11 Ekim 2014 Cumartesi

OKUMAK GÜZELDİR


HER KİTAP FARKLI BİR HAYAT


"İKİ ŞİİRİN ARASINDA"
Yekta KOPAN'ın yeni çıkan bu kitabını da keyifle bir solukta okudum.Sahip olduğum diğer kitapları arasında yerini aldı.

 "Anneme.
Hafıza yüktür,birlikte taşımazsak."

Zamanı algılayamıyorsun.Böylesi bir duygudan arındırılmışsın.Sadece güneş doğduğunda aydınlık,
battığında karanlık olduğunu biliyorsun.Ama alacakaranlığın aydınlığı mı karanlığı mı haber verdiğini nereden anlayacaksın?
Mutlulukla mutsuzluk arasında bir alacakaranlık olup olmadığını nereden anlayacaksın?Bomboş bir bahçede oturmuş bunu düşünüyorsun.Birden ufuk çizgisinde bir ışık görüyorsun.Güneş mi yükseliyor ay mı,bilemiyorsun.Tam anlayacakken birden her yer kararıyor.Karanlık,karanlık,karanlık...

Belli ki sesine yabancı değildi,yıllardır kendi kendine konuşmuştu.Yabancı olduğu şey,bu sesin bir başkası tarafından duyulmasıydı.

İşte yine tahterevallideyim.Ne yukarıda olmak istiyorum ne de aşağıda.En zorunun bu olduğunu biliyorum ama dengede durmayı seviyorum.Dengede durabilmek için cesaretimle korkularımın aynı olması gerektiğini öğrendim artık.


"ALDATMAK"
Paulo COELHO'nun bu kitabı pek hoşuma gitmedi ama sonuna kadar da okudum (zaman zaman bırakmak istesemde).

Mutlu olmak hiç ilgilimi çekmiyor.Aşk ve tutkuyla yaşamayı yeğlerim,ki bu tehlikedir çünkü karşımıza neler çıkacağını hiç bilmeyiz.

İnsan hayatını seçemiyor.Hayat insanı seçiyor.Hayatta payına mutlulukların mı,mutsuzlukların mı düşeceğini bilmek mümkün değil.

Sevgi bir duygudan ibaret değildir;bir sanattır.Sanatta olduğu gibi sevgide de ilham yetmez,emek vermeden olmaz.


"TERSİ VE YÜZÜ"
Albert CAMUS'un bu kitabını tekrar okumaktan mutlu oldum.

Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri,yaşlandım,çok şeyler görüp geçirdim.Sınırlarımı,sonra nerdeyse tüm zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim.

İnsan bana yürüyen bir adaletsizlik gibi görünür bazı bazı:

İçimdeki kargaşayı,kimi içgüdülerin şiddetini,içine atılabileceğim amansız vazgeçişi bilirim.Sanat yapıtı,kurulmak için,her şeyden öncelikle ruhun bu karanlık güçlerini kullanmalıdır.Ama onlara belli bir yön vermeden,onları setlerle çevrelemeden değil,dalgaları elden geldiğince iyi yükselsin diye.

Sanatta,ya her şey bir arada gelir,ya da hiçbir şey gelmez;alevsiz ışık yoktur.

Ama yaşam umudu yeniden doğmaya görsün,insanoğlunun çıkarları karşısında Tanrı'nın bir ağırlığı kalmıyordu.

Evet,her şey basit.İnsanlar karıştırıyor işleri.

Çevresinde tepinen sevincin ortasında,boş gözlerinin umutsuzluğu,karnının yoğun teriyle,yaşamın düşkün ve coşturucu görüntüsü gibiydi...

Sevdiklerimizden,dilimizden uzakta kalınca,tüm desteklerimizden kopup maskelerimizden yoksun kalınca,kendi kendimizin yüzeyindeyizdir tümüyle.

Ama sevmenin sınırı yoktur ve ben her şeyi kucaklayabildikten sonra,iyi sarılamasam da ne çıkar?


YABANCI
Albert CAMUS'la başlamışken devam edeyim dedim.Bir kitabı farklı zamanlarda tekrar okuyunca insanda bıraktığı lezzet farklı oluyor.

Ben öldükten sonra insanların beni unutacaklarını nasıl çok iyi anlıyorsam,bunu da kendim için öyle doğal buluyordum.Ölümümden sonra insanların artık benimle hiçbir alışverişi kalmıyordu.Hatta bunu düşünmenin bile acı olduğunu söyleyemezdim.Aslında,insanın eninde sonunda alışmayacağı hiçbir düşünce yoktur.

İşaretler ve yıldızlarla yüklü olan bu gecede,kendimi ilk kez olarak,dünyanın tatlı kayıtsızlığına açıyordum.Dünyayı kendime bu kadar eş,bu kadar kardeş bulunca,anladım ki,eskiden mutluluğa ermişim.Hatta hâlâ da mutluydum.

NOT :
Dört kitap da can yayınlarından çıkmıştır.
Fotoğraflar bana aittir.

2 yorum:

Mert dedi ki...

Yeni çıktı Yekta Kopan'ın kitabı... Hoş öyküler varmış. :) Ben de beklerim bloguma :))

Mahmutun güncesi dedi ki...

Öyküler hoş...