20 Kasım 2019 Çarşamba

ÖĞRENCİLİK YILLARIMDAN BİR ANI


Prof.Dr.SÜLEYMAN BOZDEMİR 
“BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ” 


Sevdiğim hocam Prof.dr. Süleyman Bozdemir’ in anılarını içeren kitabı görünce biyografi kitaplarını okumayı seven ben hemen satın aldım. Öğrenci-hoca ilişkisiyle tanıyamayacağınız kişinin, yıllar sonra bir kitapla (anlattığı kadarıyla) hayatına dokunuyorsunuz. Öğrencilik yıllarınızdan önceki ve daha sonraki hayatına dair bilgiler ediniyorsunuz. Derslerini kaçırmadığım bir hocamdı. Anlatımı güzeldi. Eğer anlatılanı anlamadıysanız tane tane tekrar anlatırdı. Güzel giyinirdi ve kahkahası ortalığı şenlendirirdi. 

Kitabında tekrarlar var. Okuduklarımın ben de uyandırdığı duygu, zamanında yardımı dokunan insanlara ileriki yıllarda bir şekilde bunun karşılığını verdiği. Kimi biyografi kitaplarını okurken zaman su gibi akar, kitabın sayfaları tükeniverir. Bu kitapta böyle olmadı. Ama sonuna kadar da okudum. Öğrencilik yıllarımda hep bir arada gördüğüm ve iyi anlaştıklarını düşündüğüm ama zıt karekter oldukları izlenimi bırakan Süleyman Bey ile Kerem Bey’ in samimiyetinin çocukluklarına dayandığını öğrendim. Tezlerini yazdığı bölümleri ise keyifle ve zevkle okudum. Okuduklarımın lezzeti damağıma yapıştı. “Bilim insanı olduğunu nasıl da göstermiş” dedim. 

Bir anımı paylaşayım; 
Sınavların yoğun olduğu zaman, sinirler laçka. Zaten gülmeyi seven bana bu durumda her şey komik. Gülgün’ le sınavda çıkacağını düşündüğümüz bir sorunun çözümüyle uğraşıyoruz. Bir türlü sonuca ulaşamıyoruz. Hadi hocadan yardım isteyelim dedik ve odasına doğru yollandık. Girelim mi girmeyelim mi tartışması yapıp sonunda her şeyi göze alarak kapıdan içeriye süzüldük. Tabii Gülgün de gülme arkadaşlarımdan (bu arada Günay’ ın da kulağını çınlatayım). Üçümüz birbirimize baktığımızda ne söylemek istediğimizi anlar gülmeye başlardık. Neyse hoca çok iyi karşıladı, sorumuzu dinledi ve gerekli açıklamaları yapmaya başladı. Masanın üstü karman çorman. Göze çarpan şey el içi kadar pilli bir radyo. Oda, sinek vızıltısı şeklinde müzikle doluyor. Her şey güzel giderken radyodan birdenbire “A-Ba-Nİ-Bİ” (İsrai’ in 1978 yılında Eurovision şarkı yarışmasında birinci olan) şarkısı çalmaya başladı. O an ben de bir şey koptu ve hocayı dinlemeyi bırakıp gülmemek için elimden geleni yapmaya başladım. Gülgün’ ün bunu farketmesinden sonra tam bir komedi. Birbirimizin yüzünü görmemek için ben onu arkama alıyorum o beni görmemek için başka bir şey yapıyor. Hava soğuk, dışarıda yağmur, radyoda cızırtı, hoca anlatmaya devam ediyor ama benim kulağımda montların gittikçe artan hışırtısı. Tabii bir süre sonra bu duruma dayanamayıp kahkahamı ortalığa saldım. 
Hoca ilk önce şaşırarak baktı sonra hiç bir şey sormaksızın 
“Aa gençsiniz tabii ki güleceksiniz” 
diyerek bu tarzda cümleler söyleyip kendisi de gülmeye eşlik etti. Açıkcası güldüğüm an kendi içimde bozulmuştum. Sevdiğim bir hocamdı. Uzun bir süre okul içerisinde hocamı gördüğüm yerden uzaklaştım. Utanıyordum. Tabii bu yaşadıklarım kendi kendime. Hocanın umurunda bile değildi. Hoca zaten büyüklüğünü odasında göstermişti. 

Hocam sağlıklı, uzun, dolu dolu, güzel bir ömür yaşamaya devam edin emi. 

NOT1: 
Fotoğraf bana aittir. 

NOT2: 
Prof.Dr.Süleyman Bozdemir “Bir Yaşam Öyküsü/ Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” 
Karahan Kitabevi 

Hiç yorum yok: