25 Haziran 2016 Cumartesi

ACELEYE GEREK YOK


AZ EŞYA BASİT YAŞAM


Geçen sene bugün çalışma hayatım bitmiş keyfime göre yaşam yani emeklilik başlamıştı.
Askerlik süresi bir sene önce emekli olmamı sağladı.Yoksa geçen senenin bir benzerini bu sene de yaşıyor olacaktım.Tabii bu bir sene benden neler götürürdü Allah bilir...Neyse yaşandı ve bitti.
Emeklilikte yapmak istediklerimi de ömrüm yettiğince yavaş yavaş gerçekleştirmeye çalışacağım.
Evet yavaş yavaş.
Aceleye gerek yok.
Hı kendi acele etmek isteyenler etsin ama beni bunun işine katmasın.
Ben sakin bir hayatı tercih ettim.
Felsefem "az eşya basit yaşam".




Kimi zaman çiçeklerle döşediğim terasıma oturup suluboya çalışıyorum.Bazen bir müzik parçası eşlik ediyor bazen rüzgarın ağaç dalları arasında gezinirken çıkardığı sesler bazen de kuş cıvıltıları.



Kimi zaman sokak kedisi minnoşla oynaşıyoruz.
O bana sevgisini veriyor ben ona sevgimi.
Karnını doyurmak için geldiği zamanlar belli,
onun için gittiğim yerlerden erken geldiğim oluyor.

(Anton Pavloviç Çehov'un "Albion'un kızı" isimli kitabı kısa kısa öykülerden oluşan güzel bir kitap.Kalın bir kitap olmasına rağmen kısa sürede zevkle okuyacaksınız.)

("Yaralı Düello" Yağmur Yağmur'un ilk kitabı.Düşüncelerini,haykırışlarını,içtenliğini,hikayelerini yazıya dökmüş okuyucusuyla buluşmuş.Yolu açık olsun.)

Kimi zaman ya terasta ya da sahilde bir kitabın ya da derginin sayfaları arasında kaybolorum.


Kimi zaman yürüyüşümü yaparım.
Evden çıkar Nurol Sanat Galerisine kadar yürürüm.Sergiyi gezerim.


Bahçelerden çiçek kokularının taştığı ara sokaklardan yürür Marina'ya çıkarım.
Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisinde ki sergiyi gezer Bodrum Kalesine doğru yürürüm.
Haluk Elbe Sanat Galerisini gezer oradan Trafo'ya yürür Hakan Aykan Kültür ve Sanat Merkezindeki sergiyi gezerim.



Tabii aralarda muhakkak kahve ve bira molası olur.Dönüşte de Zeynep Sanat Galerisini gezer evime rahatlamış bir şekilde gelirim.



Kimi zaman yakın çevreleri gezmeye giderim.
Dolmuşla biraz zor oluyor ama ne yapayım burada arabasız olmakta hala kararlıyım.Üç tekerlekli bisiklet diyordum ama bir türlü niyetine giremedim.Şimdilik böyle...


Güne bir proğram yaparak başlamıyorum.
İçimden ne yapmak geliyorsa onu yapıyorum.
Olmak istediğin bir yerde yaptığın ne varsa seni mutlu ediyor.Akşama kadar boş boş oturmak bile.


NOT1 :
Fotoğraflar bana aittir.

NOT2 :
1)Anton Pavloviç Çehov'un "Albion'un kızı" öykü kitabı İletişim Yayınlarından...

2Yağmur Yağmur "Yaralı Düello" kitabı Minval Yayınevinden...


8 Haziran 2016 Çarşamba

SANKİ BİR SİLAH SESİ DUYDUM

MİNNOŞLA BİR SABAH

Köpekler havlıyor.
Sabahın erken saatlerinde tüm köpekler anlaşmış gibi hem koşuşturmaya hem de havlamaya başladı.Arada okuduğum kitabı bırakıp sesleri dinledim.Bir aşağı bir yukarı inip çıkıyorlardı.
Sonra karşı bahçeye geçtiler.
Ayak sesleri kesildi.Ama havlamalardan aynı hengamenin devam ettiği anlaşılıyordu.
Sesler bir yakınlaşıyor bir uzaklaşıyordu.

Saat 05:30.
Minnoşumun kapı önünde sessizce beni beklediği saat.Salona geçerken,
"Minnoşşş geldin mi kızım"
diye seslendim.O da,
"Miyavvv"
diyerek geldiğini sesli olarak bana bildirdi.
Mamadan önce kapının perdesini araladım.
Karşılıklı birbirimize günaydın dedik.
Sonra sessizce mamasını bekledi.
Suyunu da tazeleyip sandalyeye oturdum ve başladım onu seyretmeye.
İnsana pozitif enerji pompalıyor adeta.
Bir güzel duygudan başka güzel bir duyguya atlıyor insan.


Bu sabah sık sık mama yemeye ara verip sürekli merdiven başına geçiyor ve karşı bahçeye bakarak kulaklarını havaya dikiyordu.Huzursuz gibiydi.
"Ne var kızım"
diye seslendim.
O da orada birşeyler olduğunun farkındaydı.
Geçen hafta da aynı şeyler olmuştu.


Birdenbire karşı bahçeden yola doğru büyük bir domuz,korkusuyla birlikte fırladı.
Bahçeleri ve köpekleri aşıp ileride gözüken dağlara ulaşmaya çalışacaktı belli ki.
Sesler gittikçe uzaklaştı.
Yazık.
Onların yaşam alanlarını hoyratça kendi yaşam alanlarımıza katıyoruz.
Gözümüz ve cebimizi ise bir türlü doyuramıyoruz.
Sanki bir silah sesi duydum.
Köpekler sustu.

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.