24 Aralık 2015 Perşembe

AYAKLARININ GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT


FOTOĞRAF,KİTAP VE İKİ MEKAN


Her gün yaptığım yürüyüşler beni muhakkak Bodrum'un ara sokaklarına götürür.
Keşfetmek üzere dalarım bir sokağa.
Eninde sonunda sokağın yolumu denize çıkaracağını bilirim.Zaman zaman fotoğraf çekmek için yürümeme ara verir,bana eşlik eden kuş seslerini dinler ve etrafa yayılan çiçek kokularını içime çekerim.



Bodrum'da bir ev hayal edilirse çoğu kişi denizi görecek bir ev hayal eder.
Hatta yeni yapılan,her tür konforun olduğu evleri tercih eder.
Ben ise gezdiğim bu sokaklarda bahçe içerisinde küçük bir ev hayal ederim.İçerisini de kendimi yansıtan az bir eşyayla döşediğimi düşünürüm.
Her eşya kullanılsın;yaşam,yaşanmışlık üzerine yapışsın isterim.Denizi gören evler nasıl pahalıysa ne yazık ki hayalini kurduğum evler de pahalı.
Hahahahaha hayal etmek de parayla değil ya!


"Dikkatini duygularına yoğunlaştır,
insanların yüreğinde en çok onlar kalır."
Mauro Bolognigni



Bu yürüyüşler sonrası Kumbahçe'de oturup denize karşı biramı içmeyi seviyorum.
Daha sonra da yanımda getirdiğim kitabın dünyasına giriyorum.
Etrafta müzik gürültüsü yok.
Sadece insanların,kuşların ve kıyıya vuran dalganın insanı sakinleştiren hoş sesi var.

"Yaptığımız her şey sadece ölüm düşüncesini aklımızdan atmak içindir."
Elio Petri


"Sen benim hayatımsın" Ferzan Özpetek'in ikinci kitabı.Kitap siparişim gelene kadar beni yormadan bir çırpıda okuyabileceğim bir kitap olarak düşünmüştüm.Yanılmamışım.
Her okuduğunuz bölüm adeta filmlerinden bölümleri gözünüzün önüne seriyor.
Kitapda olaylar olduğu gibi filmde ise yönetmenin istediği şekilde aktarılmış.
"Hı gerçekte böyleymiş" diye içinizden geçiriyorsunuz.Yazarın yaşamından alıntıların olduğu bir roman okuyorsunuz.
Yaşam kimilerine gülerken,kimilerine tebessüm ediyor ama kimilerine ise çok gaddar davranıyor.Bunun bir ortası olmalı.


Havada rakı kokusu var.
Ahtapot ızgarasının iyi olduğunu duyduğum gemi başı'na hem bunu tatmak hem de bir kadeh rakı içmek için uğramıştım.İki tane de otlu meze söyledim ama özellikle ahtapot ızgara için geldiğimi belirttim.Sanırım bundan sonra buraya geldiğimde bir kadeh rakıma ahtapot ızgara eşlik edecek.
Lezzetini tatmadan bilemezsiniz.Tadın derim.
(Mekan Marina'ya giderken sağ tarafta görmemeniz mümkün değil.)


Yeni yıla "Cacık Meyhane" de gireceğim.
İşletme sahipleri daha önce İstanbul'da Fransız Kültür Merkezinin arka sokağında hoş bir Cafe/Bar işletiyorlardı.Zaman zaman sevdiğim Beyoğlu'nun kalabalığından kaçar buraya sığınırdım.
Köşeye oturup biramı yudumlarken geri planda çalan müziğin kulağımı okşamasını severdim.
Gecesinin de güzel ve eğlenceli geçtiği söylenirdi ama bir türlü kendime fırsat yaratıp gidememiştim.
Geçen sene İstanbul'daki mekanı kapatıp Bodrum'a göçtüler.Burada da güzel bir mekan işletiyorlar.
(Cacık Meyhane Atatürk caddesi üzerindedir.
Eğer barlar sokağını geziyor ya da Kumbahçe sahilinde dolaşıyorsanız Azmak başında ki ilkokulun yanındaki dar sokaktan Atatürk caddesine çıktığınızda tam karşınızda göreceksiniz.)

NOT :
Fotoğraflar bana aittir.
Bodrum'dan manzaralar.


Hiç yorum yok: