27 Şubat 2012 Pazartesi

BİR ÇİFT MAVİ GÖZ (ÖYKÜ 2)

                      BİR ÇİFT MAVİ GÖZ


                      Her zaman yaptığım gibi barın kenarında ki tabureye oturdum.Buradan barı ve içerinin her bir köşesini görebiliyordum.Bazen insanları seyrederim bazen de etrafıma duvarı örer,başım önde düşünmek istediklerimle meşgul olurum.İşte böyle bir günümdeyim ve kimse umurumda değil.

                      Kendimle ilgili neler düşünürüm,neler?Hayatımla ilgili aldığım radikal kararları böyle zamanlarda almışımdır.Bardan ayrıldığım andan itibaren o kararlar uygulamaya geçmiştir.Pişman etmiş midir?Hayır.Aksine beni hafifletmiştir,rahatlatmıştır,mutlu etmiştir.

                      İçkimi yenilemek üzere gözlerim barmeni ararken bir çift mavi gözle,gözlerim buluşuyor.O mavi gözler,aklımı başımdan nasıl da alıyor.İçimden yüzüme doğru bir sıcaklık yayıldığını hissediyorum.Kulaklarımdan ateş çıkıyor.Kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor.Utanıyorum.Kafamı çevirecekken gülümsüyor.Ben de gülümsüyorum.

                      Tekrar kabuğuma çekiliyorum ama mavi gözler kafamın içinde dolaşıp duruyor.Çaktırmadan bakıyorum.Ne düşünüyordum?Aklıma gelmiyor.Düşüncelerimi toplayamıyorum.Arada dönüp başka yerlere bakıyormuş gibi yaparak bakıyorum.Esmer tenine mavi gözün ne kadar çok yakıştığını aklımdan geçiriyorum.İçkimi tazeletmek üzere barmene baktığımda...Ahhh duvarda ki aynanın farkındalığına varıyorum.Sürekli geldiğim yerde aynanın varlığını nasıl unuturum?Tekrar ateş bastı.Yüzüm kızardı.Utandım.Elim ayağıma dolaştı.Ne yapacağım diye düşünürken,tatlı tebessümünü bir kere daha gördüm.Çaktırmadan baktığımı zannederken O da beni izlemişdi.Muzipce bir gülümseme vardı yüzünde.Ben de gülümsedim.

                       Bu durumlarda yırtık biri olsam da,hiç bir şey yapamıyorum.Hala yüzümün alev alev yandığını hissediyorum.İçki ısmarlamak geçiyor içimden.O'na doğru dönüyorum,bana bakıyor.O muzip gülümseme hala yüzünde.Her şeyi göze alarak...

                       Merhaba diyorum.O da bana merhaba diyor...

NOT :
Öyküme konu olan resim akrilik bir çalışmamdır.

23 Şubat 2012 Perşembe

ARKADAŞLIK ÜZERİNE...

                    ARKADAŞLIK ÜZERİNE...


                    Bu yazımda,arkadaşlık üzerine bir şeyler yazmayı düşünmüş olsam da yazmayacağım.Ben yazmayacağım...Nazım Hikmet ''İstanbul'dan mektup'' isimli uzun şiirinin içerisinde ne de güzel anlatmış.Çok hoşuma gitti.Sizlerle de paylaşmak istedim.Gerçi şiir,sevdiğim şiirlerden biridir.Şiirin bütününden sadece arkadaşlıkla ilgili hoşuma giden mısraları aşağıya alıntıladım;



.....
.....
Adviye'den mektup aldım,
beni çok göresi gelmiş,
beni hiç unutamıyormuş...
Şaştım da kaldım.
Yıllardır,sen memleketten kaçıp gittin gideli,
ne kapımı çaldı,
                 ne bir haber yolladı hatta,
hatta sokakta karşılaştık,
bir bayram sabahı,
başını çevirip geçti.
En yakın arkadaştık.
Ama,arkadaşlık ağaca benzer
kurudu mu
          yeşermez artık.
Ben cevap yazmadım.
Neye yarar?
Evime bile gelse şimdi,
söyleyecek lakırdım yok.
Düşmanlığım da yok elbet.
.....
.....

                 (N.Hikmet)
 

                   Sayfalar dolusu anlatılacak bir konuyu ne güzel şiire dökmüş.Ustalık bu olsa gerek.Nazım Hikmet gibi bir şairi yazmak bana düşmez.Şiirlerini severek okurum.Sevdiğim bir şairdir.Şiir okumayı da sevdiren şairlerden biridir.
               

21 Şubat 2012 Salı

KIZGIN ŞİİRLERİM...

             KIZGIN ŞİİRLERİM...


             Geçmiş zamanda bir şeylere kızmışım,onunla ilgili oturup bir şeyler yazmışım.Aşağıda ki şiirlerimi okurken şu zamana da ''cuk'' diye uyduğunu görüyorum.Esasında şu ana uymasa ne iyi olurdu.Anlardım ki daha  da ilerlemişiz.Uyduruktan bir ''ileri demokrasi'' değil de gerçek ''demokrasi'' yaşayan bir ülke olsak kötü müydü?Siyasetçiler kendilerini düşünmekten başka ne yapıyorlar?

            Ahh ahh her zaman dedim ve hala diyorum;kendi partilerinde demokrasiyi yaşayamayan(yaşatmayan) insanlar ülkelerinde mi yaşayacaklar(yaşatacaklar)?Sonra da Türkiye'de olduğu gibi kim iktidarsa bildiğini okur,bildiğini yapar.Genelde ülkelerde gündemi muhalafet,söylemleriyle belirler ama bizde de iktidar belirliyor.Muhalefette o söylemin ardından gidiyor.

            Her bakımdan birilerine bağımlı bir ülke haline geldik;böyle güçlü devlet olmaz.


UYUYALIM

şu dünyada
istekler içimizde kalır,
gönlümüzce de mutlu olamayız.

uykularda bir başka oluyor dünya,
ne olurdu gece-gündüz uyusak...
                             (M.Yumru)


POLİTİKA

enflasyon,enflasyon,enflasyon
işsizlik,işsizlik,işsizlik
zam,zam,zam
Amerika,Amerika,Amerika
Ortadoğu,Ortadoğu,Ortadoğu
iktidar ve muhalefet...
                 (M.Yumru)

NOT:Bu şiiri bugüne uygularsak
son satırda ki 'muhalefet' kelime-
sini çıkarmamız yeterli olacaktır.


SPOR

şike
sakatlık
taraf tutma
rezalet bir oyun
insanlık dışı oyunculuk...
                    (M.Yumru)


GAZETE

çıplaklar kampı
sanatçılar geçidi ve
bayat haberler sitriztipi.
                   (M.Yumru)


ATEŞ PAHASI

çarşıya çıkıyorsun
çıktığına çıkacağına
pişman ediyor,
her şey ateş pahası.
            (M.Yumru)


BRAVO

zaman,
iyi yaşama zamanıdır.
iyi yaşayabilene aşkolsun,
rahat yaşayabilene bravo.
hem de koskoca bir bravo.
                    (M.Yumru)


BOŞ LAF KARIN DOYURMAZ

yalınayak,üstü başı yıpranmış
karnını doyurmak için bir ekmek parası.
mutluluk uzaya fırlatılan bir araçta
neşe ise dünyanın gizlilikleri arasında saklı.

başta bulunanlar öter/şöyle yapacağız,böyle yapacağız
at bakalım atabildiğin kadar
ne zaman görülmüş boş lafın karın doyurduğu.
                                                  (M.Yumru)


SUSMA

susmak insana hiç bir şey vermiyor
aksine kaybettiriyor.
niye susuyorsun?
konuş;nereye gidiyoruz?
sonumuz ne olacak?
bağır boğazını yırtarcasına
bakalım derdini kime duyuracaksın.

susarsan iyisin,
bir de konuşmaya gör
kötüsün.
               (M.Yumru)


NEREYE

yeniyılı öyle bir hızla karşıladık ki
daha hızımız alamadık
ya fren patlayacak
ya da bir yere toslayacağız
bu gidişle...
                      (M.Yumru)

19 Şubat 2012 Pazar

HİSSETMEK...HAYALLERİM...YENİDEN BAŞLAMAK...

                HİSSETMEK...HAYALLERİM...YENİDEN BAŞLAMAK...


                Bu aralar kendimi uslu bir çocuk gibi hissediyorum.Hani evden-okula,okuldan-eve giden öğrenciler olur ya,onun gibi bir şey.Havaların soğuk,karlı,fırtınalı oluşunun tersi ben de en sakin,en dingin dönemimdeyim.Kendimle çelişiyor muyum ne?

                Ben,ben miyim?Yoksa bende ki benlerden biri mi,yansıyan?


                Eeee ne yapalım,bunu fırsata çevirmeye çalışmak lazım.Okumak için sıraya koyduğum kitaplarımdan bir hayli eksilttim.Bu aralar resme biraz daha ağırlık verdim (kendi portremi yapmam yakındır).Eskiden yazdığım şiirlerimi düzenleme fırsatım olmuş oldu.Yavaş yavaş burada paylaşıyorum.En büyük hayallerimden biri şiirlerimi;kendime ve (benden hatıra olarak) sevdiğim insanlara vereceğim bir kitap haline getirip bastırmak.Vereceğim insanlar,benim için önemi olan,değer verdiğim insanlar olacağından az sayıda olması yeterli.Bu konuda kendimi mutlu etmiş olacağım.Esasında gerçekleşmeyecek bir hayal de değil.Gerçi hayallerimi şöyle bir gözden geçirdiğimde hiçbirinin gerçekleştirilemiyecek olmadığını görüyorum.

                
                 Sadece bir tanesini yapmaya cesaret edemiyorum;her şeyi olduğu gibi bırakıp,istediğim yere gidip sıfırdan başlamak.Bunu denemeye kaç kere yeltendim ama...20 li yaşlarda olan bir insan değilim,yapamıyorum.Geçmiş senelerde işle ilgili radikal karar alıp işimi değiştirmiştim.İki iş de birbirinden oldukça farklı işlerdi.İş değiştirmeme büyük etken,işin kendisi değil de maddi açıdan kazanımlardı.Yoksa kişiliğimle uyum içinde olan bir iş değil.İşin dışında yaşadıklarım,paranın verdiği rahatlık,istediğim şeyleri rahatlıkla gerçekleştirmem,iş içinde yaşadıklarımın üzerini bir örtü ile kapatıyor gibi.Tabii ilk çalışma hayatına başladığımda kendi kendime edindiğim prensip ki hala devam eder kesintisiz;işte,özel hayata yer yok,özel hayatta,işe yer yok.Kartı vurup işe girdiğimde özel hayatımı dışarıda bırakıyorum ve kartı vurup işten çıktığımda işi içeride bırakıyorum.O saatten sonra işi düşünmem,işten bahsedenleri de dinlemem.Artık bu saatler bana aittir,en iyi nasıl değerlendirebilirimin derdindeyimdir.


                 Belki de bu rahatlık,her şeyi bırakıp yeni bir yerde sıfırdan başlamamı engelliyor.Belki cesaret edemiyorum,risk almak istemiyorum.Halbuki hayat,risklerin toplamı değil mi?Bazı şeylerde hiç çekinmeksizin risk almışımdır ama bu riski alabilecek cesaretim yok gibi.Eee ne yapalım hayatımın bu bölümü kısa bir süre daha böyle devam etsin bakalım.


                 Hayallerimin bir tanesi de sevdiğim yer olan BODRUM'a yerleşmek.Haytımın ileri ki yıllarını orada geçirmek ve orada yaşlanmak istiyorum.Bodrum adını duyunca bir insan kendinden bu kadar mı geçer?Hele Bodrum sokaklarında gezerken duygu coşmalarını böylesine en üst seviyede mi yaşar?Sevgili Bodrum'u bir parağrafla geçiştirmek istemem ama burada noktalıyorum.Başlı başına bir konu olarak alıp yazmam gerek...Yakında...


                 Kırın zincirlerinizi...



BİN TEBESSÜM
      BİR KAHKAHA
            BİR DÜNYA...

gün olur beklerim,oturur düşünürüm,
gün olur sevinirim,alır mutluluktan uçarım.
koklar,kokusunu aldıkça içerim,
içtikçe susarım.
bir selam veririm,selam aldıkça,
el sıkarım,el uzandıkça.
dosta dost,düşmana dost,
arkadaşa dost,kardeşe bacıya dost.
gülerim,ağlasam gülerim,ölsem gülerim.
beni böyle bilenlerin
yüzünü kara çıkarır mıyım?
hahahaha hahahaha
hahaha hahaha
haha haha
ha ha
ha
                            (M.Yumru)


     

17 Şubat 2012 Cuma

BALIKESİR ŞİİRLERİ 2

                    BALIKESİR ŞİİRLERİ 2


                    Ahhh askerlik bazen aklıma gelirsin,senden ne kaldı diye düşünürüm;neden aklıma hiç bir şey gelmez?Bir kaç arkadaşlık;o zamana dair,sonraya ait olamayan.Her gün yapılan aynı şeyler aklıma yer etmiş.Kimi insanlar,bu monoton hayatı nasıl da ballandıra ballandıra anlatırlar,şaşarım.Kimi zaman askerlik anılarını anlatmaya görsün biri,dinlemediğimin farkına varıyorum.Çalınmış veya yaşanmamış hayatın neyini anlatıyorsun?Yaşadığın hayat,o zaman içerisinde geçirdiğin hayattan bu kadar mı renksiz,kişiliksiz?



HER ŞEY BİR RENK

gözlerim artık yeşil
niye her şeyi yeşil görüyor?
çiçek bile yeşil,bulutlar yeşil,yeşil
mavi üzerine serpiştirilmiş yeşiller
hani basma entariler olur ya
allı yeşilli,morlu sarılı.

her yerde yeşil var
hangi tonda yeşil istiyorsan.
ben de hepsi var,
tartayım kilo kilo
isteyene istediği tonda vereyim.
al bende ki de senin olsun,
sizin olsun,hepinizin olsun.
                  (M.Yumru)


YEŞİL KUMRU

Bir ressamın elinden çıkmış,tablo gibi
seyretmek doğayı;çiçekler,ağaçlar,hayvanlar.

İşte bir kuş,uç uç haber götür.
geçenlerde bir kumru geldi yanıma
yeşil bir kumru,
siz gördünüz mü yeşil bir kumru?

Konuştu konuştu,hiç susmadı,
hep konuştu.
zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık.
tam ben konuşacaktım ki uçtu gitti
üzüldüm,dinlemedi diye.
şimdi o yeşil kumruyu bekliyorum
belki çıkar bir gün gelir diye.



ÇİÇEĞE DOĞRU

yarin güneş doğacak,
parlaklığı göz kamaştıracak,
aydınlığı insanın içini ferahlatacak
ve kafalarda sadece bir düşünce,
cefakar,vefakar anneler,ANNELER.
                                      (M.Yumru)


YALNIZ ADAM

sonbahar yaprakları gibi
bir o yana bir bu yana savrulan ben,
deniz üzerinde yalpalayarak
süzülen gemi ben.
hani bulutlar vardır
maviler deryası üzerine dağılmış
baktıkça dağılan işte o ben.
bir dere akar dağları ikiye bölerek
etrafında dağ çiçekleri,yabani otlar vardır.
bir geyik çalılar arasında yavrusunu gezdiriyor.
bu yağmur da neyin nesi,
etrafın büyüsünü bozmaya mı niyetli?
yok yok yağsın,ıslatsın,ta içime kadar.
gözlerimden akan yaşları
yağmur damlası sansınlar,
demesinler ki erkek ağlamaz ama ben ağlıyorum.
gözyaşları bunlar,yağmur yok
güneşli,toz pembe bir dünyadayım.
bu gözyaşları neden?
gözyaşları,her damlası mutluluk,neşe,sevinç...
bir tekne ve yalnız,aheste aheste süzülüyor
taa güneşin doğduğu yere doğru
ve bir gül koparıyor her geçtiği yerden.
deniz mavisi bir gül...
                (M.Yumru)



SILA ÖZLEMİ

ötün kuşlar
gün sizin seslerinizle doğsun.
bu kumru sesi de nereden geliyor?
memleketimden mi haber var?
öt kumrum öt
geçmişe götür
sonra da al beni bu diyarlardan götür.
                                (M.Yumru)


ÜMİTLER,HAYALLER VE İSTEKLER...

şarkının tatlı nağmeleri,
çiçeklerin sarhoş eden kokusu,
her ağaç ve bir yol.
içince mi sarhoş olunur,
ben böylede içmişten beterim.

çocuklar,o güzel çocuklar
sesleri;şarkı,türkü.
istekleri,cana kurban.
kim istemez çocuk olmayı
saflığı,temizliği,o toz pembe bir hayatı
tekrar yaşamak,
şu ağaçlar arasında delice koşmak
ve bağıra bağıra şarkı söylemek...
ahhh!O taş,nasıl yıktı,beni yere.
hayallerim,düşüncelerim kayboldu,
film koptu tam orta yerinden.

heyecan,heyecan her şeyde,
her yerde heyecan.

bak,artık ay doğdu
şu mehtabı,şu yıldızların güzelliğini
ve şu şarkının tatlı nağmelerini kim bozabilir.
hayat bu,hayat gülmek,
yaşam tebessüm,çiçektir,güzelliktir.

bak bir kuş
doğanın her rengi üzerinde buluşmuş.
göz alıcı,kamaştı gözlerim.
kapat kapat,tekrar aç
ve istediğin dünya olsun.
                (M.Yumru)


BALIKESİR

sen ve ben,
kolkola ne günler yaşadık;
iyi veya kötü.
artık belleklerde yaşayacak bu şehir,
bu arkadaşlıklar,her noktasına kadar;herşey.
ahh ahh!İşte hayatımın bir parçasını
daha noktalıyorum,
senle başlayıp yine senle biten parçasını
BALIKESİR.
         (M.Yumru)





16 Şubat 2012 Perşembe

KAR

         KAR
        

         Ahh ne güzel uçuşuyorlar,havada...Mutluluğun değişik bir hali.Çocuk sevinci gibi güzel...Yere konan beyazlık,güzelliğe bir kapı açıyor adeta.Bir beyaz bir beyaz daha...Her şey beyaz,kar beyazı...Beraberinde Kerim Tekin'in sesini de mi getiriyor yoksa...Özlem...Hasret...

         Bir damla gözyaşı;sevinç ve hüzün karışımı.Belki mutluluk,belki güzellik,belki aşk,ayrılık,düş...

13 Şubat 2012 Pazartesi

BALIKESİR ŞİİRLERİ 1

               BALIKESİR ŞİİRLERİ 1


               Askerliğimi bu güzel şehirde yaptım.Bu şehri sevdim mi sevmedim mi bir türlü anlayamadım.Ama hasret ve özlem duygusunu çok iyi tattım.Güzel geçti dense;ne açıdan,kötü geçti dense;ne açıdan?Dolap beygiri gibi aynı şeyleri söylemeye devam ederiz.O zaman da dediğim şeyi tekrarlamak istiyorum;askerde bir aydan sonra geçen zaman hayatımızdan çalınmış zamandır...


BEYAZ

ben kar ile burada tanıştım,
burada iç içe oldum.
her şeyin beyaz olduğunu
burada gördüm.
yer beyaz,damlar beyaz,
beyaz beyaz.

burada özlemler de beyaz.
hasret bir başka beyaz,
ben,ben de beyaz.
            (M.Yumru)



ADANA

bir şehir,bir çocuk.

hep birlikteydiler
bir bardaktan içer
bir tabaktan yerlerdi.
hep oynarlardı ve gülerlerdi.

gülmek güzelliktir,
güzellik çiçektir,
çiçek hava,hava yaşamak.

hava artık o hava değil.
çiçekler bile bir başka.
burda kar yağar,
kuşlar yine türkü söylerler
hep o aynı türküyü.

bir şehir,bir çocuk.

çocuk var,şehir yok
şehir var,çocuk yok
ve bir türkü tutturur
iki ses uzaklardan gelir
bir vücut da birleşirler
özlem,hasret bitinceye dek.

doyasıya öpüşürler,şehir ve çocuk...
                                  (M.Yumru)


ÇARŞIDA GEZİNTİ

dolaştım bugün çarşıda.
ayaklarım bizim sokağı,
gözlerim tanıdık bir insan aradı.
nerde büyüksaat?
nerde kızların peşine takıldığımız gülbahçesi?
nerde oturup bir kaç arkadaş sohbet ettiğimiz
ve yudum yudum içtiğimiz sular semti?
bu binalar yabancı,
bu insanlar hepten yabancı.
nerde o insanlar;güleç,şen,kibar ve sıcakkanlı?
bunlar değil mi?
ama ben bu şehri sevmedim ki...
                              (M.Yumru)


GÜLMEK

ben hep güldüm
siz de gülün.
kahkahalarım ortalığı çınlatırdı,
siz de çınlatın.
bilin ki gülmek güzelliktir,
siz de gülün,
güzellik nedir görün.
                 (M.Yumru)


GÜNLER

güneş doğsun
ama doğduğu an batsın
ve günler göz açıp kapama
kadar kısa bir
zamanda geçip gitsin.
                 (M.Yumru)


SOĞUK

siyah,acı ve gürültülü.
rengi siyah,
tadı nahoş,
sesi ise bir senfoninin
çıkarmakta olduğu
en yüksek ve en sert sestir.
                    (M.Yumru)



AYRILIK

bir damla;saf,duygusal ve hüzünlü.

kokuyorum
bir çiçeğin çevresine yaydığı koku gibi;
hasret/özlem.

bir burukluk sarar içimi her düşündüğümde
ve bir damla bir damla daha
yavaştan içime akar,
düşünceler bulut olur,
bulutlar birbirinden ayrılırlar
ve ben dağılırım her bulut dağılışında
ve içimde garip bir burukluk ve hüzünle.
bir damla bir damla daha
ak içime,doldur.
kadeh olayım,gelip bilmeden biri içsin.
ayrılıklar hep hep ona geçsin.
kadeh bitsin sonuna dek
ve bir gül koysunlar kadehime,
bir kırmızı gül olsun,
büyüsün ve güzelliği yayılsın
yaşamın karanlıklarına doğru...
                     (M.Yumru)


YEŞİL

çiçek sarı,
çiçek kırmızı,
çiçek yeşil;
dalı yeşil,yaprağı yeşil.
onu gören gözler bile yeşil.
yosa bulutlarda mı yeşil?
                    (M.Yumru)

12 Şubat 2012 Pazar

JAZZ MÜZİĞİ İLE TANIŞMAM

            JAZZ MÜZİĞİ İLE TANIŞMAM


            Okul dönüşü,yorgun bir şekilde gelinen evde,radyoyu açıp kanepenin üzerine kendimi attım.Hani uyku ile uyanıklık arasında bir an olur ya,işte onun keyfini çıkartıyorum.Uyanık mıyım,uyuyor muyum,yoksa bir düş içerisinde geziniyor muyum?...Radyodan (TRT 2) gelen müziğin notaları düşümün içerisinde ne hoş melodiler oluşturuyor.Bu kadife gibi sese sahip olan kim?Bu ses ve müziği oluşturan diğer ensturamanlar ne hoş bir uyum içindeler.Aralarda müzik aletleri birbirlerine şov yapar gibi tek başlarına nasıl konuşuyorlar...1,2,..,5...Hala kim söylüyor bilmiyorum.Sinirlenmiyor değilim,arada sanatçı anons edilmez mi diyerekten...Uyku durumu bir başka güzellişti,bu müzikle.

             Spikerin sesini duyduğum andan itibaren ne uyku,ne düş,hiç bir şey kalmadı.Gözler açılmış,kanepede oturur vaziyette ''Sarah Vaughan'' ismi kafamın içinde bağrışıyor...

             Ertesi gün bir plakçıya gidip ismini ilk defa duyduğum sanatçının kasetini edinmek istedim.Şu an ellerinde mevcut olmadığını ama içerisinde O'nun da olduğu bir kaset önerdi,satıcı.Aldım.İçerisinde kimler yok ki;Ella Fitzgerald,Aretha Franklin,Peggy Lee,Ray Charles...Daha kimler yok ki,jazzın ilahları (tabii sonradan öğreniyorum).

             İlk aldığım plaklar (LP) kasetin içerisindeki sanatçıların çıkardıkları oldu.TRT 2 radyo kanalının sürekli dinleyicisi oldum.Ne müziklerle,ne sanatçılarla tanıştım ama...TRT 2,sonra TRT FM oldu,daha sonra da arabesk dahil olmak üzere her şeyi çalan bir radyo kanalı haline geldi.Ben de takip etmemeye başlamıştım.Şimdi ne durumda bilgim yok.

             Geçen zaman içerisinde yabancı sanatçılar yanında türk jazz sanatçılarını tanımaya başladım.İlk tanıdığım Önder Facon,hemen arkasından Kerem Görsev oldu.Bunlar demirbaş sanatçılarım olmakla beraber zaman içerisinde bir çok türk jazz sanatçısının müziği ile tanıştım.TRT TV sayesinde Nükhet Raucan'ı tanıdım.Geçenlerde jazz CD arşivime yine TRT nin jazz arşivinden yayınlanan N.Raucan'ın bir Cd sini ekledim.TRT arşivinden yayınlanacak ne jazz proğram kayıtları vardır,takip ediyorum...

             3-4 senedir türk jazz sanatçılarını takip ediyor ve onların ürettiklerini satın alıyorum.Ehhh türk jazz CD arşivim de fena sayılmayacak duruma geliyor...Jazz sanatçılarımızın çoğunluğu dünyada da tanınıyor,kendileri gibi ustaca çalan yabancı sanatçılarla albümler çıkarıyor ve konser veriyorlar.

             Şimdi CD ve DVD arşivime yenilerini eklerken konserleri de takip etmeye başladım.Ülkemizde güzel jazz festivalleri oluyor.Bunun dışında da konser vermek üzere gelen çok değerli sanatçılar var.Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum.İtiraf etmeliyim ki,çalışma düzenim açısından bir çoğunu kaçırıyorum.Zaman ve olanak açısından gidebileceklerime gitme çabasını gösteriyorum.O keyifi canlı canlı yaşamak tadılası bir duygu....Tadın...

              Jazz,hikayeni anlatmaya devam et.Her zaman,dinlemeye hazır birinin olduğunu bil.Seni seviyorum...

10 Şubat 2012 Cuma

UMUTSUZ ŞİİRLERİM

                     UMUTSUZ ŞİİRLERİM

                     Karamsar olduğum geçmiş zamanlarda yazılmış şiirlerim.Hayata her zaman mutlu,güler yüzlü,şen-şakrak,toz pembe bakılamaz ki!;


YAVAŞ YAVAŞ

Akşamlar bir karanlık
gibi çöküyor üstüme,
kuşlarda terketti,
susuz da kaldım bu çorak bölgelerde.

günlerse bir yıl gibi geçiyor
kısalan akşamlara nazaran,
benimle alay edercesine yavaş yavaş.
                                     (M.Yumru)


YAS TUTMAYAN

gökler benim için ağlıyor,
geceler karanlığa bürünüp
yasımı tutuyor.
kuşlar ötmeyi unuttu.
tek ben miyim yas tutmayan?

tek ben miyim yas tutmayan?
                             (M.Yumru)


ÇALIŞ

sabah çalış
akşam çalış
hiç mi dinlenme yok?
hayatımız çalışla başlayıp
çalışla mı bitecek?
              (M.Yumru)


GERÇEĞİ ARADIM

gerçeği yalnızlığımda aradım.
gecenin karanlığının
ay'ı aradığı gibi aradım.
uçan bir uçakta,
hızla giden bir trende aradım.
kağıda yazdığım satırlarımda aradım
ama hiç bir yerde bulamadım.
                         (M.Yumru)


AYNI

sıkıldım hep aynı yerde yaşamaktan.
yeryüzü aynı,sağım solum hiç değişmez
hep aynı.

su aynı/mavi mavi
akışı aynı/şırıl şırıl

gökyüzü aynı/geniş ve mavi
aralarına beyaz serpiştirilmiş
puanlı bir elbiseyi andırıyor.
                       (M.Yumru)


NACAR

güzel güne hasret kaldım
güzel yüz göremez oldum
güzel bir gün bulamaz oldum
nacar kaldım dünyada.
                (M.Yumru)


ESKİLER

geçmesin geçmesin
nerde nerde kaldı mazi
unutulmak için mi mazi denmiş
ahhh!unutmak,unutulmak
ne kötü,ne kötü.

istiyorum eskiyi,yeniler sizin olsun.
                                (M.Yumru)


MONOTONLUK

hiç bir hareketlilik
gelmeyecek gibi.
hep böyle aynı hizada
hayatım devam mı edecek?

bir noktada yaşam sürüp gidiyor.
                          (M.Yumru)


NEDEN

neden,şu anın içinde değilim?
ya gerisinde ya ilerisindeyim
ama şu zamanın hep dışındayım.
neden?
      (M.Yumru)

9 Şubat 2012 Perşembe

KENDİNİ İFADE EDEMEMEK

                KENDİNİ İFADE EDEMEMEK

                Çoğu zaman çevremizde ki insanlardan ''beni anlamıyorsunuz'' cümlesini duyarız.Eğer siz,kendinizi iyi ifade ederseniz,karşınızda ki neden anlamasın?Kendinizi doğru bir şekilde anlatabilmeniz için ilk başta kendinizi iyi tanımanız gerekir.

                Yaşamımız süresince ''kendini tanımak'' olayı bitmez.Hayatımızda yaşanılan olaylar kendimizi tanımamıza yardımcı olur.Yaşanılmayan bir şey için nasıl tepki vereceğimizi bilemeyiz,biliyorum da diyemeyiz.Ancak yaşanıldığında bir yanımızı öğrenmiş oluruz.Her yaşanılan şeyin insanın kendisine katkısı büyüktür.

                 Çok sene yaşamış bir insanla az sene yaşamış insan arasında ki farkın yaşanmışlıkla alakası vardır.Çoğu zaman bunu ''tecrübe''  olarak adlandırıyoruz.Tabii ''her günü aynı geçen insan 60 yıl yaşasa ne 100 yıl yaşasa ne(Kenan Çetin)'' durumunda olan bir insandan bahsetmiyorum.

                 Hayatın içinde olmak gerekir.TV veya bilgisayar başında geçirilen zaman hayatımızdan çalınmış anlardır.Hayat dışarıda,iç içe yaşamanın bir sakıncası yok.Çünkü hayat,kişinin yaşadığı kadardır.Yaşanılan anları doldurmak ise kişinin elinde.

                 Kendinizi tanımak,çevrenizde ki insanlara doğru bir şekilde ifade etmek için hayatla sarmaş-dolaş olmak gerekir.Hayatı telafi edemezsiniz çünkü geriye dönüş yok.Yaşanılan yaşadığın kadardır.


ZAMAN

tik tak,tik tak.
saçlarımız kırlaşıp
biz yok olunca da
zaman ilerler,
bilinmeyene doğru.
tik tak,tik tak.
            (M.Yumru)

7 Şubat 2012 Salı

GÖKKUŞAĞI

                GÖKKUŞAĞI
 

                Gökkuşağı ve yalan;ikisi bir araya gelebilir mi?Birinde ki güzellik diğerinde ki çirkinlikle iç içe olabilir mi?

                Gökkuşağından yola çıkıp yalana geçiş yapmak ve buradan aşk ile bağlantı kurarak işi güzellikle noktalamak...Kimin aklına gelebilir?Evett,Yekta Kopan'ın aklına gelmiş ve ''İçimde Kim Var'' isimli romanın bir parağrafında bakın ne güzel anlatmış:
                                                                                                  ''Gökkuşağı:dünyanın en eski,en renkli,en ulaşılmaz,en bilinen,en büyüleyici yalanı.Başka hangi yalan,herkese eşit uzaklıkta durmayı başarabilir ki?Başka hangi yalan,altından geçebileni ömrü boyunca mutlu edeceğine inandırabilir ki?Gökkuşağının yalan olduğunu bildiği halde,hatta tam da bu nedenle aranır durur aşık.Çünkü...bu kadar güzel olabiliyorsa bir yalan,aşk da güzeldir.''

                Bu parağraf,çok hoşuma gitti,sizlerle paylaşmak istedim.Bu kitabı okuyun derim.Belki kendinizden parçalar bulacaksınız belki de etrafınızda ki insanlardan birini.

4 Şubat 2012 Cumartesi

ARKADAŞLARIM

        ARKADAŞLARIM

        Güzel günlerimiz geçti,unutmak mümkün mü?İster fotoğraflara bakarak analım,isterse sadece düşünce de.Sizleri her hatırlayışımda mutlu oluyorum.Ama hayat insanları hep bulunduğu yerde bırakmıyor,alıp alıp bir yerlere koyuveriyor.Hepimiz başka başka yerlere savrulduk.İlk başlarda ne kadar görüşmek için çaba harcansa da bir süre sonra bu çabalar yitip gidiyor.Eskiden ev telefonları vardı ve bunlarla haberleşilirdi.O numaralar da--evler değişti,numaralara numaralar eklendi v.s.--yitip gitti.

        Arkadaşlıklarımız cep telefonlarının cirit attığı zamana rastlamadı.Twitter,facebook denilen sosyal ağların zamanına da rastlamadı.O günlerin arkadaşlıkları daha farklıydı.Daha sosyaldı insanlar.Şimdi nerelerdesiniz bilmiyorum,tanıdık birini görüp biliyorsa ondan haber alsam ne iyi olur ama tanıdık birine de rastlayamıyorum.Hepinizin iyi olduğunu,mutlu bir şekilde hayatlarınıza devam ettiğinizi düşünüyorum.Kötü bir şeyi,aklımın ucuna bile getirmiyorum.

        Umuyorum bir gün karşılaşırız.Artık belirli yaşlardayız.Böyle karşılaşmak da eğlenceli olur.O zamanlar nasıl herşeyden gülmemize pay çıkarıyorsak bu zamanda aynısı olur diye düşünüyorum.Hayatın yormasına,küstürmesine,üzmesine,kırmasına müsade etmemişsinizdir umarım.Ergun,Ümit,Ali,Behiye,Erdal,Hamide,Hatice,Demet,Zeki,Aziz,Sezai,Nesrin,Günay,Ferda,Ful,Cüneyt,Ercan,Niyazi,Mehmet  ve aklıma(şu an) gelmeyenler....

         Kimisi için içimden gelmiş şiir yazmışım.Aşağıda sizlerle paylaşıyorum.Gün gelir belki internet de bir yerlerde  dolaşırken güncemle karşılaşırlar ve böylece kendileri için yazılmış şiirleri onlar da ilk defa okurlar.

YÜKSEL GÜNAY
                 GÜLTEKİN'LE SOHBET

gülüyoruz,
herkes bize bakıyor
yoksa...
yine başladılar mı diyorlar.

hay Allah
hep konuşarak sohbet edilmez ya.
biz de gülerek sohbet ediyoruz
kahkahalarımızdan belli değil mi
koyu bir sohbetin içinde olduğumuz.
                      (21/11/1986-M.Yumru)


ARKADAŞIMA
           Ful Aytemiz'e...

üstüne yazıp bana verdiğin peçete
verdiğin günden beri
Necati Cumalı'nın 'yarasın beyler'
isimli şiir kitabının içinde.
kitabı her elime alışımda
seni hatırlamamak elimde değil
problemli,nazlı,sinsi ve samimi arkadaşım.
                        (22/11/1986-M.Yumru)

NOT:'anımsanmak dileğiyle...
          Ful' bu kadar seneden sonra yazı net değil artık.Sanırım bir zaman sonra sadece beyaz bir peçete kalacak kitabın arasında.


SAMİMİ OLANA
                Ferda'ya...

esmer arkadaş
aynalarda da mı esmersin?
oysa hep güzel gösterir insanı
seni de beyaz mı gösteriyor?
sinirlendin mi?
şakaydı,yahu senle de konuşulmuyor ki,
hemen kızıyor,surat asıyorsun.
haydaa şimdi de işin yok konu değiştir.

ne gülerdik ama
gülmekte marifet
gülmeyi bilmeyenler de çıkacak ki
bizleri çekiştirebilsinler.

gardaş gardaş
bacı bacıydık
bizim gibi arkadaşlıklar var mı acaba?
                           (22/11/1986-M.Yumru)


YENİ DOSTA
         Cüneyt'e...

istemek istemek
ve hiç elde edememek.
geçiciydi bu dünyada ki herşey
bir şey biter yerine herşey başlayabilir.
arkadaşlıklar da geçici,devamlı değişir
biri gider,bir çokları gelir
ve tekrar başlar,biter.

eski dost,şimdinin yeni dostu
zaman geçecek sen gideceksin
uzun süre belki de hiç görüşmeyeceğiz
ama sen,benim için her zaman
bir dost olacaksın.
zamanın her ilerleyişinde
eskimiş ama biraz daha eskimiş
dost olarak belleğimde
yerini alacaksın.
selam olsun sana
selam olsun eski dosta.
                    (11/03/1987-M.Yumru)