12 Aralık 2015 Cumartesi

HERKES KENDİ ŞİİRİNİ YAŞAR


OTURUPDURU


Ev arama hemen arkasından eve yerleşme koşuşturmasıyla geçen günlerimde dahi kitap okumak için zamanım her daim vardır.
İlk iş kitabevine uğrayıp daha önce listeme eklediğim kitapları almak oldu.
Bodrum'la ilgili kitaplar zaten gözümün önünde sıralandığından onlardan bir kaçını aldım.
Listemde ki diğer kitapları ise bulamadım.
"Getirtebileceklerini söylediler."
Hele bir aldığım kitapları okuyayım diye düşündüm ve,
"Daha sonra"
diye yanıtladım.Anlaşılacağı üzere yeni çıkan istediğim kitapları hemen alıp okuma gibi bir lüksüm olmayacak.Sağlık olsun.


"Vira Vira BODRUM'a Hüzünlü Göç"
Bodrum da yaşayan kimi insanların mübadele zamanı yaşadıkları yerleri bırakıp zorunlu olarak buralara geliş hikayelerini okudum.Onlarla birlikte ben de gözyaşı döktüm,içim paralandı...
Yaşananlar iki taraf için de yaşandığı sürece unutulmayacak acılarla,üzüntülerle dolu anılar biriktirmiş.Bir taraftan da hala günümüzde ayakta olan binaların hikayesini öğrenmiş oldum.
Tabii kimisi artık ilk günkü haliyle karşımızda değil.
Nice acıları,üzüntüleri barındırmış bu binaların anılarını kitap sayfalarından okurken bana hissettirdiği sıcaklığı şu an karşımda dikilmiş hali hissettirmiyor.Bilmem belki de dar ara sokaklarda dolaşırken eski evlerin bir hikayelerinin olduğunu düşündüğümden bana daha sıcak gelmişlerdir.
Bahçesindeki ağaçların ve çiçeklerin etrafa yaydığı güzellik yanında bir hüzün gelir yüreğime oturur.


"Dalavera Memet'in Bodrum Tarihi"
Bu sefer canlı tarih diyebileceğimiz bir insanın dilinden Bodrum'u tanıyoruz.İnsanların,binaların hikayesi...İçim acıdı.
Yalnız konuşmalar bizim anlayacağımız duruma getirilmiş.Bu konuşmanın (Bodrumca mı demeliyim?) nasıl bir şey olduğunu yaşadığım bir örnekle anlatayım;
Bodrum'a yerleştiğimden adres değişikliğini bildirmek üzere mahalle muhtarıma gittim.
Cenazeye gitmiş biraz bekleyeceğim.
İki kişi daha geldi birbirlerini tanıyorlar başladılar sohbete.Birine telefon geldi sanırım karşı taraf
"Napıyorsun?"
gibi birşey söyledi.
"Oturupduru"
diye yanıtladı.İşte anladığım sadece bu.
Yan yana iki kişinin konuşmalarından aşağı yukarı kendimce anlam çıkarabiliyorum ama "oturupduru" anladığım net şey olmuştur.
Kitapdaki konuşmayı olduğu gibi yazsalardı (kimi yerlerde cümleler ağzından çıktığı gibi) anlamakta bayağı zorlanırdık.Bu kitapda da binaların,
insanların,yerlerin gerçek hikayelerini Dalavera Memet'in anlatımından öğreniyoruz.
Yaşadıklarını anlatmış.


"Bilinmeyen Bodrum"
Bodrum da yaşayan bir insanın kaleminden Bodrum'un farklı yönlerini tanıyorsunuz.
Bodrum'un kışının yazından nasıl farklı olduğunun ayırdına varıyorsunuz.Yaz kalabalığı sonrası güzel bir Bodrum'la nasıl karşılaştığınızı anlatıyor.
İş kurmak üzere gelenlerden,3-4 aylık sezon içinde bir senenin parasını çıkartmaya çalışanların fiyatları nasıl yukarı çıkarttığından,bir sene sonra yok olup giden işletmelerden,geçmişten bugüne kadar ayakta kalmış kaliteli mekanlardan bahsediyor.Bodrum'un güzellikleri yanında çirkinliklerini de anlatmış.İyi de etmiş.


Deniz dalgalarının incitmeye ürktüğü sahilde oturmuş kendinizi güneş ışınlarının sıcak kollarına bırakmış oturuyorken şiir kitabından yoksun kalmanız olacak iş mi?Hayat şiir gibi akmıyor mu?
Kiminde acıyla,kiminde hüzünle,kiminde aşkla,kiminde sevgiyle,
hoyratça,hırçın,sakin,deli dolu...
Herkes kendi şiirini yaşar.

DÖKTÜ RENGİNİ SESSİZCE 

Eflatun esintiler içinde titredi incecik
Aynı içten kokuyla iki ayrı erguvan.
Birisi bir küçük evin içedönük bahçesinde
Süsledi sevgisini iki pembe avucun
Öbürü bir mezar başında öksüz
Döktü rengini sessizce.
1984/Şükrü ERBAŞ


NOT1 :
Fotoğraflar bana aittir.

NOT2 :
1)"Vira Vira BODRUM'a Hüzünlü Göç"
     Belkis Öztin KOPARANOĞLU
      İleri Kitabevi
2)"Dalavera Memet'in Bodrum tarihi"
      Baskın ORAN-Feyhan GÖRGÜN
       İletişim Yayınları
3)"Bilinmeyen BODRUM"
      Güngör URAS
      Boyut Yayın
4)"bütün şiirleri-1"
      Şükrü ERBAŞ
      Kırmızı Kedi Yayınevi


Hiç yorum yok: