşallahı var.Balkonun keyfini sürüyor.Yukarıda ki fotoğrafta görüyorsunuz nerdeyse annesi (ya da babası) kadar oldu.

Yalnız balkon ve duvarları güvercin pisliği.Pislikler sıcaktan kokmaya başlarsa ne yapacağım?Hadi ben balkona çıkmam,kapısını da açmam.Ya balkonuna oturan komşular ne olacak?

Yavru uçsun,yuvayı dağıtıp temizletecektim.Ama bunun olamayacağı belli oldu.Dün bir daha yumurtladı.Bugün iki olur diyordum ama şu an itibariyle hâlâ bir tane.




Hafta arası yuvayı daha bir düzenli hâle getirmeye çalışıyorlardı.Hatta arada sırada yuvada uyuyorlardı.Böyle bir şey olacağını hiç düşünmedim.

Güvercinlerle uğraşan bir arkadaşa sordum;bundan başka bir daha yumurtlayabileceğini söyledi.Ama ben çekemem bu pisliği ya!


NOT 1:
Yavru,aşağıda da gördüğünüz gibi balkonun keyfini çok güzel çıkarıyor.Perdenin arkasında beni gördüğünde badi badi bir kaçışı var ki görmelisiniz.




NOT 2:
Yumurta ikiledi.Bodrum dönüşü iki yavru yumurtadan çıkmış,diğeride uçmuş olur.Bunları göremiyeceğim ne yazık.


25 Mayıs 2013 Cumartesi

İÇKİ İÇİYORUM AMA...

İÇKİ İÇİYORUM AMA...


   


 Evet ne olmuş içki içiyorum.Nerde ve nasıl içeceğimi biliyorum.Hele bir resim bitirdiysem ve istediğim gibi olmuşsa kim alıkoyabilir o keyfi yaşatmaktan. 


Yaşamıma karışılmıyormuş.Pehh... 


 Evet içki içiyorum ama yalan konuşmuyorum.Hele insanların gözünün içine bakarak.Kimseye iftira da atmıyorum.Harcadığım parayı sonuna kadar hak ediyorum ve kazandığım para kadar yapabileceklerimi yapıyorum.Onun dışında...Aman Allahım yaşatmasın böyle bir şeyi. 


 Evet içki içiyorum ama şu ana kadar gırtlağımdan haram para girmemiştir.Kimsenin kuyusunu kazmamışımdır. 


 Ya bir de bu konuda gelişmiş Avrupa ülkeleri örnek verilmez mi?Pess diyorum valla.Yaşam standardı ve özgürlük açısından (başka bir çok şey) aynı düzeyde bile değiliz.İşine geleni al işine gelmeyeni alma.O bahsedilen ülkelerde halktan alınan vergilerle kişisel bir şeyler yapıldığında Cumhurbaşkanından tutunda başbakan,bakan,milletvekili yargılanıp ceza alıyor. 


 Evet içki içiyorum ama herkese saygım var.Bir şeyden yola çıkarak kimseyi yargılamıyorum.Kimse de içkimden dolayı beni yargılamasın.Hele hele din unsurunu kullanmasın.İçki içmeyipde dinin hoş karşılamadığı hareketleri her gün gözümüzün içine soka soka yapan insanlar var.


İçki bahane esas olan özgürlüktür.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

ALIN SİZE MAHALLE BASKISI

ALIN SİZE MAHALLE BASKISI






Günlük yaşantımız,ilk önce ailemizle başlayıp sonrasında da gittiğimiz yerlere göre değişen tanıdığımız-tanımadığımız insanlarla selamlaşarak devam eder.Selamlaşmak güzeldir.Benim bildiğim,selamlama şekli ne olursa olsun genel anlamda karşında ki insana,iyi dileklerini iletmektir veya buna benzer duyguları.Bunu kimisi günaydın diyerek,kimisi merhaba,iyi günler,iyi akşamlar v.s. diyerek uygulamaya koyar.İster farkında ol ister olma ama anlam olarak karşındakine iyilikler,güzellikler,sağlıklar veya buna benzer dileklerini iletmiş olursun.Karşında ki de selam vererek aynı dileklerin senin için de geçerli olmasını temenni eder. 


 Çocukluğumdan beri iki etrafımla sabah günaydın daha sonraları merhaba,iyi günler,tünaydın,selam,akşamları iyi akşamlar,iyi geceler diyerek selamlaşmışım.Ben,böyle görmüşüm.Yaşlı büyüklerimiz her zaman olmasa da bazı zamanlar Selâmün aleyküm derlerdi.Buna karşılık olarak kimi zaman karşıda ki aleykümü's-selam der kimi zaman merhaba derdi.Bunun sonucu kimse kimseye bir laf etmezdi. 


Geçen gün bir arkadaşım sabah Selâmün aleyküm dedi.İnanın hiç bir şey düşünmeksizin her zaman olduğu gibi günaydın diyerek yanıt verdim.Ben o an ne yapıyorsam onu yapmaya devam ettim. 
''Mahmut,ben sana Allah'ın selamını veriyorum,senin verdiğin yanıta bak'' dediğini duydum. 
Tepem attı.Selamına yanıt verdiğimi söyledim ama o başka türlü bekliyormuş.Hiç olmamışmış.Bir de kalkıp bana ders vermeye kalmıyor mu?Düne kadar Selâmün aleyküm demiyen insan kalkıp bana ders verecek.Ulan sana ne oldu da birden bire bu tür selamlaşmayla ahkam kesmeye başladın.Bunu yapınca sütten çıkmış ak kaşık mı oldun? 


 Ahhh ahh selamlaşmanın anlamını bilmeyen sadece şekile önem veren bu insanlar yok mu?Hey be aptal insan,sen bana iyi temennilerini sundun,ben de aynı temennileri senin için dilediğimi belirtmiş oldum.
 Kendi nasıl selam veriyorsa karşılığını da öyle istiyormuş.Allah Allah... 
''Benim nasıl selamlaştığımı çok iyi biliyorsun.Sen ona göre ver.Yok illa böyle olacak diyorsan selam vermiyebilirsin.Doğal karşılarım.'' dedim.Bu insana hiç tavrım olmaz.Öncesi nasıl işim olmazsa sonrasıda olmaz.Acırım sadece.Bu insana mama ver her yöne döner.Yarın iktidar değişsin o da değişir.Bu tür insanlar kullanılmak içindir.Girdiği ortamda ki insanlar bunu bilmiyor mu?Biliyor tabii.Yakın zamanda ''yetmez ama evet''cilerde bunu yaşamadık mı? 


 ''Selâmün aleyküm'' le bir derdim yok.İsteyen bu şekilde selam verir.Karşısında ki insanı da istediği selamı almak için zorlamasın.Buradan yola çıkarak insanın müslümanlığını sorgulamaya kalkmasın.Sorgulama cesareti varsa kendini sorgulasın.


18 Mayıs 2013 Cumartesi

''KIRMIZI'' OYUNUNA DAİR...

''KIRMIZI'' OYUNUNA DAİR...




Bir ressamın (Mark Rothko) belirli dönemini işleyen bu oyunu Devlet Tiyatrosı Küçük Sahnesinde tiyatro sezonunun son haftasında izledim.Büyük olasılıkla gelecek sezon da oynanacaktır diye düşünüyorum.Oyun öncesi ressam hakkında ki belgesel gösterisinin güzel bir düşünce olduğunu belirtmeliyim.




Beklentim çok farklıydı.Evet çok güzel laflar söyleniyor,oyunculuklar harika ama bir yerde bir şeyler vardı ama bunu adlandıramıyorum.Sanki bir monotonluk vardı.Bu bir süre sonra beni etkisi altına aldı diyebilirim.Bu duygunun sadece beni sarıp sarmalamadığını da iki etrafımdan anlıyabiliyordum.


 


Oyunda Mark Rothko'nun atölyesinde asistanıyla beraber geçen iki yılı anlatılmaktadır.Sade,öylesine yaşanılan iki yıl.Bana dolu dolu yaşanmışlık hissettirmedi.Asistanıyla hiç ilgilenmiyen biri olarak görünsede ilgili.Yapıtları hakkında bilgi sahibi olursunuz.





KIRMIZI 

Yazan:John Logan 
Çeviren:Eray Eserol 
Yönetmen:İskender Altın 
Dekor-Kostüm Tasarımı:Şirin Dağtekin Yenen 
Işık Tasarımı:Enver Başar 
Asistanlar:Ezgi Yentürk-Doğan Turan 

Oyuncular: 
Rothko:Nihat İleri 
Ken:Turan Günay 

NOT: 
Fotoğraflar İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun internet sitesinden alıntılanmıştır. 


İSTANBUL DEVLET TİYATROSU 

ADRES: 
İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Mete Cad.Necip Akar İş Merkezi No:26 Taksim/İstanbul 

Rezervasyon ve Toplu Satış:0212-292 39 00/111 
Basın Tanıtım:0212-292 39 00/109 
 Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:0212-293 61 61/5 
Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:0212-380 12 38 
Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:0216-465 88 21 
Harbiye Kenter Tiyatrosu:0212-296 09 36 
Taksim Gişesi:0212-245 25 90 
Üsküdar Tekel Sahnesi:0216-532 02 03 Küçükçekmece DT Sahnesi:0212-424 24 19 
Küçük Sahne:0212-244 52 56 
 

e-mail:bilet@istdt.gov.tr 
 İnternet adresi: http://www.istdt.gov.tr/

17 Mayıs 2013 Cuma

HAFTASONU

HAFTASONU






Sezonun son tiyatro oyunlarını izlemeye ne dersiniz?

Ben bu haftasonu Kumbaracı50 de ''bekleme salonu'' ve İkincikat'ta da ''sürpriz'' isimli oyunları izleyeceğim.

Tabii ki başka oyunlarda var.Belki siz de o oyunları izlemeye gidiyorsunuzdur.


KUMBARACI50

ADRES: 
Kumbaracı Yokuşu 
No:50 Kat:2 Beyoğlu/İSTANBUL 

Tlf:212 243 50 51 (Gişe:Pazartesi–Cumartesi:16:00–20:30) 
 532 255 55 80  (bilgi:Gülhan KADİM) 

Biletler Biletix ve Kumbaracı50’de 


ULAŞIM:
İstiklal caddesi üzerinde Taksim’den Tünel’e doğru giderken sol kolda Richmond Otel’den sonra,Kumbaracı Yokuşu’nu indiğinizde sol kolda kumbaracı50 tabelasını göreceksiniz.

 Araçla;Taksim’den Odakule istikametine girdiğinizde Asmalımescit tarafına dönün,İstiklal caddesine çıktığınızda Kumbaracı yokuşuna girmiş olacaksınız.

 Otopark:Aracınızı Tepebaşı TÜYAP kapalı otoparka,Minare Sokak üzerindeki otoparka veya Kumbaracı Yokuşu üzerindeki otoparka bırakabilirsiniz.


ikincikat

ADRES:

İSTİKLAL CADDESİ OLİVYA GEÇİDİ SOKAK NO:1 OLİVYA HAN KAT:2 05İKİNCİKAT(05454624528) /02122923247


NOT:
Kumbaracı50 de ''bekleme salonu'' oyununu izledim ama İkincikat'ta ki ''sürpriz'' isimli oyunu izleyemedim.Matinede ki oyun iptal edilmiş ki ben buna gidecektim.Akşam ki oyuna gidemezdim,tatil için yola çıkmış olacaktım.Sağlık olsun,artık gelecek sezon izlerim.

16 Mayıs 2013 Perşembe

MÜSTEHCENLİK

MÜSTEHCENLİK


 


Müstehcenlik,düşüncenin bedenden ürktüğü ve onu küçümsediği;bedenin de düşünceden nefret ettiği yerde ortaya çıkar.Bedenimizi ve düşüncelerimizi gerçek özgürlüğe kavuşturmalıyız.
D.H.Lawrence

15 Mayıs 2013 Çarşamba

ŞİİR

ŞİİR



Gerçek şiir,kendi düzenini ve saygınlığını ayakta tutmak için bankalar,kışlalar,hapishaneler,kiliseler,kerhaneler kurmaktan başka hiçbir şey bilmeyen ahlak anlayışını kabul etmeyen her şeyin içinde vardır.Gerçek şiir,ölüm yüzlü,korku salan bir iyilik kavramını aşmaya olanak tanıyan her şeyi kapsar.
Paul Eluard

14 Mayıs 2013 Salı

''SAADET PAVYONU'' OYUNUNA DAİR...

''SAADET PAVYONU'' OYUNUNA DAİR...




Koltuğa oturmak üzere salona girdiğinizde bir farklılığın olduğunu hissediyorsunuz.Ne bileyim,en azından sanki tiyatroya gelmemiş gibi hissediyorsunuz.Oyun başladığında da bunu daha iyi anlıyorsunuz.Evet evet tiyatroya gelmişiz derken pavyona düşmüşüz.


Eğlenceli bir oyun.Keyifle ve kahkahayla izliyorsunuz.Pavyon tuvaletinin kapısında kolanya ve kağıt mendil vermek üzere oturan kadına dikkat edin.Bayıldım.Yüz mimiklerine,hareketlerine odaklanın.Oyunun yıldızlarından.Hele o çekirdek yemesi var ya...





Pavyonun solistinden,Sibel Can'ın seslendirdiği ''padişah'' isimli şarkının yorumunu dinlemenizi isterim.Şarkıya başladığında yorumunun verdiği anlık şaşkınlığı yaşıyorsunuz.Ondan sonrası ise siz istediğiniz kadar gülmek istemeyin,kahkahanız diğer kahkahalara karışıyor.


Dansöz,ortalığı kırıp geçiriyor.Hangi birini anlatayım,gidip görmeniz gerek.Bu oyun aklınızın bir köşesinde olsun derim.


Birara sahnede dolarlar uçuştu.Ortalığa dolar saçan zengin adam hızını alamadı izleyiciler arasına dalıp onları da dolara boğdu.Aç gözlülük yapmadım,sadece bir tane 100  dolar aldım.Hahahaha Hahahaha.


 




Eğlenceli olmasına karşın geri planda bir Türkiye gerçeği işleniyor;kadının sevdiği erkek tarafından pavyona satılması.İkinci bölümün sonlarına doğru oyunun başına dönülüp ikinci seneçek daha sunuluyo ki;bu daha kötüsü.Günümüzde görsel ve yazılı basında hala bu tür olaylara çoklukla raslamaktayız. 


 Hey Tiyatro Mola,hepinizin emeğine sağlık.


NOT1: 
Fotoğraflar Tiyatro Mola'nın internet sitesinden alıntılanmıştır. 

 NOT2: 
Oyun saat 18:00 de başlaması gerekirken 18:20 de başladı.Benim gibi proğramı olanlar için hiç hoş olmayan bir durum.Bundan sonra yetişeceğim yere koşarak ve ter içinde ancak yetiştim.Kaçırmama ramak kalmıştı.Oyun tam saatinde başlamalı diye düşünüyorum. 


TİYATRO MOLA

SAADET PAVYONU

YAZAN          :Betül Kaya ANALAN
YÖNETEN     :Burkay KOPUZ

OYUNCULAR: 
Ahsen GÜR,Barış MİRZANLI,Betül Kaya ANALAN,Burak YANIK,Burkay KOPUZ,Emre SUSAM,Fatih BALOĞLU,Hasan GÜNEYDAŞ,Hüseyin Anıl ANALAN,Kubilay SATILMIŞ,Murat ARIN,Selcan TOKER,Sezen MURABİT,Sezen ZAKİROĞLU,Umut YAVUZ,Yılmaz YETĞİN,Zeynep Seçil ATAKAN

MÜZİSYENLER       :Mehmet ADATEPE,Yiğit ERDOĞMUŞ
SANAT DANIŞMANI:Gülşen Bilge KAYA


TİYATRO MOLA

Telefon:+905325987930
E-Mail:info@tiyatromola.com

İNTERNET SİTESİ:
http://www.tiyatromola.com/


MAYA CÜNEYT TÜREL SAHNESİ

ADRES:İstiklal Cad.Halep Pasajı (Atlas Pasajı karşısı) Kat:2
Beyoğlu/İSTANBUL

Telefon:0 530 952 86 96/0 212 252 74 52 
E-mail: 
info@mayasahnesi.com nihal@mayasahnesi.com

İNTERNET SİTESİ:
http://www.mayasahnesi.com/ 

 Gişe aşağıda belirtilen gün ve saatlerde açıktır:
Çarşamba-Cumartesi: 15.00-20.30
Pazar: 13.00-18.00

12 Mayıs 2013 Pazar

ANNELER GÜNÜ


ANNELER GÜNÜ 





Ben,bu kadını seviyorum ya. 




Ahh kendine nasıl bakar bir bilseniz.Sabah uyanır uyanmaz ilk işi yatağın içinde yüz jimnastiği yapmak olur.Hiç üşenmez ha.Yüzü kaymak gibi,maaşallah.Sonra vücut jimnastiğine sıra gelir.Amannn sizde,öyle zıplayan-sıçrayan tarzda değil;oturduğu yerde.Bu alışkanlığını göğüs ameliyatından sonra sektirmeden devam ettirir.Yemesine-içmesine de dikkat eder.Aramızda kalsın maşallahı var.Hahahaha Hahahaha..Yok canımmm,anne sen bişi yemiyorsun.O yediğin ne,senin deyiminle ''bir cimcik bişi''.Afiyet olsun şekerim. 




Duasını bizlerden eksik etmeyen şirin kadın,her daim yanımızda ol emi.Hep beraber nice nice yıllar geçirelim. Öptümmm. 

11 Mayıs 2013 Cumartesi

HEP KARANLIK BİR KORKU



HEP KARANLIK BİR KORKU

geceler,neden ağlıyorsunuz?
niye böyle suskunsunuz?
hafif bir yel,fırtınalara dönüyor.
bu öfke neden?

mumlarım nerede?
gecemi aydınlatayım,gecenize ışık olsun.
saçlarım yaşarmış,bu elbiseler neden yaş?
üşüyorum,çok soğuk esiyorsunuz.

düdüğüm nerede?
ötmek istiyor.
gökyüzü koyu,karanlık.
yıldızlar nerede,kaybolmuş.
ötün düdükler ötün,
sessizliği bozun.

neden üstümde bir şey yok?
ıslak,soğuk ve yalınayak.
      (M.YUMRU-11.05.2013)


SABAH AKŞAM

bir çiçeğim var/adı yok.
sabahla akşamın karışımı bir şey.
sessizliğini sabahtan
güzelliklerini akşamdan almış
sabah-akşam
bir çiçeğim var.adı:...
  (M.YUMRU-05.05.2013)


9 Mayıs 2013 Perşembe

''SESSİZLİK'' OYUNUNA DAİR...




SESSİZLİK'' OYUNUNA DAİR...





Hoşuma giden bir oyun daha.Büyük bir sahne üzerinde ki oyunu seyretmenin zevki başka.Sabit dekorun dışında çoğunluğu hareketliydi.Hareketli olanlar oyuncularla birlikte çabucak değiştiriliyordu.Dolayısiyle bir sahneden bir sahneye çabucak geçiliyordu.Daha önce Kumbaracı50 de Yiğit Sertdemir'in ''Katilcik'' oyununda da o küçük sahnede oynanan oyun,hareketli dekorlarla büyük sahnede oynanıyormuşcasına bir izlenim vermiş ve hayran bırakmıştı.İki oyunun dekorlarını hazırlayan sanatçılarımızı kutluyorum.Sessizlik oyununun dekor tasarımı;Efter Tunç'a,katilcik oyununun dekor tasarımı ise;Yiğit Sertdemir'e ait.





Oyun bizi geçmişe götürüyor.Çok eski dönemlere;Şiddet ve gaddarlığın hüküm sürdüğü karanlık çağ İngiltere'sine.Oyuncuları TV den tanıyoruz ama bir de tiyatroda izlemek lazım.Boşa dememiş üstadlar ''tiyatro er meydanı'' diyerek.Bu oyunculara tiyatroda bir başka ısındım.Oyunları ile sizi öyle sarıp sarmalıyorlar ki gözlerinizi ayıramıyorsunuz.





Gerçekleri gizliyerek yaşamak mümkün müdür?Peki sessiz bir şekilde kalarak yaşamak kolay mıdır?Bunların yanıtını bulmak için bir zahmet oyunu izlemeye gidiverin.Oyunu beğendim.Sizi sıkmaksızın güzel saatler geçirmenize neden oluyor.






Alkışlar,alkışlar...Bitmeyi bilmiyor.İzleyici olarak en sevdiğim kısım.Hak eden oyunu,oyuncuyu alkışlarla ihya etmek düşüncesinde olanlardanım.Ki bir sonraki oyun nasıl oynanacaktır ama.


''


 SESSİZLİK

YAZAN                   :Moira BUFFİNİ
ÇEVİREN                :Serdar Biliş
YÖNETEN              :Mehmet BİRKİYE
DEKOR TASARIMI :Efter TUNÇ
GİYSİ TASARIMI    :Şirin Dağtekin YENEN
IŞIK TASARIMI       :Önder Arık
MÜZİK                   :Çağrı BEKLEN
DANS DÜZENİ      :Alpaslan KARADUMAN
DRAMATURG       :M.Melih KORUKÇU
YÖNETMEN YARDIMCISI:Kubilay KARSLIOĞLU
ASİSTANLAR        :Yiğit ÇELİK,Tuğrul KARANFİL

OYUNCULAR:

Silence  :Funda ERYİĞİT
Ymma   :Oya OKAR
Eadric   :Savaş ÖZDEMİR
Roger   :Süleyman ATANISEV
Ethelred:Münir Can CİNDORUK
Agnes   :Nimet İYİGÜN

KORO:
Yiğit ÇELİK
Tuğrul KARANFİL
Suzan SABANCI
Gökçe AKTAŞ
Murat USTA
Can BORA
Ferhat AKGÜN
Sencer Ömer UTKAN

SAHNE AMİRİ  :Savaş AYKILIÇ 
KONDÜVİT       :Merve AKGÜL 
IŞIK KUMANDA:Ferhat DAŞDEMİR


NOT:
Fotoğraflar İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun internet sitesinden alıntılanmıştır.


İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

ADRES:
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Mete Cad.Necip Akar İş Merkezi No:26 Taksim/İstanbul

Rezervasyon ve Toplu Satış:0212-292 39 00/111
Basın Tanıtım:0212-292 39 00/109
Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:0212-293 61 61/5

Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:0212-380 12 38
Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:0216-465 88 21
Harbiye Kenter Tiyatrosu:0212-296 09 36 Taksim Gişesi:0212-245 25 90
Üsküdar Tekel Sahnesi:0216-532 02 03 Küçükçekmece DT Sahnesi:0212-424 24 19
Küçük Sahne:0212-244 52 56

Fax:0212 293 73 22
e-mail:bilet@istdt.gov.tr
İnternet adresi: http://www.istdt.gov.tr/

8 Mayıs 2013 Çarşamba

MUTLULUK ARANMAZ

JAZZ'IN RENGİ



 



Sevdiğim müziği içinde barındıran bir resim yapmak istedim,sonucu görüyorsunuz... 
İşte mutluluk bu.Ne kadar basit değil mi?Oysa ne kadar zorlaştırıyoruz. 
Mutlu olmamak için elimizden geleni yapıyoruz sanki. 
Bir de bakmışız hayat bize zor. 
Bir sor bakalım hayatı zorlaştıran kim.Kim?...Öylede böylede hayat geçiyor.Geçen hayata pozitif anları doldurmak daha güzel değil mi? 
Sevgilim bana istediğim gibi bakmadı.Ühü ühüüü. Çalışma günüm b.ktandı.Ühü ühüüü. 
O yan baktı,şu dokundu,o niye orda,yok şöyle,yok böyle... 
Ya git Allah aşkına hayat akıp gidiyor. 
Ühü ühüüü ağlarken neler kaybettiğinin farkında mısın? 
Geçen zamana geri dönüş yok.Veladdalin amin...

5 Mayıs 2013 Pazar

BALKONUMDA İKİ GÜVERCİN 2

BALKONUMDA İKİ GÜVERCİN 2





Evettt,merakla beklediğim gün bugünmüş.Balkonda bulunan kaba yem koymak üzere çıktım.Yumurtaların üzerinde yatan ve beni görür görmez yumurtaları bırakıp kaçan güvercin,dikkat kesilmenin dışında istifini bozmadı.Şaşırdım.Hem de çookkkk.Suyu da yenileyeyim dedim.İşte o zaman uçtu.


Aaa sarı sarı,ufacık bir şey...İlk başta ölü sandım,hiç hareket yok.Ah ne şeker.





İki yavru...Yumurtaları nasıl birer gün arayla olduysa,yumurtadan çıkmaları da birer gün ara ile oldu.Birbirlerine bitişik,sesiz,öylece...Ama çookkkk şekerler.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

''ÖLÜM DİYALOGLARI'' OYUNUNA DAİR...

''ÖLÜM DİYALOGLARI'' OYUNUNA DAİR...





Üç kişi arasında geçen bir oyun.Bir erkek,eşi ve sevgilisi(öğrencisi)...Bu durumu yaşayan erkeklerin çok olduğu ülkemizde sonucun oyunda olduğu gibi olması tabii ki istenmez.Hey erkekler,ona göre ayağınızı denk alın derim.





Sevgili durumunda olan küçük kızın kandırılışını,yaşadıklarını gözyaşlarıyla yaşıyormuşcasına anlatışı yok mu,içimi paraladı.Günümüzde bu tür olaylara ne kadar şahit oluyoruz.Görsel ve yazılı basında her gün böyle bir habere rastlamadığımız gün yok gibi.





Hele aldatılmış eş durumunda olan kadının hâli...Darma-duman olmuş kadına acıdım.Aptal yerine konmak nasıl bir duygu izleyicilere yansıttı diye düşünüyorum.





İki kadını da kandırdığını zanneden kötü bir sonun beklediği erkek ise kendi kendini kandırmaktan başka bir şey yapmamıştır.Acaba onu nasıl bir son bekliyor?Oyunu izlemeye gidin ve görün.Hadi...


Ben beğendim.Konusu iç karartıcı olsada hayatın gerçeği.Bu da çok güzel işlenmiş.Dekor güzel,sade...Işık aynı keza.Oyuncular güzel oynamış.Hele iki kadın oyuncu...İzleyin derin.


Oyuna emeği geçen herkesi kutluyorum.

NOT:
Fotoğraflar,Tiyatro Si's'in internet sitesinden (http://www.tiyatrosis.com/ ) alıntılanmıştır.


TİYATRO Sİ'S

ÖLÜM DİYALOGLARI

YAZAN :Sibel Yıldırım ÖZER
YÖNETEN :Ali ALTUĞ
OYUNCULAR:Sibel TAŞCIOĞLU,Ufuk AŞAR,Sibel Yıldırım ÖZER
PRODÜKTÖR:Tarık GÜVENÇ/DONKİŞOT


Tiyatro Si's in
E-mail:info@tiyatrosis.com


MAYA CÜNEYT TÜREL SAHNESİ

ADRES: İstiklal Cad.Halep Pasajı (Atlas Pasajı karşısı) Kat:2
Beyoğlu/İSTANBUL
Telefon:0 530 952 86 96/0 212 252 74 52 E-mail: info@mayasahnesi.com nihal@mayasahnesi.com


Gişe aşağıda belirtilen gün ve saatlerde açıktır:
Çarşamba-Cumartesi: 15.00-20.30
Pazar: 13.00-18.00

3 Mayıs 2013 Cuma

KOŞUŞTURMAYI SEVİYORUM

KOŞUŞTURMAYI SEVİYORUM


Geçen haftasonunu üç tiyatro oyunu izleyerek,iki sergi gezerek,bir geceliğine Sapanca'ya kaçarak ve Nevizade keyfi yaparak sonladım.Bu koşuşturmayı seviyorum ya.Yormuyor beni.


Zaman kaybı fazlaca yaşamamak için proğramımı yaparken gideceğim yerlerin aynı bölgede olmasına dikkat ediyorum.Ulaşım açısından bir başka yerde kaybedeceğim zamanı bir başka yerde telafi ediyorum.


Gezdiğim iki serginin (Art Suits ve Akademililer Galeri) hemen yakınında Nevizade,biraz ilerisinde İstiklâlde İstanbul Devlet Tiyatrosu (Atlas Pasajı içerisinde) ve bunun karşısında Maya Sahnesi (Halep Pasajı içerisinde) yer alıyor.Bir yerden bir yere giderken ara boşluklarda yemeğimi yiyecek,kahvemi yudumlayacak zamanım rahat rahat oluyor.Cevahir Sahnesi Salon 1,Cevahir AVM de olduğundan o da ayrı bir proğram.


Koşuşturma sonucunda bir de bakıyorsunuz gün bitmiş.Ama şöyle geriye dönüp baktığınızda istediğiniz gibi dolu dolu geçirmişseniz,kuş gibi hafif ve mutlu hissediyorsunuz kendinizi.Boşa geçti gibisinden bir düşünceye sahip olmuyorsunuz.


Akademililer Galeri'de Aslı Altın Işık'ın ''Sert ama Sessiz'' isimli sergisi vardı.Kağıt üzerine yapmış olduğu yağlıboya çalışmalarına bayıldım.







Art Suit Galeri'de ise ''Aşk bizi sonunda mahvedecek'' başlığı altında Gabor A.Nagy,Adam Bota,Adam Magyar,Anne Wölk'in çalışmaları sergileniyordu.









Ve Nevizade;




Bu da Sapanca'dan;



2 Mayıs 2013 Perşembe

''KURBAN'' OYUNUNA DAİR...

''KURBAN'' OYUNUNA DAİR...





Oyun,başlangıçta beni sarıp sarmalamadı.Bunun da en büyük nedeni gerçekte olmayacak şeylerin oyunda doğalmışcasına yaşanması.Oyunun başından biraz bahsedeyim,beni anlayacaksınız;Doğalgaz arızasını tamire gelen kişi(normalde bu değil çünkü tamirciyi öldürdü),kendisinde bulunan anahtarla evin kapısını açıp içeriye giriyor(ileri ki zamanlarda o anahtar nasıl kendisinde oluyor anlıyoruz).O an telefonla konuşan evin hanımıyla karşı karşıya geliyor.Kadın şaşkın(o duyguyu hissetmedim),eve nasıl girdiği hakkında ve daha başka sorular soruyor adama.Adam da her soruya bir açıklama yapıyor.Kadın,doğal olmayan bu durumu gayet doğal karşılayarak tamir edeceği yeri gösteriyor adama.Bir ara yatak odasına giriyor adam.Bunu farkeden kadın da ise bir sakinlik bir sakinlik.Gerçekte öyle bir bağırırdı ki mahallede herkes oraya üşüşürdü.Gerçi bu bağırma işlemi habersiz içeriye girdiğinde başlardı.Hele tamirciyle arkadaşmışcasına yapılan sohbeti dinleyin,normalde olur muydu,olmaz mıydı kendiniz karar verin.




