12 Ekim 2012 Cuma

''KORKU TÜNELİ'' OYUNUNA DAİR...

                      ''KORKU TÜNELİ'' OYUNUNA DAİR




fotoğraf: cemre yeşil



                      Daha önce seyredemediğim ama bu sene anket sonucu tekrar istenen sıfırnoktaiki'nin bu oyununu izlemek üzere 2 ekimde adeta koşarak ikincikat'ta ki yerimi almak üzere gittim.İçeriye alındığımızda şaşkınlık denizinin ortasına düştük adeta.Salona ilerlerken bir sis bulutunun içerisinde karanlık koridorda ilerleyerek yolumuzu bulduk.En önde ilerleyen tanımadığım hanımefendinin ''yol bulmak için beni kobay olarak kullanıyorsunuz'' demesi arkadaşının ve bizlerin gülmesine neden oldu.

                      Karşımıza çıkan kapıdan içeri girip yerimize oturduk.Dekor hoş,sade.İki sandalye ve bir koltuktan oluşuyor.Oturma düzeni her zamankinden farklı.Bence bu şekilde daha iyi.Tabii bu düzen bu oyun için mi yoksa sürekli mi bilmiyorum.Ancak daha sonra ki oyunda bunu görebileceğim.Oyun başlar başlamaz,girdiğimiz kapı bilmem kaç kilitle,zincirlerle iyice kapandı.Oyunun adı''korku tüneli'' olunca--bu tiyatroya daha önce geldiğim için biliyorum ki giriş kapısı aynı zamanda çıkış kapısıdır--ister istemez bir ürperti vücudunuzu sarıyor.Çünkü,sonrası ne olacak,bilmiyorsunuz.

                      Oyun, Doğu Londra’da kendilerini evlerine hapsetmiş ikiz kardeşlerin hikâyesini anlatıyor.Presley ile Haley, ilaç niyetine sadece çikolata yiyerek kendilerini dış dünyaya kapatmış, kendilerince yarattıkları düş odalarında rüya ile gerçek arasında gidip gelmektedir.İkizlerden Haley,sürekli uyumakta,Presley ise uykusuzluk çekmekte.Anlaşıldığı üzere sürekli korku içindeler.Anne ve babalarını yıllar önce kaybetmişler.Ama nasıl?Anne-Baba evden çıkıp gitmiş.Ne için?Ne olmuş?Ölmüşler mi?Pek anlayamadım.Bunun gibi bir çok noktada netlik yoktu.Oyun oynanırken ve bittiğinde kafamda soru işaretleri olsun istemezdim.Acaba diyorum yönetmen bazı konularda nede olsa Türkiye'de yaşıyoruz diyerekten otosansür mü uyguladı?

                      Bir gün Presley’in pencereden gördüğü yabancıları eve alması her şeyi değiştiriyor. Presley'in,hayran olup eve aldığı Cosmo, yakışıklı ve çekici aynı zamanda hayatını gece klüplerinde hamamböceği yiyerek kazanmaktadır.Evde bulduğu hamamböceğini Presley'e göstermek için canlı canlı yer.Valla diğer seyredenleri bilemem ama sanki hamamböceği canlıydı--ayakları oynuyordu.Tanrım,o anki durumumu anlatmama gerek var mı?Iııhhhh.Presley de hayran olduğu Cosmo'nun hatırı için bir hamamböceği yiyecektir.Arkası bana dönük olduğu için canlı mı yedi yoksa başka şey mi yedi bilemiyeceğim.Anladığım kadarıyla Cosmo onun için hem bir arkadaş, hem de cinsel istek uyandıran birisi.Birdenbire karşımızda Cosmo’nun iş arkadaşı, yüzü maskeli, devasa cüssesiyle Pitchfork Cavalier beliriveriyor.Evet o cüssesiyle sandalyenin üzerinde nasıl amuta kalktı hala hayretler içerisindeyim.Rolü cuk diye üzerine oturmuştu.Şeker gibi bir adam nasıl iğrenç biri oluyormuş bize gösterdi.Mavi kartımı alırken yakınen görmüşlüğüm var.

                      Bir de Haley uyurken(ki hemen önümüzde koltukta uzanmış yatıyordu),Cosmo ve presley'in konuşmasına ve kendilerine odaklanmışken birden bağırarak uyanması yok mu,aman Allahım nasıl sıçradım yerimden.O hiç bir şey olmamış gibi doğal olarak oyununa devam etti ama benim ağzımdan ise nerde olursa olsun çıkacak kelime çıktı ''dert''.Eee ne yapayım yani.Bir de Cosmo'nun odaya girdiğinde kusma olayı vardı ki ''Limonata'' oyununda ayağı tutmayan kardeşin canlı canlı kusmasını gözümün önüne getirmesine neden oldu.Ne oluyor ki oyunda o an için kusabiliyorlar?Ahhh.

                     Sıfırnoktaiki,''korku tüneli'' oyunu ile izleyiciyi kendi korkularıyla yüzleştiriyor.Korkutmak için hiç çaba sarfetmeden korkutuyor seyirciyi.Bir de oyundan aklımda kalan ve hoşuma giden cümleleri paylaşmak istiyorum;1)Cosmo Presley’e:''Hiçbir şeye güvenemezsin Bay Çikolata.Herkes istediğini elde etmek için yalan söyler.Yaşam,ne biliyor musun? Kanalizasyonda camdan bir kayık içinde yüzmek...Bokları sevmeyi öğrenmek zorundasın, yoksa yolculuk pek zevkli olmuyor.
2)Presley,''Senden alındıktan sonra kim başka kollar,bacaklar ve kalpler ister ki,sana dokunmak istemedikten sonra kim dokunacak parmaklar ister.Seni görmek istemedikten sonra kim görecek gözler ister ve doğru şeyler söylemek istemedikten sonra kim konuşacak başka sesler ister ki''
Esasında bunların gerisinde söylemek istedikleri çok şey var ama bunu daha açık bir şekilde ifade etmemiş.Etmeliydi diye düşünüyorum.

                     Gelelim sonuca;oyundan soru işaretleriyle çıksanızda seyredin derim.Seveceksiniz.Oyuncuları,başka oyunlarını da kaçırmayacak üzere seveceksiniz,emin olun.

                      Oyuna emeği geçen herkesi kutluyorum.

oyun süresi
90 dk

SIFIRNOKTAİKİ

KORKU TÜNELİ

yazan
philip ridley
çeviren
özlem karadağ
yöneten
sami berat marçalı
müzik
ersen kutluk
dekor
meltem tolan & eyüp emre uçaray
ışık
eyüp emre uçaray & ushan çakır
kostüm
meltem tolan
oynayanlar
banu çiçek barutçugil (haley)
murat mahmutyazıcıoğlu (presley)
ushan çakır (cosmo)
eyüp emre uçaray (pitchfork)

ödüller, adaylıklar, festivaller, özel projeler* TEB Ödülleri 2010/2011 - Yılın Genç Yeteneği Ödülü - Ushan Çakır
* Tiyatro Ödülleri 2010 - Yılın Erkek Oyuncusu Adayı - Ushan Çakır
* Korku Tüneli Zifiri Karanlık’ta - Körler Derneği Özel Projesi


ikincikat

İSTİKLAL CADDESİ OLİVYA GEÇİDİ SOKAK NO:1 OLİVYA HAN KAT:2 05İKİNCİKAT(05454624528) / 02122923247

(Mısır Apartmanı karşısında ki çıkmaz sokak.Sokağın başında eskiden Barcelona Pastanesi vardı ama şimdi GREYDER Mağazası yerini almış.Burdan sonra Tiyatroyu bulun artık yani.:))

Hiç yorum yok: