30 Eylül 2013 Pazartesi

TAKSİM MEYDANI

KENDİNİ ARAYAN MEYDAN




Artık bana ruhunu yitirmiş bir meydan hissi veriyor.Bir şeyleri yaparken kaynaştırmayı bilmiyoruz.Tamamen yok edip yeni yapıyoruz.Eski kelimesini ağızlarına sakız etmiş insanların eski olandan hıncı nedir onu da anlamış değilim.Tam ortada durup yavaşca kendi etrafımda dönerek dört bir tarafı taradım.

Yıkılmaya bırakılmış AKM küsmüş,yüzüme bile bakmadı.Bildik bir meydana bakıyor gibi değilim.Tarihi binalar bile yeni yapılmış gibi soğuk bir şekilde bakıyorlar.Betonun soğuk havası bana da geçiyor ama tüm sıcakkanlılığıyla gezi parkı imdadıma yetişiyor.Nefes aldığımı hissediyorum.O küçücük yer de olmasa her yer beton.Yürümeme çiçek satıcılarının önünden geçerek devam ediyorum...

21 Eylül 2013 Cumartesi

YILLAR NE ÇABUK GEÇTİ

YILLAR NE ÇABUK GEÇTİ




Arabanın penceresinden etrafı seyrediyorum.Sapanca gölü yüzünü göstermeye başladı.Sol tarafımda tüm tatlılığıyla bana el sallıyor sanki.Farkında olmaksızın yüzümde bir gülümsemenin olduğunu hissediyorum.Ve beni alıp yıllar öncesine...

Adana...Gölün kıyısında bir üniversite:Çokurova Üniversitesi.Benim gibi kaydını yaptırmaya gelenler.Kazandığım fakültenin okuyacağım bölümün adı geçtiğinde kulak kabartıyorum.Hımmm beraberiz diyorum...İlk ders.Birbirini tanımayan insanlar topluluğu.Bir köşede ben;çekingen,sessiz,utangaç.Şimdiyle ne kadar zıt bir durum.Aaaa kaşarlaştım artık.Ama sanmayın yüzüm kızarmaz.O kadar da utanmaz değilim canım.Ehhh ilk sene sonunda bir miktar arkadaş çevrem oldu.Daha sonraki senelerde de devam edecek bu arkadaşlarla güzel anılar,anılar...Hahahaha Hahahaha.Kahkahalar bile neler anlatır bir bilseniz.

Niye anlatıyor bunları diyebilirsiniz.Eee işte o gruptan yıllardır görüşemediğim insan bana ulaştı.Kahkahalarla konuştuk.Sevindim.En kısa zamanda görüşelim dedik.Geçmişin o güzel anıları nasıl bir bir köşeden çıkıveriyor.Oysa insanlar yaşam içerisinde neler neler yaşıyor.Yaşadıkça da değişerek hayatın içerisinde bir o yana bir bu yana sürükleniyor.Ama o yaşanılan anılar bozulmaksızın yaşandığı gibi öylece kalıyor.Hatırlanıldığında dudaklarda oluşan tebessüm ne kadar gerçekci.

Ahhh o arkadaş gurubumun hepsiyle görüşmek isterim.Hepsini de ayrı ayrı özledim.


15 Eylül 2013 Pazar

HAYAT GÜZEL,YAŞAMAK DAHA GÜZEL...

HAYAT GÜZEL,YAŞAMAK DAHA GÜZEL... 




 Evimden dışarıya attım kendimi.Her geçen gün yabancılaştığım bu caddelerde yürümek istedim.Öyle de yaptım.Buralar benim için bir şey ifade etmiyordu.İnsan yürüdüğü yerlerden zevk almaz mı?En nihayetinde hoşuna giden yerlerde yürüyüş yapıyordur değil mi?Etrafımda hiç bir şey yokmuşcasına yürümeye devam ettim.Sadece caddelerde karşıdan karşıya geçerken bir arabanın altına girmemek üzere gözlerimi dört açtım.Ölmek istemiyorum,daha yapacak çok şeylerim var. 




 Tanıdık bir ses ''merhaba'' dedi.Dönüp ben de karşılık verdim ama yürümeme devam ettim.Kafamın içinde gidip-gelen düşüncelerimden ayrılmak istemiyordum.Buralara gittikçe yabancılaştığımı hissediyordum ve buna biraz daha nasıl tahammül edebilirim diye çareler arıyordum.Bir şeylere,bir yerlere bir yere kadar tahammül ediyorsunuz ama bir noktaya geldiğinizde yapabileceğiniz şey kalmıyor.Kendinizce uydurduğunuz bahaneler,fayda etmiyor.Bir çıkış yolu bulmam gerek... 

 Bir alış-veriş merkezine kendimi attım.Dolanıyorum...Bir kitapçıya girdim.Amacım aklımdakilerini unutmak değil.Nereye kadar unutulabilir ki?Bir yıl dokuz ay çabuk geçsin istiyorum.Tahammülüm çok azaldı.Kendime kızıyorum.Hayatımın içerisinde benle alakalı-alakasız herkese kızıyorum.Kendime yabancılaşmak istemiyorum.Bahaneler bulmam daha da zorlaştı.Kendimi kandıramıyorum.Ama artık kendime itiraf edebiliyorum buraları sevmediğimi. 




 Diana Krall'ın plağını alıyorum.Yoksa yine düşüncelerden kaçmaya mı çalışıyorum?Hımmm Duman'ın ''Darma Duman'' isimli CD'si çıkmış.Alıyorum.Ne kadar kaçarsam kaçayım her zaman aklımın bir köşesinde ''ben,niye burdayım?''.Aylin Şengün Taşçı,beklediğim CD'sini ''Hatırla'' ismiyle çıkarmış.80'li yılların popüler şarkılarını biraraya getirmiş.Her bir şarkıda ne hatıralar gizli.O yıllar,hayatımda elle tutulur bir yaşanmışlık yok.Ama yaşamak istenilenler çok.Esasında en masum yıllarımmış.O şekilde hayata bakmaya devam etseymişim diyorum.Aptal derlerdi yahu!Şu yaşıma geldim neler neler yaşadım.Hala enayi yerine koyup kullanmaya kalkanlar var.Arkadaşlıklarda bir daha aynı hataya düşmeyeceğim deyip de düşmeyen var mı?Sevdiğim şair Küçük İskender'in ''Ali'' isimli kitabını çoktandır almak istiyordum.Hemen aldım.Bir gün,sevdiğim bir yer olan Nevizade de oturup da biramı yudumluyorum.Kafamda ne tilkiler dolaşıyor.Eee günün akşamı var,gecesi var,diiil mi ama...Aaaa Küçük İskender,geçiyor.Twetter denilen sosyal medyada kendisini takip ediyorum yaaa,hemen mesaj attım.Mesajımda kendisini davet edip ''içki ısmarlamaktan'' bahsediyorum.Biraz sonra nazik ve bence çok hoş bir şekilde ''afiyet olsun'' mesajını gönderiyor.O an kafama bir şeyler dank etti ve ben,yerin dibine girdim-çıktım.''Ismarlamak'' bu neydi ya?Bu neyin kafası?Utandım.Tekrar bir daha yerin dibine girdim-çıktım.Daha farklı bir yaklaşım kullanılabilirdi.Haa yine gelmezdi büyük ihtimalle ama ben daha önce bahsettiğim duygular içerisinde olmazdım.Şair olarak Küçük İskender'i seviyorum.Şiir dinletisi gecelerine bir türlü(katılmak istesem de)katılamadım.Umarım bu sene bana uyan bir tarih olur.Düşüncelerimden yine uzaklaştım.Bu nereye kadar sürecek?Ayşe Kulin'in ''Dönüş'' isimli kitabını da alıp oradan uzaklaştım. 

 Artık içkiler her yerde satılmıyor.Malum şirket her marketi almaya kalkıyor ve hemen ertesi gün içki dolabı kalkıyor.İçkiyi ortadan kaldırınca herşey tamam olacak ya.Eee peki sizin düşünceler n'olcek?İçkiden daha kötü değil mi?Önüyle düşünen insan ne kadar artı yahu.Bir kızla bir erkeğin aynı bankta oturmasını uygun bulmayan,aynı merdivenden kızlı-erkekli çıkmasını sakıncalı gören kafa,siz neyin kafasısınız yahu?Buradan anlıyorum ki;yanlarından bir kadın geçtiğinde veya yakınlarda bir kadın olduğunda bunlar hemen çadırı kuruyor.Yahu sen çadırı kurarsında herkes senin gibi bakmıyor ki?Sen önünle düşün.Tamam.Bana ne?Ben ve benim gibi insanlar beyniyle düşünüyor.Kendinle ne kıyaslıyorsun.Beni yargılamaya hakkın bile yok.Allah'ın işine de karışma.Hadi ordan.Haddini bilmez.Ben içki seçerken tanıdık bir ses yine ''merhaba'' diyor ve bir kaç cümle daha ekliyor.Ben sadece gülüyorum. 

Hayat güzel,yaşamak daha da güzel ama...

14 Eylül 2013 Cumartesi

TEKNEDEN HAYATA BAKIŞ

TEKNEDEN HAYATA BAKIŞ




Sahil kasabaları hoşuma gider.Bir köşeye oturup denizi seyretmesine bayılırım.Ahım-şahım bir yüzme bilmesemde maviliğin içerisinde olmaktan mutlu olurum.Olanak olsaydı suyun üzerinde,o maviliğin içerisinde kaybolma derecesinde alır başımı yürürdüm.Adını şu an hatırlayamadığım bir filmin sahnesinde Türkan Şoray'ın,denizin altında kalmış bir iskelenin üzerinde yürüdüğünü hatırlıyorum.Uzaktan çekimde adeta denizin üstünde yürüyormuş hissi veriyordu.Bayılmıştım bu görüntüye.Çok kereler kendimi bu şekilde yürür hayâl etmiştim,hâlâ da ederim.

Sahilde ayağım kumları incitmemek üzere zarif bir şekilde yürürken arkama aldığım güneş ışınlarının deniz üzerinde ki oyunlarını izliyorum.Hafif esen rüzgarın-çaktırmadan yanağıma bir öpücük kondurup-deniz üzerinde ki teknelerle yaptığı dansı ise beni alır alırda nerelere götürür bir bilseniz.

Gözlerim ışıl ışıl.Hayata bir başka bakıyor sanki.Kim ne derse desin yanağımda en güzelinden bir gülümseme.Sanki sanki ...Alıp başımı gitmek istiyorum...

Ahhh bir tekne gidiyor!

NOT 1:
Yukarıdaki resim ''TEKNEDEN HAYATA BAKIŞ'' isimli bir çalışmam.70*80 Yağlıboya.

NOT 2:
Bu resmin bitmeden önceki aşamalarını yansıtan halini daha önceki iki yazımda kullanmıştım.Bitmiş haliyle değiştirecektim ama vazgeçtim.Onlar öylece kalsın istedim.

11 Eylül 2013 Çarşamba

MASAL GİBİ BİR YAZI

MASAL GİBİ BİR YAZI






Bir damla...Sadece bir damla...Yanağından süzülen,öylece akıp giden...Ama hâlâ gözleri dolu doluydu.Bir damla...Sadece bir damla...İçten,gönlünce...

Heryeri sarmış...

Anlaşıldı,hiç bitmeyecek.Ama öylece de devam edemez ki...

Ağlamak,ağlatmak ve ağlatmamak insanların elinde...Varsın ağlatsın,varsın tüm kinini bir öfke nöbetinde alabildiğince herkesin üzerine tükürükler içerisinde saçsın.Ahhh o varya varya,nasıl denilse yoksa hiç denilmese mi,hani sizler bilirsiniz ya.Vebalin altında kalasıcılar...Yalanın altında kalıpda bir daha kafasını kaldıramayacak olanlar...

Bu acılar içerisinde resim yapmaya çalışıyorum.İçim dağlanıyor.Çok kızıyorum.Yaşanılanlarla,resim konum birbirine zıt.Yaşanılanlar siyahın en acı tonunu yansıtırken resmin içindeki konu ise yaşamın en canlı,en fıkır fıkır rengini içerisinde barındırıyor.Bütün içerisinde tekne var.Eee ne yapalım bunla idare edeceğiz,bursla okumadım.

Ruh halim şıkır şıkırken yaşanılanlar alıp onu başka yerlere koyuyor.Bitmeye çalışan resim bitmemekte ısrar ediyor.

NOT :
Yukarıdaki yazının gerçekle alâkası yoktur.Bir yerimden atarak yazdım.Her şey hayalidir.Tekneyi gemi olarak aklınızdan bile geçirmeyin.O,bildiğimiz tekne ya...

9 Eylül 2013 Pazartesi

BİR BOŞLUĞUN İÇİNDE OLMAK


BOŞLUKTA YUVARLANIYORUM




Kendimi bir boşluğun içindeymiş gibi hissediyorum.O boşluk nedir,ne değildir bilemiyorum...Bulamıyorum...

Sadece içerisinde nereye gittiğimi bilmeksizin yuvarlanıyorum.Çıkmak istiyorum,çıkamıyorum.Ama içerisinde bir şeyler aradığımı biliyorum...Bulamıyorum...

Bulmak istemiyor muyum yoksa?




ÇÖZÜLMÜŞ BİR SIRRIN ÜZÜNTÜSÜ

...
...


Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek.Bu da ürkütüyor.Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar
                                                  çocuklarda.
(İsmet Özel)


7 Eylül 2013 Cumartesi

SEVDİĞİM ŞARKILAR 2

Türk Sanat Müziği sevenler klasik eserler istiyorsanız buyurun;
Bülent Ersoy & Gökhan Sezen Neşe-i Muhabbet 2.Bölüm:







http://youtu.be/ApdDZAGeBQg

SEVDİĞiM ŞARKILAR 1

Gökhan Sezen'in TRT Müzikde sunmuş 
olduğu Neşe-i Muhabbet proğramının ilk konuğu Bülent Ersoy'du.
Muhteşem sesten muhteşem eserler dinlemek ister misiniz?O zaman buyurun;
  


6 Eylül 2013 Cuma

SANAT MI?SAVAŞ MI?

BEN SANAT DERİM




Sanat;yaşamdır,güzelliktir,mutluluktur.Kendinizi sanattan mahrum bırakmayın.Sanat,insanları sever.Her zaman davetkârdır.Yıkan,döken,tüküren,söven,çemkiren insanları bile sevgiyle,aşkla kucaklar.Sanat,kendisine bakan ne ucubeler görmüştür de sesini çıkarmamıştır.Sanattan yoksun olan insanın nasıl bir ucube olabileceğini bilir bilir de yüreğine sevgi aşılamak için çaba harcar.Onu kazanmak ister.O,bu,şu diye ayrım yapmaz.Seçimi karşısındakine bırakır ve hiç bir şekilde dışlamaz.

Sanata evet,savaşa hayır.

Savaşın kazananı yoktur.Yakın geçmişimize baktığımızda savaşı yaşayan ülkelerin içler acısı durumunu görürüz.Toparlanmaları çok yıllar alacaktır.Olan o ülkenin halkına olmaktadır.

 Kimyasal silah kullanılmasına (Silahın her türlüsüne) karşıyım.Onun üretilip satılmasına da.Üreten ve satanlarada bir şeyler yapılmalı,kullanana yapılacağı gibi.Suçlanan ülkeyi bombalamak,halkı kurtarmak için halkı bombalamanın başka bir şekli değil mi?Suçlu kesin belliyse alın onu (nasıl olursa) savaş suçlusu olarak cezalandırın.Halkı kurtarmak için savaş diye bağıranlara en güzel örnek yanıbaşımızda ki Irak'ı verebilirim.Hâlâ her gün insanlar ölüyor.

Son söz olarak, ''savaş savaş'' diye bağıranlar '' 1 Eylül Dünya  Barış Gününde ''barış'' nutukları atmasınlar.

NOT:
Çağdaş Sanat Fuarı Art International İstanbul  16-18 Eylül Haliç Kongre Merkezinde.Hatırlatayım istedim.


3 Eylül 2013 Salı

TEKNEDE KEYİF

TEKNEDE KEYİF




Deniz üstünde hahifçe bir o yana bir bu yana sallanan tekne,günün her saatinde farklı renkleri barındıran deniz ve gökyüzü arasında sıkışıp kalmış.Etrafı seyrediyor.Tek renk diye ısrar edenlere nisbet her rengi bünyesinde barındırmış.Renklerini özgürce herkese sunuyor.

NOT:
''TEKNEDE KEYİF'' isimli 50*70 Akrilik-Yağlıboya yeni biten bir çalışmam.