Adam,ayağından başına rolünün hakkını verdi diye düşünüyorum.Oyunda yaşadığı ruh halindeki gidip-gelmeleri hem hareketleriyle hem de konuşmalarıyla çok güzel verdi.Kadının ise adamın konuşmalarına ve hareketlerine vereceği heyecan,şaşkınlık,kızgınlık,korku duyguları yerine sakinlik adeta üzerine yapışmış gibiydi.Burada da bir kopukluk vardı.





Bunun sadece bir oyun olduğu,gerçek hayatla ilgisi olmadığını kendime telkin ederek kendimi oyunun akışına bırakmaya çabaladım.İkinci bölümde kadının kocası da işin içine giriyor.Kimin eli kimin cebinde misali,bu bölümden daha çok hoşlandım.Oluşan soru işaretlerine yanıtları bulmaya başladık.Gerilim,cinayet,pisikopat...Gidin görün.Bakalım siz de nasıl bir etki bırakacak.




NOT:
Fotoğraflar,İstanbul Devlet Tiyatrosu internet sitesinden alıntılanmıştır.

İnternet adresi:http://www.istdt.gov.tr/


KURBAN

YAZAN: :Mario FRATTİ
ÇEVİREN :Özcan ÖZER
YÖNETEN :Saydam YENİAY
DEKOR TASARIMI :Işın MUMCU
KOSTÜM TASARIMI : Medine Yavuz ALMAÇ
IŞIK TASARIMI :Ayhan GÜLDAĞLARI
MÜZİK :Nurettin ÖZŞUCA
YÖNETMEN YARDIMCILARI:Senem CEVHER,Funda ESKİOĞLU

OYUNCULAR:
Diana :Şebnem Dokurel TOPÇUOĞLU
Kirk :Aydın ŞENTÜRK
Warren :Erdoğan AYDEMİR
Tamirci : Nurullah KALKAN


İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

Rezervasyon ve Toplu Satış:0212-292 39 00/111
Basın Tanıtım:0212-292 39 00/109
Öneri Dilek ve Şikayetleriniz:0212-293 61 61/5
Şişli Cevahir Sahnesi Gişe:0212-380 12 38
Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi Gişe:0216-465 88 21
Harbiye Kenter Tiyatrosu:0212-296 09 36 Taksim Gişesi:0212-245 25 90
Üsküdar Tekel Sahnesi:0216-532 02 03 Küçükçekmece DT Sahnesi:0212-424 24 19
Küçük Sahne:0212-244 52 56 Fax:0212 293 73 22e-mail:bilet@istdt.gov.tr

1 Mayıs 2013 Çarşamba

1 MAYIS

1MAYIS





Emekcilerin bayramını kutlayarak başlamak istiyorum yazıma.Hemen arkasından da böyle olmamalıydı,bunlar yaşanmamalıydı,en azından yaşatılmamalıydı diyorum.


Devlet,gerekli önlemleri alıp,bugünün bayram şenliği içinde geçmesini sağlamalıydı.Kutlanılacak 1 mayıs'ın kavgasız-gürültüsüz kutlanmasını sağlamak devletin görevidir.Yasakladım demekle iş bitmiyor.Neden olarak da Taksim meydanında ki yol çalışmasını göstermenin yeterli olduğunu düşünmüyorum.Her gün orada felaket bir kalabalık var.Diğer günler nasıl bir şey olmuyorsa gerekli tedbirler alınarak 1 mayısta da bir şey olmaması sağlanabilirdi.


Yasak...Ülkemizde bu kelimenin ayrı bir anlamı var.Tabii kullanan kişiye göre gücü de,yaptırımı da farklıdır.Örneğin ben kullansam bundan hiç bir şey çıkmaz.Anayasada yer alan kanunlar pat pat yüzüme vurulur.Sen kim oluyorsunda ...ile başlayan cümleler kullanılmaya başlar.Demokrasi,kanunlarla sağlanır.Kanunlar da,kişinin etiketi ne olursa olsun herkese eşit uygulanır demektir.


Ne diyeyim bilmem ki ''biber gazsız'' günler mi dileyeyim.Çünkü her şeyde her yerde biber gazı...Adeta günlük hayatımızın her kademesine girdi.Artık kanıksanması mı isteniyor?Yani normal olduğunu kabul etmemiz mi bekeniyor.Her neyse,her şeye rağmen güzel kutlamaların yapılacağı nice güzel 1 mayıslara diyorum.

Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle,işçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette HÜRRİYET...
Nazım HİKMET