30 Haziran 2013 Pazar

ÜSTÜME GELME HAYAT(ÖYKÜ 16)

ÜSTÜME GELME HAYAT






''Yoruldum''
diye geçirdi içinden.Bu yorgunluk bildiğimiz türden değildi.
''Hayat çok yordu''
diye düşünürken yürek burkan bir iç geçirdi.Bir başkası duysa bir derdi var sanırdı.Oysa yoktu.Bu bir dert diye adlandırılacak bir şey değildi ki.Derdi,istediği gibi yaşayamamaktı.Derdi,hayatlaydı.Hayatın içindeki insanlarlaydı.Çoğu zaman aptal-saptal konuşmalara,davranışlara tahammül etmek zorundaydı.
''Neden''
diye soruyordu kendine.Kaba tabiriyle kimseye siktirip diktireceği yoktu.Görünürde kimseye aldırış etmiyordu ama yine de bir yerlerde,bir köşede o kaygıyı hissediyordu.O kaygı,o var ya!Otokontrol,firen ne derseniz deyin beraberinde ister istemez hayatının içine giriyordu.Oysa bunları istemiyordu.Yaşamının bir bölümünü istediği gibi harcasada bir bölümünü aynı bonkörlükte harcıyamıyordu.

''Karmakarışık bir insan değilim''
diye düşündü.
''O duruma sokanlar,işte şu insanlar var ya,işte bunlar''
diye hınçla geçirdi kafasından.Herkes kafasında bir dünya oluşturuyordu ve diğerlerini de burada bir yerde konuşlandırıyordu.İşte hata da burada başlıyordu.Eğer bu insan,oluşturduğu kalıbın dışında kalıyorsa o insanı kabullenmesi zor oluyordu.Her türlü çatışma da bu andan itibaren başlıyordu.
''Bunları ben de yaşadım''
diye geçirdi içinden.Ne kadar
''Bunları atlattım,karşımdakine daha tarafsız ve olduğu gibi bakıyorum''
desede karşısındaki de böyle düşünmüyorsa bir işe yaramadığını zamanla yaşayarak görüyordu insan.

''Olduğum gibi kabul edin''
lafını çok duymuştu çevresinde ki insanlardan.Bu insanların,
''böyle bir şeyi söylemeleri için kendilerinin de karşıdakini olduğu gibi kabul etmeleri gerektiğini bilmezler miydi?Düşünmezler miydi?''
diye düşünmeden kendini alamadı.Yok.Kimse böyle düşünmezdi.Hep
''beni olduğum gibi kabul edin''
denirdi.Bu laf salatasının
''bencilliğin bir başka versiyonu''
olduğunu düşünürdü hep.
Karşındakine istediği gibi davranacaksın ama o,sana istediğin gibi davranmayacak...

Sevdiği bir yerdeydi.Bu sevdiği yeri,sevdiği insanlarla paylaşmak istemişti.İşte onlarla birlikteydi.Bunlar aynı pencereden baktıklarını sanan aslında farklı farklı bakan insanlardı.Üçünün dünyası farklıydı.Birbirini anlamaktan uzaklardı.Bunu zaman çok güzel öğretiyordu.
''Artık kimseyi tanımak için çaba harcamak istemiyorum''
dedi kendi kendine.Aynı şekilde
''bundan sonra kendimi daha iyi tanıtmak için de hiç bir çabam olmayacak''
diye geçirdi içinden.Bu yorucu durumu yaşamak istemiyordu bir daha.

''Var ki yapıyor''
lafı nasıl incitiyorsa
''yük olmamak'' düşünülerek yapılanlar da bir o kadar incitiyordu.İncindiğini belli ediyor hatta söylüyordu.
''Eee peki bütün bunlar nedendi?''
Artık sıkıldığını hissediyordu.Hep beraber güzel anlar yaşamaktı amacı.Yük olduklarını hissettiriyorlardı.Oysa o,yük diye bakmıyordu.Yoruluyordu,yoruyorlardı.Bunun için gelmemişti ki.Herşeyin hesabı yapılmıştı ki.Onların hesap yapmasına gerek yoktu.Yapmasınlardı.Sözde kendisini düşünüyorlardı.Ama o,öyle düşünmüyordu ki.İnciniyordu,kırılıyordu.Kendisini sorgulamaya başlıyordu.Sorgulama başladıktan sonra her şey eskisi gibi olmuyordu.
''Onların o şekilde düşünmelerine ben sebep oldum''
diye düşünüyordu.Artık bu saatten sonra rahat olabilir miydi?Rahat olamayacağı yerde işi neydi?Aklının ucundan bile geçmeyen şeyleri kafasının bir köşesine yerleştirmek niyeydi?Madem öyle mutlu olacaklardı,bundan sonra düşündükleri gibi davranmak istiyordu.Hayat,zaten deneme tahtası değil miydi?O sizi deniyor,siz de onu.

''Sıkıldım.''
''Hayat,çok yordu.''
''Böyle extra yorgunluklara tahammülüm kalmadı.''
''Ben,kendimi eğlendirmeye çabalıyorum.Bu eğlencenin içine sorgusuz sualsiz giriyorsanız,buyurun.Kapım herkese açıktır.''
''Dünyamı tanımıyorsan,zorlama.Yarım açıksa bırak öyle kalsın.Kapandı mı bir daha açılmaz.''
''Bana açık olun.Yarım yamalak ne idüğü belirsiz şeyler söylemeyin.''
''Hayatın sadece sizi incittiğini düşünerek zamanınızı geçirirseniz en büyük hatayı kendiniz için değil karşınızda ki insanlar için yaptığınızı düşünün.''
bir dağın tepesine çıkıp avazı çıktığı kadar bağırmak istiyordu bütün bunları.Daha başka şeyleri de çığlık çığlığa bağırmak istiyordu.Sadece bağırmak.Dağlara,taşlara,ağaçlara...Sesi yankılanıp tekrar kendisine gelirdi.Her zaman olduğu gibi kendini yine kendisi dinlerdi.

NOT :
Öyküme konu olan resim yağlıboya bir çalışmamdır.

Hiç yorum yok: