2 Eylül 2014 Salı

ONA HİSSETTİĞİ DUYGULARIN KARŞILIĞI AŞK DEĞİLDİ (ÖYKÜ 27)


ONA HİSSETTİĞİ DUYGULARININ KARŞILIĞI AŞK DEĞİLDİ


Evet karar vermişti.Gidip konuşacaktı.Şimdiye kadar orada burada rezil bir şekilde 
yaşamıştı.Askerliğini de yapmıştı.
Kendi kendine,
"Ne olacağım?Ne olacağım?"
deyip duruyordu.
İki etraftaki insanlar da
"Bu yoksulluğu ne çekiyorsun
Annen-baban zenginler.Sana bir iş kursunlar,hayatın kurtulur."
diyorlardı.
Evet karar vermişti;gidip konuşacaktı.

Sarı binanın yolunu tuttu.Zaman zaman dertleşmek için geldiği babaannemle bu konuyu konuşmak istiyordu.Son zamanlarda ki düşüncesini anlattı ve otobüse atlayıp kapılarına dayanacağını söyledi.Gözyaşları içerisinde babaanneme
"Ben,ne olacağım?"
diyordu.Çaresizlik içerisinde kıvranıyordu.Babaannemin ağzından çıkacak bir söz onun ışığı olacaktı.
Babaannem,
"Acele etme.Durumu anlatan mektup yazarım.Gelen yanıta göre artık ne yapacaksan yaparsın."
dedi.

Delikanlı evden ayrılınca babaannem durumu anlatan uzun bir mektup yazdı.
Hemen postaladı.Sahire hanım,mektubu aldığının ertesi günü ilk uçakla Adana'ya geldi.Önce iki kardeş hasret giderdiler.
Dertleştiler.Konuştular,konuştular.
Sahire hanım aldığı kararları kardeşiyle paylaştı.Daha sonra haber göndererek delikanlının sarı binaya gelmesini istediler.

Delikanlı kafasında bin bir soruyla ürkek bir şekilde yanlarına geldi.
Onlarsa kucaklayarak karşıladı.
Hal hatır sorma faslından sonra Sahire hanım direk konuya girdi.
"Onları görmek üzere yanlarına gitmek istiyor muşsun?Bu sana ne kazandıracak?Hiç bir şey.Şimdiye kadar görmek istemeyenlerin şimdi kucaklamasını beklemiyorsun herhalde."
"Şey..Iııı..."
diyerek delikanlı araya girmek istedi ama Sahire hanım otoriter bir kadın olduğunu burada da gösterdi.
"Sözümü kesmeden dinle."
diyerek konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Seni,ben nüfusuma alacağım.Ama şartım olacak."
Delikanlının yüzünde belli belirsiz bir sevinç,dudağında ise geldiği gibi hemen kaybolan bir tebessüm oluştu.
Şart ne bilmiyordu ama kabul ettiği takdirde hayatı bir anda değişecekti.
Yoksulluktan kurtulacaktı.
İçindeki yara ise yerleştiği yerde her geçen gün büyümeye devam edecekti.
Konuşmaya gücü yoktu,kafa salladı.
Sahire hanım devam etti;
"Sözümden dışarı çıkmayacaksın.
Ben ne dersem yapacaksın.
Şartım bu."
dedi.Delikanlı kabul etti.
"O halde çalışmaktan önce okuyacaksın.İlk önce diplomanı alacaksın sonra diğerleri gelecek."
Sahire hanım,delikanlıyı kendine doğru çekti ve iki koluyla sarmaladı.
Aldı İstanbul'a götürdü.

Delikanlı ve Sahire hanım,ikisi de sözünü tuttu.Delikanlı okudu.Sahire hanım her zaman yanında oldu.
Delikanlı,güzel bir işe girdi.Geçmişte yaşadıklarından hiç bir şey kalmamıştı.Güzel bir hayat yaşıyordu.
Ama iç dünyasında neler yaşıyor kimse bilemezdi.

Bilip de bilmemezlikten gelmek.
Görüp de istediği gibi davranamamak kahrediyordu.Acaba o ne hissediyordu?Bir gün dahi bir sıcaklık göstermedi,onu seven,bildiğini belli eden bir harekette bulunmadı.Zaten bir süre sonra teyze kızının sözleri,bakışları başka bir hal aldığında tamamen uzaklaştı.
Uzaklaşmak zorunda hissetmişti.
Bu duyguya karşılık vermesi olanaksızdı.Açıklamada yapamıyordu.
Adeta bir karabasanın içinde hissediyordu kendini.Artık bir araya gelmemeye çabalıyordu.

Teyze kızı ise,
"yakın akrabasınız,olmaz"
sözlerine yakın civardan örnekler veriyordu.
"İşte onlar da teyze çocukları,şunlar da..."
gibisinden.Söz dinlemiyordu.
Bu düşünceler,kaçmalar paraşütün açılmayıp teyze kızının yere çakılıp ölümüne kadar sürdü.

Hayat bazen bir adım bazen çok adım.
Bir adım içerisinde öyle şeyler saklarki çok adıma bedeldir.Öylesine yaşanmış çok adımdan da öylesine bir hayat çıkar.
Hayat,bir kapıyı açarken bir şey vaat etmiyor.Kapıdan giriyorsun ve yaşıyorsun.Ama kısa ama uzun...


NOT :
Öyküme konu olan resim 
"Gizli Aşk" isimli bir yağlıboya çalışmamdır.

Hiç yorum yok: