10 Mart 2018 Cumartesi

YASEMİN

UMARIM İSTEDİĞİ GİBİ YAŞAMIŞTIR



İnsan kendisiyle meşgulken kendisi dışındakiler ilgi alanı dışına çıkıyor. Eğer siz sağlıklıysanız ve istiyorsanız çevrenizdeki insanlarla ilgilisinizdir. Eğer hastalık yatağa düşürüp ikide bir hastaneye taşıyorsa etrafınıza ilginizi kaybediyorsunuz. Yaşadığım stres bana çok, başkasına az olabilir. Yaşadığım süreç beni yordu. Bu yorgunluğu yaşarken “YASEMİN” de abisinin deyimiyle gitmekle kalmak arasında mücadele ediyormuş. Benim bu yorgunluğum yanında onunkinin lafı mı olur? Dört ay bir “alo” dememişim, diyememişim. 
Son aylarda ev bakma, satın alma, yaşanan stres, taşınma, hastalanma, hastane, dinlenme, ilaç etkisiyle uyku nedeniyle hayatım karma karışıktı. Şimdi istesem de konuşamam ki. Ne acı...
Sözde çok sıcak olmayan bir mevsimde tedavisini de aksatmayacak şekilde Bodrum’ a gelecek hem dinlenecek hem de iki etrafı gezecektik. 
Ben, Necmiye, YASEMİN. 

Aile dostu, arkadaş, abla... 
Aynı illet annesini de alıp gitti. O da güçlü kadındı. 
Belki de biz öyle görmek istiyorduk. 
İnsanları kafamızda canlandırdığımız şekliyle görmeyi ne çok seviyoruz. Sanki işimize bu daha kolay geliyor. 
Kolaya kaçmak....

YASEMİN’ in ölümünü öğrendiğimde bir önceki postu yayınlamak üzereydim, duygularımı araya sıkıştırmıştım. Böyle bir insanı bir yazının arasına sıkıştırmak beni rahatsız etti. O yazıyı oradan alıp buraya yerleştirdim. Şimdi ne değişti bilmiyorum. O gittiği yerde nasıl, bir bilgim yok. 
Ben...
İçim acıyor... 
Mutluluğu hak ediyordu diye düşünüyorum. Yaşamın bir yerinden hep tutunmak için çabaladı. 
İlkelerinden taviz vermedi. Burada neyse yaşadığı ülkede de oydu. Yaşadıkları onu hayattan koparmadı ama bu hastalığı hediye etti. 
Yakasına yapışan hastalığın kötü zamanlarında bile hayattan kopmadı. Müzik çalışmalarına katıldı. Tiyatro gösterisinde görev aldı. Bunları büyük bir heyecanla anlatırdı. Hastalığın kendisini hayattan koparmasına izin vermedi. Etrafındaki insan kalabalığını her geçen gün azalttı. Kimi insanlar o durumda bile bencil, gaddar, kendini bilmez oluyordu. O tür insanları hayatının dışına attı. Yaşadı, bitti ve gitti. 
Yüreği güzel insanlar erkenden bu dünyadan göçüp gidiyor. Giderken de kendilerinden bir parça bırakıp gidiyor. Hayatla mücadelesini hastayken de hasta değilken de tek başına yaptı. İlkeleri doğrultusunda kimseye ağlayıp sızlamadı. 
Güzel bir hayat yaşamayı hak eden bir insandı. Güle güle. 

Hiç yorum yok: