16 Şubat 2014 Pazar

GAZETECİ,HUKUK VE BEN


DÜŞÜNDÜKLERİM


Televizyonda bir tartışma proğramında Başbakan'ın uzak bir ülkeden bir TV yöneticisini arayarak bir yayını kaldırtması tartışılıyordu.Konuklardan bir çoğu bunun hükümetin medyaya baskısının görünür bir örneği olduğunu,olmaması gerektiğini,yanlışlığını vurguladı.
Buna ben de katılıyorum.Gerçek demokrasinin var olduğu bir ülkede bunu yapan kişi hangi makamda olursa olsun,orayı çoktan terketmiş olurdu.
Benim şaştığım ve şaşkınlıkla izlememe neden olan kişi ise medyaya olan baskıyı hiç ağzına almaksızın dinlemenin illegal olduğunu (diğer konuşmacılar legal olduğunu söyledi) ve bu konuşmanın imha edilmesinin gerekliliğinden bahsedip yapılan konuşmaların yayınlanmasının ve konuşulmasının etik olmadığından dem vurdu.Her konuşması bunun üzerine kurulmuş olup diğer konuşmacıların sözünüde ikide bir keserek bunu tekrarlayıp durdu.
Burada şaşırmam bu kişinin gazeteci (?) olmasındandır.Ben,sade bir vatandaş olarak bu konuşma ister legal ister illegal olsun gücünü kullanarak  birinin bir haberi kaldırtması olarak bakarım.Bu da bana medyaya bir baskının varlığını gösterir.Hele kişi gazeteciyse (?) "öküz altında buzağı aramak" misali bu konuyu didik didik etmeli,hallaç pamuğu gibi attırmalıdır.
Başka bir proğramda bir başka gazeteci (?) geçmişte doğru diye savunduğu şeyin yanlışlığı kesinleştiğinde;
"geçmişte doğru olduğunu savunduğum şeyin şimdi de yanlış olduğunu kabul edip doğru olanı savunuyorum.Eee ne yapayım yanlışı hâlâ savunmaya mı devam edeyim?" dedi.
O yanlışlar kaç insanın canını yaktı,umurunda bile değil.
Gerçi geçmişte doğru olarak savunduğu şey o zamanda yanlıştı.
Hukuk zamana,ülkeye ve kişilere göre değişmiyor.Hukuk evrenseldir.Bir suç varsa ve cezası yasalarla belliyse kişilere göre değişkenlik göstermez.

Dönem kendi gazeteci (?) lerini yarattığı gibi kendi hukukunu da oluşturmuş.Birine uygulanan diğerine uygulanmıyor.Biri için suç delili olarak kabul edilen diğeri için sözkonusu bile olmuyor.Biri için telefon konuşmaları ortalığa saçılırken ve yetkili hiç bir kimseden ses çıkmazken diğeri için konuşmaları yayınlamanın,bahsetmenin yasak olduğu kararı çıkıyor ve yetkili insanların (içlerinde bakanlar da var) bunlardan bahsedenlerin (konuşmaları TV de afişe eden siyasiler) suç işlediklerini söyleyebiliyor.
Hukuk,bana dokunmadığı sürece ne olursa olsun değildir.Hele hele dokunduğunda her şeyi hiçe sayıp kendine göre değiştirmek hiç değildir.
Bütün bunların yaşanmaması için hukuk,tamamen bağımsız bir kurum olmalıdır.Birilerine göre değil kanunlara göre hukuk işletilmelidir.
Dolayısiyle hukuk işlerken kim,kimin çocuğu diye bakmazsızın herkese eşit mesafede durmalıdır.
Eğer duramıyorsa güven ortadan kalkar.Hukuka güvenin olmadığı bir ortamda yavaş yavaş hukuksuzluklar artar.
Günümüzde olanları bir film şeridi halinde izliyoruz.Kimse bize fikrimizi sormuyor.Oy zamanı geldiğinde hatırlanıyoruz.Oyu aldıktan sonra bildiklerini uyguluyorlar.
Hayır...
Ben varsam sen de varsın.
Bana insanca yaşayabileceğim ortam sağla.
Kendini düşünerek değil seni oraya çıkaran halkını düşünerek içerisinde yaşadığımız ülkeyi ileriye taşımak için çalış.
Avucumda  kendim için,ailem için,arkadaşlarım için,bu topraklarda yaşayan herkes için altın değerinde bir şey var.
Geleceğim,geleceğimiz...
Benim oyum altın değerindedir.

5 yorum:

özii dedi ki...

Her sözüne katılıyorum. Oyumuz altın da değerli hatta...Ama buna bile güvenmiyorum, güvenemiyorum

Hukuk konusunda yaşanılanlar, bu kişiselleştirme beni boğuyor tüm öğretilerime ters düşüyor deliriyorum...

Mahmutun güncesi dedi ki...

Bu devran hep böyle sürüp gitmeyecek herhalde...

özii dedi ki...

en büyük temennim...
rüyalarıma bile gidiyor çıldırmışım :)))

Mahmutun güncesi dedi ki...

:))
Bunların rüyalarıma bile sokmam.
:))

özii dedi ki...

Isteyerek olmuyor ki :)) tepki vermişim işte :))) karabasandan farkı yok