31 Temmuz 2012 Salı

BİR DEMET ŞİİR

                    BİR DEMET ŞİİR

                    Bunlara şiir değilde şiire benzer şeyler diyorum.Belki benzemiyordur da...İçimden gelmiş alt alta cümleleri sıralamışım.Geçip de şairlerimizin kitaplarında okuduğumuz şiirlerle kıyaslamayın.O zaman şiire benzer de diyemeyiz.Hoşunuza gidiyorsa okuyun gıtmıyorsa gözlerinizi yormayın...

                    Benden,bana ait,beni anlatan...Üniversite yıllarında yazılmış...Değiştirilmeden aldım buğüne taşıdım...


BİR OLSAM

bir kuş,çiçek ve masal.
kuşlar gibi özgür,
çiçekler gibi dallı budaklı
ve masallarda ki gibi
bir dünyada olsaydım.
            (M.YUMRU)


ELLER

ah bu eller,
ne yapacak günün birinde,
ne işe yarayacak?
yoksa bir köşeye atılıp
yalnızlığa mı mahkum olacak?
                        (M.YUMRU)


ANI

dede çenesini bir açmaya görsün,
gelmişten geçmişten
anının biri bin parça.
hepsi de birbirinin içine girmiş.

sussada kalksak.
   (M.YUMRU)


KÖTÜ

biz kötüyü kötü yapana bakmayız,
kötünün kendisine bakarız.
böylesi daha kolay oluyor.
                    (M.YUMRU)


DİNLER MİSİN?

sana
kırmızı şapkalı kızın
masalını anlatayım.
bu yaşta masal mı
dinlenir deme.
akıllı olan kişi
her yaşta
masal dinler.
(M.YUMRU)


İHTİYARLIK

git git
görmek mi?
yüzünü şeytan görsün.

ağlamam arkandan,
gülerim buna kahkahalarla.

git
bir daha da gelme
çalma kapımı açmam da.

öyle ya
istesende gelemezsin artık.

gitsemde gelmese.
       (M.YUMRU)


ADSIZ ŞİİR

bu pazarlar hiç mi değişmeyecek?
değişmesi için ne yapıyorum ki
farklı bir pazar olsun.
           (M.YUMRU)




BİR ŞEY

bize zevk vermeye çalışan
bir kimsenin acılar içinde
kıvrandığını görmek
azaplı bir şey değil midir?
                 (M.YUMRU)

24 Temmuz 2012 Salı

YARIM KALAN AŞK (ÖYKÜ 3)

                    YARIM KALAN AŞK


                    Bir zamanlar birine çok tutulmuştum.Gözlerim ondan başkasını görmezdi.Hep birarada olalım isterdim.Görmediğim zaman ise delireceğimi sanırdım...

                    Haftasonlarını iple çekerdim.Bulunduğumuz yerde yapacak bir şey olmadığından beraber veya bir kaç arkadaşla zaman geçirirdik.Dışardan ziyade evde toplanırdık.İçkilerimizi yudumlarken güzel sohbetler ederdik ama ben,hep seni düşünürdüm.Farklı konularda sohbet ederken ne pis düşüncelerde olurdum.Yüzüm kızarırmıydı,bilmem.Bunu hiç düşünmezdim bile.Diğerleri bir an önce gitsin isterdim.Başbaşa içki içmelerimiz,dertleşmelerimiz,geçirilen güzel saatler hep hoşuma gitmiştir.

                    Çakırkeyf halimi her zaman sevmişimdir.Karşımdakinde de bu hali severim ama daha fazlasına,hayır.Bu halimi sevmeler belki de o zamandan kalmadır.

                    O zamanlardan aklımda kalanlar;birlikte film izlemeler,yanına uzanıp sohbet etmeler ve senin yere uzanıp,benim de sana masaj yapmamdı.Ahhh masaj yapmayı ne kadar ciddiye alırdım.Kendi istediğim gibi yapardım,senden hiç ses çıkmazdı.Memnun olduğunu düşünürdüm.Güzel günlerdi.

                    Neler yaşandı,aynı oranda neler yaşanmadı?Belki o zamana göre o kadarı yaşanmalıydı,dahası fazla gelebilirdi.O günlerin güzelliği belki de yarım bırakılmış yaşanmışlıklardır.

                    Ama bir gün ne olduysa oldu birden aramıza mesafeler girmeye başladı.Gitgide birbirimizden uzaklaşır olduk.Bir araya geldiğimizde bir soğukluk hissediliyordu.İlk önce her gün kahvaltı ettiğimiz yere sonra da başka başka gittiğimiz yerlere gitmeyi azalttm.Bir süre sonra tamamiyle bıraktım.Etrafımızda ki insanlar seni görmeseler bana,beni görmeseler sana sorarlardı ama artık bu sorular sinir ediyordu.Her ikimizin de yanıtı kızgınlık kokuyordu.Arkadaşlar toplu olarak bir şeyler yapacağı zaman teklifde tedirginlik duyuyordu.Ben katılmamayı tercih ediyordum.Arada ki görünmeyen bu soğukluk neden-nasıl oluştu,bir türlü anlayamamıştım.Üçüncü bir kişinin de olduğu bir ortamda gereksiz bir konuşma bütün bunların nedeni olamazdı.Buna bağlamak anlamsızdı.Bu aşılamadığından her gün aramızda ki mesafe de artıyordu.İlk başlarda çabaladım ama nedendir senden tepki gelmedi.Sonrası ise artık çok geçti,benim için bitmişti.Devam da etmedim.Ama sevmiştim.

                     Berbat bir seneden sonra o şehirden ayrılma zamanım geldi.Tayinimi istemiştim.Herkesle vedalaştım,senle de.Saat kaçta gideceğimi sordun,gelip yolcu edeceğini söyledin.Buna gerek olmadığını söyledim.Israr ettin.Öylece sustum...

                     Şehirden ayrılacağım sabah,sen ve bir başka arkadaşım geldi.Esasında gitmeyi iple çekmiştim.Mutluydum.Ama karmakarışık duygular içerisindeydim.Gülmeyi bırak tebessüm bile edemiyordum.Senin için de farklı gözükmüyordu.İkimiz arasında görünmez duvar hala vardı.Bu duvar,bu derece örülmeden neden yıkmaya ortak olmadın?Orada olmamanı,bu anı yaşamamayı çok isterdim.Konuşacak hiç bir şeyi olmayan insanlar gibi orada öylece dikiliyorduk.Oysa konuşacak o kadar şey birikmişti ki.Sadece diğer arkadaş konuşuyordu.O'nu dinlemiyordum bile.Konuşmasa daha memnun olacaktım.Sonra kuru bir 'hoşçakal' kelimesi ağzımdan çıktı.'Güle güle' derken beni bu şehirden uzaklaştıracak otobüse biniyordum.Yerime oturduğumda camdan el salladım,siz de bana.Gitmenizi istedim ama otobüsün hareket etmesini beklediniz.Sana baktığımda yüzünde ki karanlık,belki yapılandan pişmanlık,belki çaresizlik,belki istediğini konuşamamayı anlatıyordu.Gözlerin böyle olmamalıydı diyordu.Belki de ben böyle anlamak istedim.İçim burkuldu.

                     Otobüs hareket etti.Beni daha önce tanıdığım,bildiğim bir yere götürüyordu.Epeyce uzaklaştığımızda dönüp baktım,hayatımın bir dönemini yaşadığım şimdiyse terkettiğim bu küçük şehire.İçimde hiç bir kıpırtı oluşmadı.Yaşadığın şehir,yaşadığın güzelliklerle,mutluluklarla var.Şu an neyi hatırlamak neyi hatırlamamak istediğimi dahi bilmiyorum.Sadece buradan ve bir sene yaşadığım ızdıraptan uzaklaşmak istiyorum.Son bir kez dönüp bakıyorum,bir daha gelmeyeceğim bu küçük şehire...

NOT :
Öyküme konu olan resim yağlıboya bir çalışmamdır.

22 Temmuz 2012 Pazar

DENİZİ SEYRETMEK (BODRUM)



DENİZİ SEYRETMEK
                      Bodrum'a...

denizin rengi bile bir başka
yer yer lacivert,turkuaz,mavi,
şeffaf,temiz ve berrak...

hep uzaklara bakıyorum,
güneş ışınlarının dans ettiği,
yüzeyinin türlü renklere
büründüğü senin olduğun yerlere.

bir ahhh çekiyorum sessizce
sadece sen ve ben duyuyoruz
özlem kokulu iç geçirmeyi.
       (21/07/2012-M.YUMRU)

21 Temmuz 2012 Cumartesi

SEZEN AKSU KONSERİ

                   SEZEN AKSU KONSERİ




                  14 Temmuz cumartesi güzel bir konser izlemek üzere Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesine geldim.Konser saatini beklerken birdenbire ortalık alkışdan inledi.Sahnede orkestra yer almamışken Sezen Aksu'nun çıktığını hiç düşünmüyorum.Bu alkışların,yerine oturmaya çalışan Nilüfer için olduğunu anlayıp ben de eşlik ediyorum.Canım benim,seyircilere dönüp el sallayıp sevgisini yollamadan da yerine oturmuyor.Nilüfer,sen çok yaşa emi...



                  Orkestra elemanları sahnede yerini aldı ve güzel bir enstrümantal müzikle açılışı yaptılar.Arada F.Atakoğlunun piano solosu harikaydı ve bizlerden haklı olarak alkış aldı.



                  Evet Sezen Aksu,kendi küçücük ama sanatı büyük insan.Her şarkıda büyüdükçe büyüdü.Bir insanın nasıl devleştiğine şahit oluyorsunuz,bu konserle.



                  Şarkı aralarında yaptığı sohbetin tadı da bir başka.Kimisi sohbeti kısa kessin istemiyor,kimisi söyleneni değil kendi istediği şarkıyı söylesin istiyor.Bütün bunlara kendine özgü laflarıyla güzel ve espirili bir şekilde yanıt veriyor.


                  Zevkle geçen konserin 1. bölümünden sonra 2. bölümde de kendiyle beraber hayat bulan şarkılarını seslendirmeye başladı.Gecenin ilk konuğu olan 'Hakim Bey' şarkısıyla tanınan Mehmet Erdem'i sahneye çağırdı ve bu şarkıyı beraber okudular.Genç sanatçının heyecanını bastırmak için espiriler arka arkaya geldi.

                 
                  Sezen Aksu,Nilüfer ile ilgili konuşurken sahnenin başında Nilüfer'in birdenbire görünmesi ve ortalığın alkıştan yıkılması görülmeye değerdi.Herkes ayakta,tezahüratlar ve alkışlar dinmek bilmiyor.'Sen ağlama' şarkısına başlamaları bile alkışı bir süre durdurmuyor.Nilüfer'in Sezen Aksu eserlerinden oluşan bir albüm yapması lazım diye geçirdim içimden.




                   Konser boyunca sürekli takıldığı Nükhet Duru orada olurda çağrılmaz mı?Kendi seslendirdiği şarkılarından olan 'gizli gizli'yi seslendirdi.İşin içinde Nükhet Duru olunca  oynamadan gönderilir mi?Evet Sezen Aksu da öyle yaptı.



                  Güzel şeyler yaşandı.Bazen seyircisi ile dertleşti bazen kendisiyle gırgırını geçti,yanındayken değerini anlamayıp gidince neler kaybettiğinin farkına varıldığından bahsetti ve Onno Tunç'u andı.Kısa bir ayrılık yaşadıklarında yazdığı 'gidiyorum bütün aşklar yüreğimde'yi seslendirdi.'Ünzile' ile Aysel Gürel'i andı.'Vay' şarkısını yakın arkadaşı Meral Okay'ın ruhuna ithaf eden Sezen Aksu, 'Sevdam' parçasını seslendirirken de orkestrayı yöneten Fahir Atakoğlu ile dans etti.




                   Kalabalık bir konserdi.Hatta merdiven aralıkları bile dolmuştu.Konser bittikten sonra alkışların durmaması Sezen Aksu'nun bir daha sahneye çıkmasına neden oldu.İzleyici olarak bizler mutluyuz.Yalnız her zaman söylüyorum konser bitince  hemen gitme derdine düşenlerden hazetmiyorum.Ya durun be,alkışlayın.Haketmedi mi?Böyle bir konsere gelince eve geç gideceğinizin farkında değil misiniz?Yabancı sanatçıların konser kayıtlarını DVD de seyrederken alkışlar sonucu bir defa değil defalarca sahneye çıkıyor,sanatçı.Kimse de bir an önce buradan çıkalım derdinde değil.


                   Sezen Aksu için bir eleştirimi dile getirmek istiyorum.Evet sevdiğim bir sanatçı.Bunu tabii ki hiç bir şey değiştirmeyecek.Her insanın olduğu gibi sanatçının da bir siyasi görüşü vardır,muhakkak.Sanatçı,herhangi bir insan değildir.Neyse lafı fazlaca uzatmayıp direk konuya gireyim;Başbakanı arayıp 'kürt açılımı' için olumlu cümleler sarfettiğini noktasına,virgülüne kadar görsel ve yazılı basında çarşaf çarşaf gördük,okuduk.Bu günlerce devam etti.Belki Sezen Aksu iyi niyetiyle desteklediğini açıkca belirtti.Bunda herhangi bir sorun görmüyorum.O lafı söylediğinden bu yana uzun bir zaman geçti.Ne değişti?Aynı duyarlılıkla Başbakanı arayıp 'kürt açılımı ne oldu?' diye sorabilmeliydi.Sanatçı yapılana destek veriyorsa,her adımında da soru sorabilmeli.Bu nedenle de her konuda sorgulamayı yapan sanatçılarımız dışlanıyor.Acaba böyle bir soru ile dışlanmaktan mı korktu?


NOT:Kullandığım fotoğrafların 5 tanesi bana aittir,5 tanesi ise internet ortamındandır.Çektiğim fotoğrafların netlik ayarında problem var.Yukarıda ki fotoğraflarda bu ayrımı rahatlıkla yapabilirsiniz.İnternetten aldığım fotoğraflarda isim belirtmediği için burada da yazamadım.Bu yüzden kusuruma bakılmasın.






19 Temmuz 2012 Perşembe

SEZEN AKSU KONSERİNDE İKİ KENDİNİ BİLMEZ

                    SEZEN AKSU KONSERİNDE İKİ KENDİNİ BİLMEZ




                    Yerime oturmuşum artık konseri izlemeye hazırım.Yan tarafıma da iki tane Hanım geldi.Hani konsere ya da oyuna ramak kala gelenler olur ya,o tiplerden.Yerlerini beğendiklerini-birbirleriyle bağırarak konuştuklarından-rahatlıkla anlayabiliyorum.Bileti kim aldıysa ona teşekkür etmek için telefon ediyorlar.Telefonun hoparlörünü açıyorlar ve başlıyorlar bağırarak konuşmaya.Tabii bütün bunlar bana 'eyvah' demek için yeterdi.

                    Konser başladı,herkes mutlu.Sezen Aksu sahneye çıkıp şarkısına başladı.O ne?Yanımda ki de Sezen Aksu ile beraber söylemeye başladı.Sezen Aksu,sustu O susmadı.Bu sefer de müziğe sesli olarak ayak uydurdu.

                    Bu tarz konserlere giderken,böyle şeylere hazırlıklıyımdır.Şarkının nakaratında,belki bazı şarkıların tümünde eşlik edilebilir,sanatçının kendisi de isteyebilir.Ama her şarkıya da başından sonuna kadar cırt,detone bir sesle bağırarak eşlik edilmez ki!Etrafın rahatsız olduğunu belirten bakışlarına oralı bile olmuyorlar.Arkada ki hanımefendi uyardı edepsizce yanıt verdiler.Daha sonraları bir daha uyardı ama değişen bir şey olmadı.

                    İnsan ayrımı yapmam ama nasıl insanlar olduğu hakkında kafanızda bir şekil oluşmuştur sanırım.Kendi kendime 'bunlara bulaşma' dedim.Tamamıyla Sezen Aksu'ya odaklandım.

                    Konserin 2. bölümünün sonlarına doğru yanda ki hanımefendi(!) oturuyorken birdenbire öne uçtu.Allahtan önde oturan insana bir şey olmadı.Dönüp baktı,yanında ki arkadaşına bir şeyler söyledi ve gülüştüler.Ne oldu diye eğilip yandan baktım.Aman Allahım,hani bir insan zil-zurna sarhoş olur ya,yüz aynı öyle.Yoksa bir insan oturduğu yerden durduk yerde önde ki oturanın üstüne nasıl düşer.O saatten sonra ikisi de sus-pus.Konserin başlangıcında uçsaydı ya,ne iyi olurdu.

                    Telefonla konuşurken,konser öncesi birer bira içtiklerini karşı tarafta ki insana söylüyorlardı.Konser sırasında da çantadan enerji içeceği çıkarmışlardı.Birer yudum suyun arkasına bunu içmeleri boşa değilmiş.Demek ki su şişesinde ki de votkaydı.Konserin son şarkısında herkes ayakta ama kendisi ayakta duramıyordu.

                    Buradan yetkililere sesleniyorum:Konser alanlarına,hava ne kadar sıcak olursa olsun elinde su şişesi ile kimseyi almayın.Daha başka şeylerde olabilir.Herkesin güvenliği için bu gerekli.Eskiden çantada ki parfüme kadar kontrol ediliyordu.


18 Temmuz 2012 Çarşamba

D&R /SİZ DE AYNI HATAYA DÜŞMEYİN

                 D&R /SİZ DE AYNI HATAYA DÜŞMEYİN


                 İstiklale çıktığımda her zaman yaptığım gibi D&R mağazasına uğradım ve Anita Baker'in 5 CD lik albüm serisini 36.50TL ye satın aldım.Mutluluk içerisinde dinlemeyi düşlerken twetter'den Kerem Görsev'in hem İstinyePark hem de nişantaşı D&R mağazalarından 25TL ye aldığını öğrenmek mutsuz etti.Bu olayı tweetter'den D&R in resmi tweetter adresine,yanıt alabilirim umuduyla gönderdim.Nerdeee?Defalarca gönderilen mesajlara hiç bir yanıt alamadım.

                Tabii alışmışız YapıKrediYayınlarının,CanYayınlarının dolaylı bir soru dahi olsa hemen yanıt vermelerine,D&R ın yaptığını garipsedim.En azından müşteri temsilcisi ile görüşün diye bir tweet at,o da yookkk.

                Müşteri hizmetleri telefon numarasını almak üzere D&R'ın internet adresine girmişken Anita Baker 5 CD lik albüm fiyatına bakayım dedim;24.90TL.Şaşkınlık içerisinde müşteri hizmetlerini aradım ve durumu anlattım.Mağazanın bulunduğu yere göre kiralar değiştiğinden fiyat farklı olabilir dedi(tabii elektrik,su v.s masraflardan da bahsetti).Bu konuşmadan sonra daha önce ismini vermediğim Nişantaşı ve İstinyePark mağazaları daha ucuz semtlerde olduğu için mi 25TL ye satmışlar diye sordum.Bazı mağazalar kampanya yapar bazıları yapmaz.Onlar kampanya yapmışlardır,dedi.Şimdi CanYayınlarının 5TL kitap kampanyası her mağazanızda aynı uygulanmıyor mu diye sordum.Verilen yanıtların tatmin etmediğini belirterek internet adreslerinde de fiyatın 24.90TL olduğunu belirttim.İnternetten alışverişlerde fiyatlar daha ucuz oluyor dedi.Açıklamaların doyurucu olmadığını yeniledim.Daha yetkili birileriyle (mail adresi söyledi) mail atarak görüşebilirsiniz dedi.Neden telefonla ulaşamıyorum illa maille?Bir daha maille lafı üzerine telefonu kapattım.

                Alışveriş yapılan yer neresi olursa olsun,oranın iyiliğini olumsuz bir durumla karşılaştığınızda,size davranışlarıyla ölçersiniz.Problem yoksa herkes iyidir.Birine dokunan herhangi bir şey yoktur.Aldığım yanıtlar,markanın büyüklüğüne yakışır doyurucu olmalıydı.Müşteri memnuniyeti kalitenin bir göstergesidir.Bu durumda müşterileri olarak memnuniyetsizliğim ortada.Mutsuz oldum.O kadar laf yerine her şubemizde fiyatlar farklı ve  İstiklalde ki şubemizde fiyat bu diyerek kısa ve net yanıt almış olsaydım,şu an ki duyguları yaşamıyor olacaktım.

                Ben,D&R mağazalarından artık alışveriş yapmayı düşünmüyorum.Bu yazıyı yazmakta ki amacım başka insanların aynı hataya düşmemeleri.Bir şey alacaksanız en azından farklı semtlerde ki mağazalarından da fiyat öğrenin.


13 Temmuz 2012 Cuma

YAZ SICAKLARI

                YAZ SICAKLARI


 

                Bu sıcaklarda insan hiç bir şey yapmak istemiyor.Düşüncelerde olan sadece deniz,kum,kısık sesle çalan bir müzik ve bir kadeh içkidir.Ya geçmişe gidiliyor (benzer anlar yaşanan) ya da gelecekte yaşanacaklar hayal ediliyor.Her iki durumda da dudaklar kulaklara doğru yol alırken,iç dünya ise tatlı çarpıntılar eşliğinde güzel mutluluklar yaşatıyor.

                Mutluluk,insana pozitif bir enerji veriyor.Hayata farklı bakıyorsun.İnsanları bir başka seviyorsun.Yaşam daha kolay geliyor.

                 Birdenbire tatili çağrıştıran o kadar şarkı arasından ''hayat bayram olsa'' şarkısı diline dolanmış,söylüyorken buluyorsun kendini...Hayat bayram olsa...


8 Temmuz 2012 Pazar

BODRUM'U DÜŞÜNÜRKEN


BODRUM'U DÜŞÜNÜRKEN

bugün kendimi
seni düşünür buldum.
neler neler geçti aklımdan?
neler canlanmadı ki gözümde?

aşk mı,sevgi mi?
dostluk mu,sırdaşlık mı?
artık nasıl tanımlarsan.
kucağında kıvrılıp
usulca yatmak istiyorum.
(22/06/2012-M.YUMRU)


4 Temmuz 2012 Çarşamba

MUTLULUK



MUTLULUK

yine sabah oldu,
istemesemde...
geceyle sarmaş-dolaş olmak,
yazılarımla,bazen resimlerimle
iç-içe olmak,
mutluluğun kucağında olmak
gibi bir şey.
(04/07/2012-M.YUMRU)

3 Temmuz 2012 Salı

DUYGULARIM



DUYGULARIM

radyoda güzel bir şarkı,
aklımda denize bakan
şirin bir kasaba,
tepemde Ay'ın gülen yüzü,
duygularım ise kıpır kıpır,
gökkuşağını oluşturan renkler gibi.

gönlüm,gönlüm de
şelale gibi coşku içerisinde.
(01/07/2012-M.YUMRU)